Memur maaşları 8 Kasım'da ödeniyor
Abone olPartisinin TBMM grup toplantısında konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, memur maaşlarının 8 Kasım Pazartesi günü ödeneceğini açıkladı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, memur
maaşlarının 8 Kasım Pazartesi günü ödeneceğini açıkladı. Erdoğan,
partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''Önümüzde
bayram var. İnşallah sağ salim milletimizle bu sevinci
paylaşacağız. Milletimizin bayram sevincini bir nebze artırabilmek
için bayramdan 1 hafta önce memurlarımızın maaşlarını bu ayın
8'inde veriyoruz'' dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Biz, 3 Kasım gününün heyecanını bir an bile
kaybetmedik'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında
yaptığı konuşmada, AK Parti TBMM Grup toplantılarının Türkiye
siyasetinin ve Türkiye gündeminin haftalık değerlendirmesi
hüviyetini kazandığını söyledi. Türkiye'nin çok önemli, çok anlamlı
dönemeçlerden geçtiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: ''Bugün
2 Kasım 2004. İki yıl önce bugün Türkiye, yediden yetmişe nefesini
tutmuş, karanlık bir devrin kapanması, yolsuzlukların çürüttüğü
sistemin kurtulması için sabırsızlıkla 3 Kasım sabahını, atacağı
oyuyla, kullanacağı iradesiyle bekliyordu. 3 Kasım seçimlerinin
ikinci yıldönümüne geldiğimiz şu günlerde, ülkemize
kazandırdıklarımızdan dolayı grup olarak, parti olarak, Hükümet
olarak başımız her zamankinden daha diktir. Biz, 3 Kasım gününün
heyecanını bir an bile kaybetmedik. Zira, o gün milletimiz,
Türkiye'yi bugünlere getirelim, ülkemizi yarınlara daha emniyetli
olarak taşıyalım diye emanetini bizim omuzlarımıza yükledi. Biz bu
emanete liyakatle sahip çıkma sözü verdik ve verdiğimiz sözde
şerefle durduk ve duruyoruz. 'Artık hiçbir şey eskisi gibi
olmayacak' dediğimizde bu sözümüz doğruluğu henüz test edilmemiş
bir sözdü ama bugünden geriye baktığımızda bu söz hamdolsun
anlamını bulmuştur. Zira devlete karşı, siyasete karşı bütünüyle
sarsılan güven duygusu yeniden geriye gelmiştir. Üstelik
kucağımızda çok tehlikeli bir dış konjonktür bulmuşken ve bütün
ağızlar Türkiye'nin bıçak sırtında olduğunu söylerken o ağır
şartları geride bırakarak bugünlere geldik.'' ''BÜYÜK HEDEFLER''
Türkiye'nin bugün daha emniyetli, daha güvenli, demokrasisini daha
çok geliştirmiş, devleti ile halkı daha çok bütünleşmiş bir ülke
olduğunu ifade eden Erdoğan, ''büyük hedefler önünüze koyduğunuzda,
eğer bedelini ödemişseniz veya ödemeyi göze almışsanız, eğer
gereğini yapmışsanız, eğer çalışmış, alınteri dökmüşseniz Allah
asla emeklerinizi karşılıksız bırakmayacaktır'' dedi. Erdoğan,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kimse biz çalıştık, çabaladık,
samimiyetle elimizi taşın altına koyduk ama karşılığını göremedik
diyemez. Böyle bir iddia, hem eşyanın tabiatına aykırıdır hem de
hilafı hakikattir. Bize düşen içtenlikle çalışmak, hakikate hizmet
etmektir. Gerisi bir kader meselesidir. Bizler kolay bir iş
yapmıyoruz. Yılların ataletini, yılların çürümüşlüğünü, yılların
korkularını söküp atmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken yüreğimizi,
aklımızı, vicdanımızı ortaya koyuyoruz. Ayağımızı bastığımız zemini
iyi biliyoruz, konjonktüre göre değil, birilerine şirin görünmek
için değil; ülkenin geleceğini gözönünde bulundurarak her
yaptığımız işte kılı kırk yarıyor, öyle adım atıyoruz. ''DAHA
YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR'' Geçtiğimiz hafta içinde Avrupa Birliği'nin
Anayasa anlaşmasına imza atarken ülkemiz adına, halkımız adına,
devletimiz adına hissettiğimiz tek şey bu ülkenin çok daha büyük
hedeflere kilitlenmesi gerektiğine inanmak ve bu gerekliliğin
şartlarını yerine getirmek için çalışacağımıza dair kendi kendimize
söz vermemiz olmuştur. İşte içtenlikle çalışmanın karşılığını
hergeçen gün daha iyi aldığımızı halkın arasına karışınca daha iyi
görüyoruz. Kaybettiğimiz zamanları telafi etmeye çalışmamız yediden
yetmişe takdir ediliyor. Her günü yeni bir başlangıç için fırsat
biliyor, her günün getirdikleriyle ülkemiz için neler
yapabileceğimizin muhasebesini yapıyoruz. Daha yapacak çok işimiz
var. Asla atalete, rehavete kapılmayalım. Hayatı her gün
ihtiyaçlarıyla birlikte yenilenen dinamik bir süreç olarak görelim.
Hayatın asli gayesinden, varoluş amacımızdan gözümüzü ayırmayalım.
İçinde yaşadığımız manevi iklim, işlerimizin bereketlenmesi için
eşsiz imkanlar sunuyor. Dünyada eşi benzeri olmayan bir toplumun,
bir milletin üyeleriyiz.''