Memur için 2010 bütçesi felaket
Abone olEğitimciler Birliği Sendikası'nın (Eğitim-Bir-Sen) Genişletilmiş 4. Teşkilat Toplantısı, Antalya'da başladı.
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 2010 Bütçe Kanun
Tasarısı'nın memurların, dar ve sabit gelirlilerin beklentilerinin
çok uzağında olduğunu ileri sürdü.
Türkiye genelinden yaklaşık 3 bin temsilcinin katıldığı toplantının
açılışında konuşan Ahmet Gündoğdu, toplantıya Türkiye'nin
doğusundan ve batısından geniş bir katılım olduğunu belirterek,
bunun Eğitim-Bir-Sen'in ''sağlam bir zemine'' oturduğunun
göstergesi olduğunu söyledi.
2009 yılı toplu görüşmelerinde Kamu İşveren Kurulu tarafından
taleplerinin kabul edilmediğini ifade eden Gündoğdu, Uzlaştırma
Kurulu'nun kendi taleplerini aynen hükümete yansıtmasının da bir
tavır değişikliği sağlamadığını kaydetti.
Gündoğdu, şunları söyledi:
''2010 Bütçe Kanun Tasarısı başta kamu görevlileri olmak üzere dar
ve sabit gelirlilerin beklentilerini karşılamaktan uzaktır. 2008'de
hissedilmeye başlayan, 2009 yılında ise makro ve mikro ekonomik
verilerin bütününde etkileri daha fazla görülen ekonomik krizin
faturası kamu çalışanlarına kesilmektedir. İktidar, maalesef kamu
görevlilerine orta vadeli mali programda 2010 yılı için belirlediği
yüzde 5,3'lük enflasyon rakamını bile çok görmüştür ancak buna
karşılık sayıları yüzlerle sınırlı iş adamlarına kriz paketleri adı
altında 54,3 milyar TL, faiz giderleri olarak da 56,7 milyar TL
kaynak ayırabilmektedir. Ekonomi büyürken de küçülürken de sermaye
kesimi kazanmaya devam etmektedir.''
Sağlıkta katılım payı uygulamasıyla sağlık kurumuna başvurmanın,
reçete yazdırmak ve eczaneye gitmenin ücrete tabi hale geldiğini
savunan Gündoğdu, bu durumun ''katılım payı'' değil, sağlık
sisteminin paralı hale dönüştürülmesi anlamına geldiğini
kaydetti.
Yetkili konfederasyon olarak 2010 yılında toplu sözleşme imzalama
istek ve kararında olduklarını anlatan Gündoğdu, ''Hükümetin, kamu
görevlilerinin özlemle beklediği toplu sözleşme ve grev hakkını
vererek memur açılımı başlatmasını ve siyaset yasağını kaldırarak
bu açılımı sürdürmesini bekliyoruz. Aksi takdirde toplu sözleşme ve
grev hakkımızı alıncaya kadar eylemlerimizi sürdüreceğimizi ve bir
mesafe alınamaması durumunda da 2010 toplu sözleşme masasına
oturmayacağımızı bir kez daha deklare ediyoruz'' diye konuştu.
''DEMOKRATİK AÇILIM''
Ahmet Gündoğdu, Türkiye'de bir taraftan memurun beklentilerinin
ıskalandığını ama diğer yandan da demokratikleşme adına,
normalleşme adına ''demokratik açılım'', ''Alevi açılımı'' gibi,
''kat sayı dayatmasının kaldırılması'' gibi güzel şeylerin de
olduğunu söyledi.
Yıllardır sorunların çözülmek yerine halının altına süpürüldüğünü
iddia eden Gündoğdu, ''Türkiye'nin en önemli sorunu
demokratikleşememesi, en büyük özlemi ise demokratikleşmedir.
Demokratikleşmenin önünde darbeler var, millet iradesini tokatlama
anlayışları var. 61'de, 70'de, 80'de, 98'de, 28 Şubat sürecinde,
2007'de e-muhtıra'da ve en son ıslak imzayla bunu gördük. Artık
demokrasinin ıslatılmasını asla kabul etmiyoruz'' diye konuştu.
Demokratikleşmenin önündeki en önemli engelin 12 Eylül darbesi
sonrası çıkarılan Anayasa ve yasalar olduğunu ileri süren Gündoğdu,
Cumhuriyeti cumhurdan koruma telaşını, ''cumhura göbeğini kaşıyan
adam'' muamelesi yapılmasını tasvip etmediklerini kaydederek,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Eğitim-Bir-Sen ailesi olarak, sol tarafımızdan teröre destek
vererek rant elde edilmesini, sağ tarafımızdan terörün oluşturduğu
şehitlik acısından rant elde edilmeye çalışılarak, ayakta kalma
anlayışını sağlıksız bulduk. Bugün de diyoruz ki, kandan rant elde
edenlerin bu oyuncaklarını ellerinden alalım. Irkları tokuşturarak
ırklarda kalite arayışına düşmeden, Çanakkale ruhunu, inanç
değerlerimizdeki kardeşlik bilinciyle birleştirerek, insanlık
ailesinin birer ferdi olarak, daha çok özgürlük, daha çok
demokrasi, daha çok kalkınma ve daha çok hukuk anlayışıyla terörün
sona ermesine katkıda bulunmamız lazım.''