Meme kanserinde artış var
Abone olCerrahi Hastalıklar Uzmanı Op. Dr. Şahin Uğurlu, meme kanserinin 30 yılda yüzde 50 arttığını bildirdi.
Op. Dr. Şahin Uğurlu, yaptığı açıklamada, meme kanserinin, 30
yıl önce 15 kadından birinde görülürken, günümüzde bu sayının 8'e
indiğini belirterek, "Bazı özellikleri taşıyan kadınlarda, meme
kanseri daha sık görülüyor. Bu özelliklere risk faktörleri diyoruz.
Bu risk faktörlerini taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine
yakalanacakları söylenemez. Sadece, bu faktörleri taşımayanlara
göre, daha fazla meme kanserine yakalanma olasılıkları olduğunu
biliyoruz. Bu faktörleri taşımayan kişiler de meme kanserine
yakalanabilirler. Meme kanserine yakalanan kadınların yarısı, bu
risk faktörlerini hiç taşımamaktadır. Bu nedenle, risk faktörlerini
taşımayan kişiler de olağan kontrollerini yaptırmalıdırlar"
dedi.
Meme kanserinde ileri yaş önemli bir risk faktörü olduğunu
vurgulayan Uğurlu, "Yeni meme kanseri tanısı konan kadınların yüzde
70'i, 50 yaş üzerindedir. Meme kanserinin, 50 yaş üzerinde olan
kadınlarda görülme sıklığı, yaşı 50'nin altında olan kadınlardan 4
kat daha fazladır. Bu nedenle, 50 yaş üzerindeki her kadın, mutlaka
yılda bir defa hekime başvurarak muayene olmalı ve mamografi
dediğimiz meme filmini çektirmelidir. Daha önce meme kanseri
geçirmiş ve tedavi olmuş kadınlarda, diğer memede kansere gelişme
olasılığı normal kadınlara göre 3-4 kat daha fazladır" diye
konuştu.
Meme kanserinin yüzde 4 genetik, yüzde 20'si ailevi ve yüzde 70'nin
de rasgele olduğunu kaydeden Uğurlu, şunları söyledi:
"Yakınları arasında meme kanserine yakalanmış kadınların, meme
kanserine yakalanma olasılığı, diğer kadınlara göre daha fazladır.
Örneğin, kız kardeşi veya annesi meme kanserine yakalanan bir
kadının, meme kanserine yakalanma riski, diğer kadınlardan 2- 5 kat
daha fazladır. Bu kadınlar daha sık ve dikkatli izlenmelidir. Bu
şekilde sorunları olan kadınlar, meme kanseri genetik
danışmanlığının yapıldığı kliniklere başvurarak risklerini
hesaplattırmaları gerekir. Eğer aile geçiş riski yüksek bulunursa,
genetik testi yaptırmalıdırlar. Bazı kanser olmayan iyi huylu
tümörlerin bulunması, kanser gelişme riskini değişik oranlarda
artırabilmektedir. Bu, tümörün hücresel yapısına göre değişir."
35 yaşını aşmış bütün kadınların yılda bir kez muayene olması
gerektiğinin altını çizen Uğurlu, "Meme kanseri 4 evreye
ayrılmaktadır. Erken teşhis konulduğunda ameliyat yapılmadan
kanseri yenmek mümkündür. Bu nedenle her kadın 35 yaşından sonra
mutlaka muayene olmalıdır. Meme kanseri sessiz, sinsi, taş gibi
sert, ağrısız, düzensiz sınırlı bir kitledir. Her ağrıyan meme
kanser olmayacağı gibi her ağrısız meme de kanser yok diyemeyiz.
Ancak memenin ağrımasıyla kanserin yakından uzaktan alakası yok.
15-35 yaşlarında ağrıyan meme ise kesinlikle kanser riski yoktur"
açıklamasında bulundu.
Bazı çalışmalarda şişmanlığın, özellikle 50 yaş üzerindeki
kadınlarda meme kanserine yakalanma riskini artırdığını kaydeden
Uğurlu, "Özellikle, doymuş yağların fazla bulunduğu yağlı et gibi
yemekler ve yağlı süt ürünlerinin fazla alınması bu riski artırdığı
ileri sürülmüştür. Yoğun egzersiz ve jimnastik yapan kadınlarda
meme kanseri riskinin azaldığı gözlenmiştir. Bu nedenle, tüm
kadınlara önerilmektedir. Meme kanseri ile beslenmenin de önemli
ilişkisi vardır. Sebze ve meyveden zengin beslenme, ağır yağlı
yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Şişmanlığın
azaltılması, alkol alınıyorsa bırakılması. Hafif egzersiz
yapılması, sebze ve meyvenin bol tüketilmesi gibi basit önlemlerle
meme kanseri riski yüzde 30-40 oranında azaltılabilmektedir" diye
konuştu.