İngiliz üniversite öğrencisi Meredith Kercher'in vahşice öldürüldüğü cinayetle dünyanın tanıdığı "Melek yüzlü katil" lakaplı 29 yaşındaki Amanda Knox , İtalya'daki cezaevinde geçirdiği dört yıla ilişkin bilinmeyen bir detayı açıklayarak kendi kendini ifşa etti. Amanda Knox'un işlediği Meredith Kercher cinayeti önce farklı birini şüpheli göstersede, daha sonra cinayeti işleyenin Amanda Knox olduğu ortaya çıkmıştı. Bu sonuç herkesi çok şaşırtmış ve Knox'a 'Melek yüzlü katil' lakabı takılmıştı. ABD'li Knox, Amerikan dergisi Vice'da yayımlanan makalesinde, 2007-2011 yılları arasında kaldığı cezaevindeki bir kadın mahkûmla yaşadığı duygusal ilişkinin ayrıntılarını paylaştı. Seattle doğumlu Knox, heteroseksüel bir kadın olduğunu ve tanıştığı mahkûm ile de sadece duygusal bir ilişki yaşadıklarını ifade etti. Adının Leny olduğunu belirttiği mahkûmla cinsel ilişkiye girmediklerini anlatan Knox, "Cezaevi, insanların izole edildiği bir yer... Zorla evinden uzaklaştırılıyorsun. Hareket özgürlüğünden, sosyal etkileşimden ve zamandan mahrumsun. Yabancıların yanındasın ve zorla yine yabancıların tam gözetimi altındasın. Ancak kurduğun ilişkiler senin akıl sağlığına yardımcı oluyor. İdeal olmasalar da..." dedi. Leny ile ilişkisine kendi isteğiyle başlamadığını da belirten Knox, "Bana geçmişte kadınları değiştirdiğini söyledi. 'Erkeklerin yapamayacaklarını yapabilirim' dedi... Kendimi nesneleştirilmiş hissettim. Sinirlendim. 'Beni değiştiremezsin' diye cevap verdim" ifadesini kullandı. Knox ayrıca toplumun cezaevlerindeki bu tarz "cinsellik içermeyen ve sadece duygusal olan ilişkileri" görmezden geldiğini savundu. Erasmus değişim programıyla İtalya'nın Perugia kentine gelen İngiliz Meredith Kercher, 2 Kasım 2007'de kaldığı evde boğazı kesilmiş ve 43 yerinden bıçaklanmış halde bulunmuştu. Kamuoyunda “Meredith hadisesi” ve “Kercher Cinayeti” olarak bilinen olayda, İngiliz kızın vahşice öldürülmesinin ardından dört şüpheli ön plana çıkmıştı. Bu dört şüpheliden; Kercher'in ev arkadaşı Amanda Knox ve onun o dönemki İtalyan erkek arkadaşı Raffaele Sollecito'ya (fotoğraftaki), maktulü toplu sekse zorlamak ve ölümüne sebep olmak suçlamaları yöneltilmişti. Dava boyunca tutuklu yargılanan Knox, 2009 yılında 26 yıl, Sollecito ise 25 yıl hapis cezasına çarptırılmış ancak her ikisi de dört yıl cezaevinde kaldıktan sonra Ekim 2011'de temyiz mahkemesinin bu kararı bozmasıyla tahliye edilmişti. Knox, tahliye kararının ardından hemen ülkesi ABD'ye dönmüştü. Mart 2013'te ise üst derecedeki temyiz mahkemesi tahliye kararını kusurlu bularak bozmuş ve yargılamada değerlendirmenin yeniden yapılmasına hükmetmişti. Yeniden görülen davanın açıklanan sonucunda Knox'a 28,5 yıl, Sollecito'ya ise 25 yıl hapis cezası verilmişti. Knox ve Sollecito tarafından yapılan itiraz sonucu son olarak Yargıtay'a taşınan ünlü davada yüksek mahkeme Mart 2015'te açıkladığı Knox ve Sollecito için beraat kararıyla 8 yıldır devam eden yargı sürecini de nihayete erdirdi. Olay gecesi evde olduğu ve Kercher'a tecavüz ettiği otopside anlaşılan Fildişi Sahilli Rudy Guede ise Almanya'da yakalanıp, İtalya'ya iade edilmişti. Irza geçme ve cinayet suçlamaları karşısında, hızlı yargılanma yolunu seçen Guede, cinayet suçlamasını reddetse de önce 29 yıl hapis cezası almış ardından bu cezası 2009'da 16 yıla indirilmişti. Olayda adı geçen ve Knox tarafından suçlanan Patrick Lumumba ise Knox'un iftira attığının anlaşılmasından kısa süre sonra salıverilmişti. Kongolu Lumumba, Sollecito'nun çalıştığı barın sahibiydi.