Mehmet Nezir Korkut Manchester’a 'Türk döneri' satarak pandemiyi fırsata çevirdi
Abone olMARDİN'de ayakkabı boyacılığından başlayan hikayesini İngiltere’de restoran zincirine çevirmeyi başaran genç iş insanı Mehmet Nezir Korkut Manchester’a 'Türk döneri' satarak pandemi krizini fırsata çevirdi.
15 milyon Sterline yakın ciro yapan, işyerlerinde 100’ün
üzerinde personel çalıştıran Korkut, Kasım ayından bu yana
İngilizlere 50 ton döner satarak bir ilke imza attı. Pandemi önlemi
nedeniyle kapalı olan restoranların yerine ‘Take away’ zincirini
güçlendiren Korkut’un müşterileri arasında futbolculardan
milletvekillerine kadar çok sayıda ünlü isim var. Cafe İstanbul
markasını kurumsallaştıran genç işadamının hedefi İngiltere
geneline yayılmak ve Türk dönerini Kraliçe dahil herkese
tattırmak.
Korkut İngiltere’deki yeni önlemleri ve krizi nasıl fırsata
çevirdiğini İnternethaber’e anlattı:
*Pandemi döneminde sayenizde özellikle Manchester’da
Türk döneri zirveye taşındı. Nasıl başardınız?
Keşke pandemi olmasaydı, bu net. Ancak ‘keşke’lerle yol
alınmayacağını çok iyi biliyorum. Benden beklentisi olan birçok iş
arkadaşım vardı. Bir şekilde bu kötü durumu kendi lehimize çevirmek
istedik. Ama take awayler gerçekten bize de sürpriz yaptı
diyebilirim. Ciromuzu 3 katına çıkardık. Sektörümüzde bildiğiniz
gibi sadece take awayler açık bırakılmıştı. Hala da öyle. Biz de
İngilizlere Türk döneri tattırmaya devam ediyoruz. Mutasyon
nedeniyle son dönemde şartlar iyice zorlaşsa da biz büyümeye devam
edeceğiz.
*Şimdiye kadar kaç ton veya adet döner
sattınız?
Kasım ayından bu yana yaklaşık 50 tonun üzerinde döner satışımız
var.
*Krizden fırsat yaratıldı sözü size uyuyor…
Pandemi bütün dünyayı olumsuz etkiledi. Virüsler hayatımızın bir
parçası olacak gibi görünüyor. Küresel sermayenin de bu duruma uyum
sağlayacak önlemler alması gerekecek. Hepimiz aynı gemideyiz
sonuçta ve gemi su almasın diye hepimiz elimizden geleni
yapmalıyız. Kriz dünyayı etkiledi ama her krizi fırsata
çevirenler mutlaka oluyor. Biz hikayeyi bu açıdan değerlendirdik,
değerlendiriyoruz.
*Türkiye’deki take away’lere bir öneriniz olur
mu?
Benim önerim mutlaka kurumsallaşmaları. Çok lezzetli bir mutfağımız
var. Bence sadece Türkiye’de kalmamalılar ve uluslararası zincirler
haline gelmeliler. Hiç zaman kaybetmeden yurtdışındaki
girişimcilerle irtibata geçip özellikle Avrupa pazarına çıkmalarını
öneririm. Ellerindeki lezzetlerin değerini bilmeleri gerekiyor.
Emin olun Dünyanın da bizim mutfağımıza ihtiyacı var. Genç
beyinlere güvenmek gerek. Restoran işletmek sadece atadan kalma bir
isimle sürdürülmemeli. Geleneği gençlerle evrensele çevirip dünya
pazarında olmamız gereken yere gelmeliyiz diye düşünüyorum.
*Bu dönemde yine take away ile Manchester ‘döner’
yiyecek mi? Yeni planlar ve hijyen önlemleri
var mı?
Tabii Londra, Manchester gibi şehirlerde dışarda yemek yemek
kültürün ciddi bir parçası. Biz sürecin başından beri en üst
seviyede önlemler alarak çalışıyoruz. Pandemiden önce de temizlik
konusunda çok hassastık. Bu titizliğimizin başarımıza büyük etkisi
oldu. Bizim takeawayler cirolarına ciro katarak büyüyorlar.
Yılbaşından hemen sonra Manchester Piccadilly ve Manchester tren
istasyonunda birer şube daha açıyoruz.
*Aslında tüm dünya zor günler geçiriyor
tabii..
Kesinlikle. Bizim sosyal bir sorumluluğumuz da var elbette. Bunu
asla unutmuyoruz. Dünya bu virüsle mücadele ederken yapmamız
gerekenler olduğunu zaten biliyorduk. Mevcut iş yerlerimizde önce
sağlık personeline verdikleri emeklerden dolayı ücretsiz yemek
servis etmeye başladık. Sonra hız kazanmak adına sadece tavuk döner
ve et döner üstünde yoğunlaştık. Hızlı ve güvenilir şekilde
insanlara ulaştırma yollarını zorladık. Lezzeti hem
kurumsallaştırdık hem pratikleştirdik diyebiliriz. Sloganımız: Az,
öz ve taze.
*Başarının sırrı size göre ne oldu?
Bence kurumsal yapımız, çalışanlarımıza verdiğimiz önem ve
titizliğimiz. Bu süreçte bütün çalışanlarımızın işe başlamadan önce
ateşini ölçülüyoruz. Temizlik ve hijyen konusunda pandemiden önce
de çok hassastık hala da öyleyiz. Tüm çalışanlarımız eldiven ve
maske takmak zorunda. Bütün
makinelerimiz günlük dezenfekte ediliyor. Ek tedbir olarak
çalışanlarımızın daha fazla tatil yapmasını sağlıyoruz. Evlere
yemeği götürdüğümüzde kapıyı çalıyoruz, aramıza iki metre mesafe
koyarak müşterilerimizin yemeğini aldığına emin olduktan sonra
ayrılıyoruz. Bütün çalışanlarımıza gereken eğitimleri düzenli bir
şekilde vererek hem kendi sağlımızı hem de müşterilerimizin
sağlığını önemsiyoruz. Tüm Manchester bunu biliyor ve bize
güveniyor. Bundan büyük mutluluk mu olur.
*Pandemi sayesinde Türk dönerini artık iyice tanıdılar sanıyorum
Kesinlikle. Biz Türkiye’den getirdiğimiz değerli aşçılarımızın eliyle takılan yaprak döneri tanıtmayı başardık. Diğer mutfaklarla kıyaslandığında özellikle şehir merkezinde Türk döneri bir numara oldu. Üstelik öğle ve akşam yemeklerinde de elit bir kesimin tercihi olduğumuzu belirtmek isterim.
*Elbette Manchester deyince aklıma Manchester’ın ünlü
futbol takımı geliyor… Futbolcular,
yöneticiler sizden döner istedi
mi?
Vivian Anderson bizim merkezdeki yerimizin müdavimi her hafta
gelir. Antonio Valencia her zaman ailesi ile gelir. Aslında benim
şahsen tanımadığım ama evlerine veya yakın otellerde kalırken yemek
götürdüğümüz onlarca futbolcu var. Dilma Rousseff eski Brezilya
Cumhurbaşkanı, İşçi Partisi Milletvekillerinden Yasemin Qureysi,
Afzal Khan, Andy Burnham Büyük Manchester belediye Başkanı… Aslında
bölgenin tüm İşçi Partili vekilleri müşterimiz demek daha doğru
olur.
*Türkiye’de yatırımınız var mı veya olacak
mı?
Eğitim benim için çok ama çok önemli. O nedenle ilk olarak eğitimle
ilgili bir çalışma yapmak istedik. İstanbul’da Foundation okulumuz
açıldı ve ilk öğrencilerimiz eğitime başladı. Bu sermayeyi
Türkiye’ye çekmek anlamında benim kişisel olarak çok önemsediğim
bir proje ve her adımı beni çok heyecanlandırıyor. Dünyanın her
yerinden İngiltere’de eğitim görmek isteyen kişiler hazırlık için
bize gelebilirler. Anlaşmalı olduğumuz yaklaşık 150 üniversite var.
Foundation İstanbul’dan aldıkları 6 aylık eğitimden sonra tercih
ettikleri herhangi bir üniversitenin istedikleri bölümlerine
yerleşebilecekler. Pandemi bittikten sonra da Türkiye ile
bağlantılarımızı daha da güçlendireceğiz.
*Aynı zamanda ünlü Sultan Ahmet Köftecisi de sizin…
İngilizler döneri mi köfteyi mi daha çok seviyor
sizce?
Sultanahmet Köftecisi’nin açılışını büyük şehir belediye başkanı
Tony Lyod ve ünlü modacı Zeynep Kartal’ın katılımıyla yaptık.
Aslında döner ve köfte çok farklı lezzetler, ikisinin de yeri ayrı.
Biz sadece İngilizlere Türk mutfağının kebaptan ibaret olmadığını
ve her bir yemeğin özenle pişirildiğini ve özel olduğunu anlatmaya
çalışıyoruz.
*Başbakan Boris Johnson’ı İngiltere’de Türk marketinde
gördük, döner yediğini de tahmin ediyoruz…Bir gün Kraliçeye Türk
döneri yedirebilir miyiz acaba?
Başbakan Boris Johnson aslında yine bize ait olan İtalian Express’e
uğramıştı. Orada sadece makarna ve pizza var. Londra’ya
açıldığımızda Kraliçeyi açılışımıza davet edersek neden Türk
dönerinin tadına bakmasın?
- İngilizler önlemlere uyuyor mu?
Burada halk çok bilinçli davranıyor gereken önlemleri kendisi alıyor. Hükümetin açıklamalarına birebir uyuluyor, belediyeler gereken kontrolleri düzenli ve yerinde yapıyor. Maske ve sosyal mesafe kuralı birebir uygulanıyor. Kurallara uymayan olursa ağır para cezaları veya işyerlerini kapatma cezaları uygulanıyor. Örneğin bizim sektörlerde herkesin iletişim bilgileri alınıyor vs. Türkiye’de olmadığım için yorum yapmam pek yerinde olmaz. Ama şunu söyleyebilirim Türkiye’deki sağlık sistemi buradan kat kat daha iyi. İngiltere sağlık sistemi böyle bir faciaya hazır değildi. Maske ve virüsten koruyacak materyalleri biz Türkiye’den getirmek zorunda kaldık.
Mardin'den İngiltere'ye uzanan bir başarı hikayesi
Mehmet Nezir Korkut 1984, Mardin’de doğdu. 11 yaşından itibaren çalışmaya başlayan Korkut, ayakkabı boyacılığından garsonluğa kadar pek çok işte çalıştı. 19 yaşında ilk restoranını Marmaris’te açtı. 2009 yılında İngiltere’ye yerleşen genç iş insanı, aynı yıl paket servis yapan küçük bir işletmeyi devraldı. Restoranlarını zincir haline getirerek kurumsallaşan Korkut, farklı iş kollarında da faaliyet gösteriyor.
Lise eğitimini Türkiye’de tamamlayan Korkut, 2015 yılında Salford Üniversitesinde Uluslararası ilişkiler ve Politika bölümünü birincilikle bitirdi. 2016 yılında Sultanahmet Köftecisi için İngiltere Master Franchise Lisansı alan Korkut, ilk şubesini Manchester’da açtı. Bugün 13 milyon Sterlin ciro yapan, yanında yüzlerce insan çalıştıran Korkut’un hedefi tüm İngiltere’ye take away döner zinciri kurmak.