Mehmet Metiner'den Süleyman Özışık itirafı: Biz hangi ara bu hale dönüştük diye ağladım
Abone olYeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, kansere yenik düşerek genç yaşta aramızdan ayrılan gazeteci Süleyman Özışık'ı yazdı. Özeleştiri yapan Metiner, "Sana sahip çıkmadık. Zor gününde yanında olmadık. Biz hangi ara bu hale dönüştük diye ağladım. Senin ölüm haberin bana bunları düşündürdüğü için ağladım." ifadelerini kullandı.
Süleyman Özışık'ın 52 yaşında hayatını kaybetmesi herkesi
derinden yaraladı. Dahil olmadığı bir kavganın ortasında kendisini
bularak itibar suikastına uğrayan Özışık'ın bir süre sonra kansere
yakalanarak hayatını kaybetmesi kahretti.
Özışık'ın ölümüyle ilgili medya dünyasında çok sayıda isim değerlendirmeler yapıldı. İçlerinden belki de en sarsıcı olanı bugün Yeni Şafak yazarı ve eski AK Parti milletvekili Mehmet Metiner'den geldi.
Metiner, "Her birimiz sınanıyoruz, sınanmadan bilinmez!" başlıklı yazısında Özışık'tan hakkını helal etmesini istedi. İşte Metiner'in Süleyman Özışık'a dair ibretlik yazısının ilgili bölümü:
"Seni sahiplenemedik"
"İçine ata ata öldün. Düşmanın gülleleri değil, dost görünenlerin gülü yaraladı seni.
Keşke darağacına giderken taşa tutulan Hallac-ı Mansur’a dost
görünenlerin attığı gül cinsinden olsaydı sana atılan da. Ne
gezer!
O zehirli dillerin saçtıkları asıl yaraladı seni.
İçine attın. Ve o illet gelip seni bağışıklık sisteminin çöktüğü o anda yakaladı.
Biz sana karşı iyi bir sınav veremedik Süleyman kardeşim.
Seni sahiplenemedik bi-hakkın. Hakkını helal edesin.
Seni yaşarken öldürenler, itibarını katletmek için sıraya girenler içinde dost diye bildiklerini görünce ne çok içine atarak kahrolduğunu anlattığın için bilenlerdenim.
Şimdi sen yoksun.
Kim ne kazandı? Kaybeden sen olmadın kardeşim. Kaybeden biz olduk.
Biz yaşarken birbirinin kıymetini bilmeyen insanlara dönüştük Süleyman kardeşim.
En kötüsü, kendimizi en kıymetli kılmak için kardeşlerimizi kıymetsizleştirip manen öldüren cellatlara dönüştük kardeşim.
Senin ölümün umarım yeniden düşünmemizi sağlar.
Bizi kendimize getirir.
Birbirimizle kıymet kazanmak ve dahi kıymetlerimize sahip çakmak varken, bir hatasından veya günahından dolayı birbirimizi yaşarken ölüme mahkûm etmeye çalışan yanlış tutumumuzdan, umarım vazgeçmemizi sağlasın ölümün.
Sen yapıp etmediklerinin kurbanı oldun kardeşim.
Ama arkanda hoş bir sada bırakarak gittin.
Ölüm haberini öğrendiğimde yüreğimin bir yarısı çöktü.
Kendi ölümümüze ağladım Süleyman’ım.
Senin şahsında kendi manevî ölümümüze.
Sana sahip çıkmadık.
Zor gününde yanında olmadık.
Biz hangi ara bu hale dönüştük diye ağladım.
Senin ölüm haberin bana bunları düşündürdüğü için ağladım.
Cenazene gelemedim.
Hakkını helal et kardeşim!
Fahrettin Koca Bakanımızın o zor günlerinde o illetle boğuşurken seni nasıl sahiplendiğini öğrendiğimde hem gurur duydum hem hüzünlendim.
Seni layıkıyla sahiplenemediğim için kendi adıma üzüldüm ama içimizde Fahrettin Koca gibi yiğitlerimizin hâlâ var olmasından dolayı da gurur duydum.
Soy ismi gibi koca yürekli kardeşimin, değerli bakanımızın varlığı, o hastane sürecinde yapıp ettikleri, biliyorum utancımızı örtmeye yetmez bizim ama gururlandım işte!
İyi ki varsın sevgili Bakanım!
Rabbim senin gibi koca ve asil yürekli yiğitlerimizin sayısını çoğaltsın!
Torununun kulağına hasta yatağında okuduğun o ezan ve dua kulaklarımızdan hiç gitmeyecek, o görüntün hep yüreğimizde canlı duracak Süleyman kardeşim!
Ağabeyin Hadi’ye, “içime ata ata!” diye anlattığın utancımıza ve ayıbımıza ayna tutan o lafların da bir ömür boyu hatırımızda duracak can kardeşim! Mekânın cennet ve makamın âli olsun!