Mehmet Altan'dan Kandil'den gelen tepkiye yanıt!
Abone olKürt hareketine yönelttiği ağır suçlamalar ile gündem olan Mehmet Altan, Kandil'deki KCK liderlerindne gelen tepkilere yanıt verdi...
İNTERNETHABER.COM
Mehmet Altan, AK Parti hükümetine muhalif sol ve
liberal aydınların Kürt hareketine yönelttiği eleştirileri
özetleyen yazısına gelen tepkileri yanıtladı. Kürtlerin
özerklik vaadi nedeniyle "Erdoğan diktatörlüğüne destek
verdiği" iddiasıyla tartışma konusu olan yazısının
arkasında duran Altan, PKK cephesinden gelen
açıklamalara cevap verdi.
KÜRTLERİN HDP VE BDP'Lİ İKİLİ STRATEJİSİ MÜMKÜN MÜ?
Kandil'deki KCK liderlerindne Duran Kalkan ve Mustafa Karasu'nun açıklamalarını hatırlatan Mehmet Altan, Kürt hareketinin BDP ile özerklik HDP ile demokratikleşme mücadelesi verip veremeyeceğini sorguladı. "Bu “ikili” strateji mümkün mü ve Kürt sorununun çözümü Türkiye’yi demokratikleştirmek için yeterli mi?" diye soran Altan bunun tartışılması gerektiğini yazdı. Kandil'den gelen açıklamalardaki demokratikleşme mücadele vurgusunun önemli olduğunu kaydeden Altan "Bunlar, memnuniyetle karşılayacağımız ama aynı zamanda bize tartışma ve sorgulama hakkı da veren açıklamalar." diyerek eleştirilerine devam edeceği mesajı verdi.
İşte Mehmet Altan'ın "Duran Kalkan'a cevap ve sorular: Muhteşem açmaz ve Kürt meselesi" başlıklı yazısındaki ilgili bölüm:
BEN DURUMUN BANA NASIL GÖZÜKTÜĞÜNÜ
YAZDIM
Ben, Kürt siyasetçileri öyle ya da böyle davrandıkları için
eleştirmedim, öyle ya da böyle davranmaları gerektiğini de
söylemedim.
Ben durumun ne olduğunu, bana nasıl gözüktüğünü anlattım. Bir
tespit yazısı yazdım.
Kürt siyasetinin haklı nedenleri olabilir ama son tahlilde AKP’nin
otoriterleşmesine karşı sürdürülen demokratikleşme mücadelesinde
yer alıp almadıklarını sorguladım.
Bugün itibariyle demokratikleşme mücadelesinde yeterince yer
almıyorlar izlenimi var. Başka türlü davranabilirler miydi ya da
davranmalı mıydılar ya da bu siyaset beklenen sonucu getirir mi,
bunlar ayrı tartışma konuları. Bunları da tartışabiliriz ama
sanırım önce Kürt siyasetinin bugün nerede durduğunu bir kez daha
saptamamız gerekiyor.
KARASU VE KALKAN'IN
AÇIKLAMALARI
“Kürt siyaseti nerede duruyor?” sorusunu net biçimde ve
derinleştirerek tartışamamıza imkân sağlayacak iki önemli konuşma
KCK’nın yöneticilerinden geldi. Onlar da üçüncü yaklaşımı temsil
ediyorlar.
Mustafa Karasu’nun Taraf gazetesinde okuduğum konuşmasındaki bir
vurgu bence çok önemliydi. Karasu, Sterk Televizyonu’na verdiği
demeçte, “HDP ile Türkiye sınırlarında, Türkiye’nin
demokratikleşmesi içinde Kürt sorununu çözmeyi hedefliyoruz. BDP
ise Kürdistan’da demokratik özerkliği inşa edecek sivil toplum
projesini ortaya çıkaracak” demiş.
Bu açıklamanın doğrudan benim yazdıklarımla bir ilgisi yok herhalde
ama tartışmaya yol göstermesi açısından bence değerlendirilmesi
gereken bir strateji tarifi.
Özgür Gündem’den Erdal Er’le konuşan Duran Kalkan ise adımı vererek
açıklamalar yaptığı için onun benim saptamalarıma cevap verdiğini
biliyorum.
DOSTÇA BİR DİPNOT: YAŞIMIZA VE
TECRÜBEMİZE UYGUN BİR DİL KULLANALIM
“Türkiye’deki faşizm, Kürdistan'da soykırım varken, Kürdistan'da
soykırım kalkar demokratik hale gelirse acaba Türkiye böyle mi
olur? AKP yönetimi böyle mi olur? Bunu bile yorumlayamıyorsa, ben o
kafaya ne diyeyim.”
Bu tartışmanın öneminin ve gerekliliğinin hatırına “o kafa” lafına
aldırmadan geçelim ama eğer bu tartışma bir gerçeği bulma adına
sürecekse, yaşımıza ve tecrübelerimize yakışan bir dil kullanmanın
hepimiz adına daha şık olacağını dostça bir dipnot olarak buraya
kaydedelim.
Şimdi gelelim Kürt siyasi hareketi ve Türkiye’nin demokratikleşmesi
ilişkisine. “Bir yandan AKP ile görüşmeler sürdüren Kürt siyaseti,
bir yandan da gittikçe demokrasiden uzaklaşan AKP ile mücadele
edebilir mi?” meselesine…
ÖNÜMÜZDEKİ İKİ TEMEL
SORU
KCK yöneticileri bu yaklaşımlar üstünden gerçekten ciddi bir
tartışma yürütmek isterlerse karşımıza çıkacak ilk temel soru şu
olur:
Kürt siyaseti için önemli olan Kürdistan’ın özerkliği mi, yoksa
Türkiye’nin bütünüyle demokratikleşmesi ve Kürt sorununun bu
demokratikleşme içinde çözümlenmesi mi?
Kürt siyasetçileri, “Kürdistan’ın özerkliğidir bizim için önemli
olan, gerekirse bunun için diktatörleşmekte olan Erdoğan’la da
anlaşır, onun tek adamlığını ve başkanlığını destekleriz” derlerse
zaten tartışmaya gerek yok, durum netleşir.
Bu onların siyasi tercihidir.
Kırk yıl süren bir mücadele verdiler, bir yol ayrımına geldiler, bu
noktada verecekleri kararı tartışmamız bir sonuç yaratmaz.
Böyle bir açıklama, siyasi tabloyu bize net olarak gösterir.
Kimse de bir söz söylemez, Türkiye’nin genelinde demokrasi
mücadelesini sürdürmek isteyenler kimle yan yana, kimle karşı
karşıya olduklarını bilir.
KCK'NIN HDP'YE BİÇTİĞİ
MİSYON
Ama benim gördüğüm KCK yöneticileri bu keskinlikte ve netlikte bir
söz söylemiyorlar. Tam aksine, “Türkiye’nin demokratikleşmesinde de
bir rolleri olduğunu ve olacağını” ısrarla söylüyorlar.
Karasu, “ikili” bir siyaset sürdüreceklerini, HDP ile Türkiye’nin
demokratikleşmesini, BDP ile Kürdistan’ın özerkliğini
sağlayacaklarını ileri sürüyor.
Kalkan ise “Kürdistan’da soykırım kalkar demokratik hale gelirse
Türkiye böyle mi olur” diyerek Kürdistan’daki olumlu gelişmelerin
Türkiye’yi de demokratikleştireceğini ima ediyor.
Ben bu iki açıklamayı da “Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesi
bizim için önemlidir” diye okuyorum.
BU STRATEJİ MÜMKÜN MÜ VE YETERLİ
Mİ?
Bunlar, memnuniyetle karşılayacağımız ama aynı zamanda bize
tartışma ve sorgulama hakkı da veren açıklamalar.
O zaman tartışalım.
Bu “ikili” strateji mümkün mü ve Kürt sorununun çözümü Türkiye’yi
demokratikleştirmek için yeterli mi?
YAZININ TAMAMI İÇİN