Mehmet Altan Kürtlerle köprüleri attı!
Abone olMehmet Altan, Kürt siyasetine ağır eleştiriler yönelttiği yazısında Kürtlerin "özerklik için Erdoğan'ın diktatörlüğünü" destekleme kararı aldıklarını iddia etti...
İNTERNETHABER.COM
Star gazetesinden kovulduktan sonra hükümete
muhalif tutumuyla dikakt çeken Mehmet Altan, Kürt
siyasetiyle köprüleri atan yazısıyla gündemde. Altan
"Batı'da faşizm, Doğu'da özerklik mi?" başlıklı
yazısıyla sosyal medyada günün en çok konuşulan isimlerinden
oldu.
ALTAN'DAN KÜRT HAREKETİNE AĞIR SUÇLAMALAR
Altan, Kürt hareketinin Erdoğan ile anlaşıp özerklik yolunda bir tercih yaptığını ve demokratik bir Türkiye için mücadele etmekten çekildiğini iddia ettiği yazısında "Çünkü onlar kendi geleceklerini Türkiye’nin demokratikleşmesinde değil, onlara istediklerini vereceğine inandıkları Erdoğan’ın MİT destekli diktatörlüğünde görme eğilimindeler." dedi. "Bu siyasi tablo değişmezse belki de tarihimizde ilk kez demokrasi mücadelesini, içinde Kürtlerin yer almadığı bir “Türk hareketi” olarak yaşayacağız." diyen Altan "Tabii bu tercih, Kürtleri Türkiye’nin “demokratikleşme” mücadelesinin dışına taşıyor" iddiasında bulundu.
İşte Altan'ın yazısındaki ilgili bölüm:
KÜRT SİYASETİ ERDOĞAN'IN DİKTATÖRLÜĞÜNÜ
DESTEKİYOR
“Şehirlilerin” ezdiği ve gelişmesine izin vermediği, “taşraya
hapsedilmiş” kesimde iki büyük yapı vardı… Kendilerini Sünni
dindarlıklarıyla tarif eden “muhafazakarlarla”, kendilerini
ırklarıyla tarif eden “Kürtler.”
Devletçi şehirlilerin azınlık diktasını yıkıp, yeni ve demokratik
bir cumhuriyet kurma potansiyeline sahip iki güç olarak da bunlar
görülüyordu. Umut bağlanan iki güç de bunlardı.
Bu iki büyük kitle şu an için “güç birliği” yapmış görünüyor. Ama
ne yazık ki bu işbirliği ümit edildiği gibi pek de “demokrasi”
odağında gerçekleşmiyor.
Kürt siyaseti, görünen o ki Başbakan Erdoğan’ın “diktatörlük”
yolundaki ilerlemesinin kendilerine de “özerklik” yolunu açacağına
inanıyor ve onun “diktatörlüğünü” çeşitli pazarlıklarla
destekliyor.
MİT'E TEŞEKKÜR KÜRT SİYASETİNİN YERİNİ
GÖSTERİYOR
Cumhuriyetin en faşizan yasalarından biri olan “MİT yasasının”
görüşülmesi sırasında kimi Kürt siyasetçilerinin MİT’e teşekkür
ettiklerini gördük, buna da Kürt tarafından ciddi bir tepki
gelmedi.
Bu küçük örnek bile Kürt siyasetinin nerede durduğunu
gösteriyor.
Kürtler, kendi geleceklerini galiba artık “Türklerle birlikte”
kurulacak demokratik bir yapının parçası olmakta görmüyorlar,
kendilerine çok acılar çektirmiş olan Türklerin çekeceği büyük
acılar pahasına bir diktatörlüğü desteklemenin kendi çıkarlarına
olacağını düşünüyorlar.
Bu bir tercihtir, olabilir. Halbuki Kürtlerin haklarının, hukuk ve
demokrasi içinde teslim edilmesi, yeni yaşam biçiminin nasıl
olacağının hukuk ve demokrasi içinde belirlenmesi daha sağlıklı ve
kalıcı olurdu. Ama belli ki onlar, en azından büyük bir
bölümü ya da onları temsil eden siyaset kurumu böyle
düşünmüyor.
İSLAMCI KEMALİST BİR DİKTA İLE ANLAŞIP
ÖZERKLİK ALACAKLAR
“İslamcı kemalist” bir diktatörlükle anlaşıp özerkliklerini almanın
daha iyi olduğuna, bunun onların düşündüğü kadar sorunsuz bir çözüm
olduğuna inanıyorlarsa, bu Kürtlerin bileceği bir iş.
Bazı AKP yandaşlarının ve diktatörlük hayranlarının yaptığı gibi,
“Kürtlerin özerkliği için Türkler özgürlüklerinden vazgeçsinler,
esareti kabul etsinler, demokrasi mücadelesi yapmasınlar”
demedikleri sürece bizim onlara söyleyecek bir lafımız olamaz.
Onlar kendi geleceklerine kendi tercihleri doğrultusunda
yürürler.
Tabii bu tercih, Kürtleri Türkiye’nin “demokratikleşme”
mücadelesinin dışına taşıyor, bu takdirde onlar kendi maceralarını
yaşayacaklar, yeni bir Türkiye arayanlar da kendi maceralarını.
ONLAR KENDİ MACERALARINI BİZ
KENDİMİZİNKİNİ YAŞAYACAĞIZ
Gelişmeler bu çizgide devam ederse artık Kürtlere ya da Kürt
siyasetine, demokratikleşmeye yardımcı olacak bir güç olarak
bakmak, onları böyle bir denklemin içine oturtmak çok
zorlaşacak.
Onlar bu yıkılan devletin enkazından kendilerine ayrı bir yapı
çıkarmaya çalışacaklar, şu anda görülen o ki bunu da devleti ve
toplumu çökertenlerle anlaşarak yapacaklar.
Şimdilik karşımızdaki olgu bu.
Birinci Cumhuriyet’in “kurucu ortaklarından” olan ve büyük bir
mağduriyet yaşayan Kürtler, bu stratejileri sürerse İkinci
Cumhuriyet’in kuruluşunda yer almamayı tercih edecekler.
İÇİNDE KÜRTLERİN OLMADIĞI BİR
DEMOKRATİK TÜRK HAREKETİ
Elbette demokrat Kürt bireyler ve gruplar bu mücadeleye katılacak
ama Kürt siyaseti bir bütün olarak bu mücadelede bulunmayacak.
Çünkü onlar kendi geleceklerini Türkiye’nin demokratikleşmesinde
değil, onlara istediklerini vereceğine inandıkları Erdoğan’ın MİT
destekli diktatörlüğünde görme eğilimindeler.
Bu siyasi tablo değişmezse belki de tarihimizde ilk kez demokrasi
mücadelesini, içinde Kürtlerin yer almadığı bir “Türk hareketi”
olarak yaşayacağız.
Bu nedenle, demokrasi değişimini Türkçü bir milliyetçiliğin
etkilerinden arındırarak evrensel değerlere sahip bir harekete
dönüştürmek için de özel bir çaba gerekecek. Kürtlerin eksikliği
sürer ise sanırım bu eksiklik en çok bu konuda hissedilecek.
YAZININ TAMAMI İÇİN BURAYA TIKLAYIN...