Mehmet Ağar'a derin sorular!
Abone olBir öğrencinin "Kullandığınız işkence yöntemlerini anlatır mısınız?" sorusuna Ağar şu cevabı verdi.
DYP lideri Mehmet Ağar, Bilkent Üniversitesi öğrencilerinin
oluşturduğu 'Kulüp Platform' tarafından düzenlenen 'Türkiye'de
Demokrasi' adlı konferansa konuşmacı olarak katıldı. Konuşmasında,
Türkiye'nin demokrasi sürecini ve yaşadığı askeri darbeler ile çok
partili sistem ve demokrasiye ilişkin görüşlerini öğrencilere uzun
uzun anlatan Ağar, demokrasiye yapılan müdahalenin ortaya çıkardığı
parçalanma ile yetişen kadroların yok olduğunu söyledi. Siyasetin
rant dağıtan ve menfaat elde edilen bir dal haline geldiğini ve
bunun kabul edilemez olduğunu vurgulayan Ağar, bunun için seçilme
yaşanının 25'e düşürülmesini önemsediklerini kaydetti. Konuşmasında
hükümeti hedef alan açıklamalarda da bulunan Ağar, "Türkiye
yönetilmiyor, idare edilmeye çalışılıyor. Türkiye'nin yönetilmesi
lazım" dedi. Ağar, güçlü bir Türkiye için köklü bir değişime
ihtiyaç olduğuna işaret ederek, üretimin önünün açılması
gerektiğinin, bunun da iktadıran güçlü iradesiyle mümkün
olabileceğini bildirdi. Türkiye'nin güçlenmesi engellemek için
belirli dış güçlerin, sağ-sol ve Türk-Kürt gibi iç kavgalar
çıkardığını belirten Ağar, "Biz solun arkasında Sovyetler Birliği
var bilirdik. Öğrendik ki, sağında, solunda arkasında Batı Avrupa
ülkelerinin gizli örgütleri var. Amaç, Türkiye'yi
istikrarsızlaştırmak ve ekonomisini düzeltmesine engel olmak.
Hepimiz, suni çatışma alanlarını ortadan kaldıracak bir bütünlük
siyasetinin içinde olmalıyız" şeklinde konuştu. Konuşmasının
ardından öğrencilerin soruların cevaplayan Ağar, 'ilginç' sorularla
karşılaştı. Sorular arasında en ilginci ise, 'Türkiye'de
demokrasinin yerleşmesi için daha kaç faili meçhul cinayet
gerçekleşecek? Kullandığınız işkence yöntemlerini anlatırmısınız?'
sorusu oldu. Sorunun cevabına, "Çok teşekkür ederim" diyerek
başlayan Ağar, "Ben hiç öyle birşey yapmadım. Öyle bir şeyde
söylemedim. Zaman zaman kendi ağızınızdan çıkmayan sözleri medyada
görüyorsunuz. Hepsini yalanmaktan bıkkınlık geldi. Kazandığımız
tazminat davalarından hayır kurumlarına ufak defek birşeyler
kazandırdık ama ondan da bana sıkıntı geldi. Demokrasilerin
temelinde varolan iki örnek var. Bunlardan bir tanesi, gece kapı
çalındığında mutlaka postacının geldiğini, sabah kapı çaldığında da
sütçünün geldiğinin düşünmemizdir" şeklinde konuştu. 'BİRARAYA
GELEMEME SIKINTISI' Geçmişi anarak, yaşayarak, geçmişte
takınılamayacağını belirten Ağar, "Ortada suç ve suçlu varsa
bunlarda yargının takibinde olmalıdır. Herkesin yaptığının yanına
kar kaldığı bir anlayışı doğru bulmuyorum" ifadesini kullandı.
Ağar, bir öğrenicinin 'Okuduğumuz kitaplarda devlet içindeki gizli
örgütler olduğunu biliyoruz. Siz ülkenin demokratikleşmesi
sürecinde bunların varlıklarını kabul ediyormusunuz? Polis kökenli
olarak ne yapacaksınız?' sorusuna, "Devlette en büyük sıkıntı tam
tersine bu saydığınız kurumların biraraya gelmeme sıkıntısı vardır.
Biraya gelip örgütlenmek, tam tersine birbirlerinden istihbarat
kaçırırlar. Başbakanların ve bakanların en fazlasıyla sıkıntı
duydukları konu budur. O bakımdan keşke olabilse, olmazda bir
türlü" karşılığını verdi. Türkiye'nin ağır terörle mücadele
döneminde, bu mücadelenin bazı kesimler tarafından gayrimeşru
olarak takdim edilmeye çalışıldığını bildiren Ağar, "Bütün bunlar
ciddi anlamda araştırılmış ve soruşturulmuştur. Bu süreç
içerisinde, 15 yıllık terör döneminin kalıcı, etkin ve ciddi
metodlarla sona erdirilmesinin bir takım sancıları olacaktır.
Bunlarda normaldir" değerlendirmesinde bulundu. İktidar olmaları
halinde, ilk icraatinin üretimin önündeki engelleri kaldırmak
olduğunu belirten Ağar, IMF ile ilişkilerin devam edeceğini ancak
muhtaç olma anlayışının terkedileceğini ifade etti. Ağar, parti içi
demokrasiye de büyük önem verdiklerini ve 'liderlik sultası'
anlayışı içinde olmadıklarını dile getirerek, "Bu anlayış içinde
olursan acı sonuçlarını seçimde alırsın" değerlendirmesinde
bulundu. Susurluk olayıyla ilgili bir soru üzerine Ağar,
yaptıklarının ve söylediklerinin arkasında olduğunu yineleyerek,
mahkeme sürecinde de yargılanmasını gerektirecek bir sonuçun
olmadığının ortaya çıktığını hatırlattı. O zaman da
dokunulmazlığının kaldırılması için talepte bulduğunu ifade eden
Ağar, "Benim açımdan hiçbir problem yok. Bugün de dokunulmazlığın
kaldırılması için AK Parti, CHP ve hatta Meclis Başkanı'na dilekçe
verdim ama kimse kıpırdamadı. Yargıdan korkmamak lazım. Basında yer
alanlarla asıl konular çok farklı. Biz hesabımızı her zaman
veririz" şeklinde konuştu. Ağar, ANAP ile birleşmeye ilişkin bir
soruya ise, "Yerel seçimlerde ortaya çıkacak sonuçlar nihai son
işarettir. Ona göre herkes şekillenme içinde olmalıdır" karşılığını
verdi. Ağar, sağda birleşmenin sadece ANAP ile sınırlı olmayacağını
daha geniş bir yelpazeyi kapsadığını vurgulayarak, "Türkiye'nin
bize ihtiyacı var" diye konuştu.