Meğer o sekreteri işe kim almış?
Abone olYalçınkaya'nın türbanlı sekreteri, medyaya yansıyınca başını açtı. Ama asıl olay sekreteri atayan isim. Nuri Ok değil...
İNTERNETHABER / Bahar GİRTİ
Yargıtay Başsavısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın sekreteri türbanlı
çıkmıştı. Sekreterin özel hayatında türban taktığı, kamusal alana
girdiğinde ise türbanını çıkararak işini sürdürdüğünü dün
açıklamıştık.
Türkiye, AK Parti'ye açılan kapatma davası sonrası bu haberi
konuşmaya başladı. Gündemin odağı bu kez o sekreter oldu... Bugün
ise Yalçınkaya'nın sekreterinin başını açtığı haberi duyuruldu Star
Ana Haber'de...
"Kamusal alanda devlet memuriyetinin gereğini
yapıyorum" diyen türbanlı sekreter, bu sabah servisten
indiğinde başı açık görüldü...
SEKRETER TÜRBANI ÇIKARDI
Yargıtay binasına dün türbanlı giren sekreter bu sabah
Yargıtay binasına başı açık şekilde girdi. Bir gün önceki
kıyafetinin aynısı vardı üzerinde ama bu kez türbanı yoktu...
Sekreterin başı bu defa açıktı. Kendisini çeken kameralara
aldırmadan binaya girerek görev yaptığı kata çıktı. Mesai
bitiminde de başı açık şekilde yargıtay binasından
ayrıldı.
PEKİ BU SEKRETERİ İŞE KİM ALDI?
Peki bu sekreteri görev yerine getiren isim kimdi..? Eski Yargıtay
Başsavcısı Nuri Ok'un döneminde de görevinin başında olduğunu
açıkladığımız türbanlı sekreteri, görev başına getiren
isim, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih
Kanadoğlu'ydu...
Peki Sabih Kanadoğlu neden önemli...? Kanadoğlu, AK
Parti'yle çatışmalı bir isim... Aynı
zamanda Refah Partisi'nin de aynı sebeple kapatılmasında
rol oynayan bir isim...
DİN SİYASETE ALET EDİLİYOR
Kanadoğlu bu haber sonrası yaptığı açıklamada ise, "Türkiye'de bir türban sorunu yoktur, dinin siyasete alet edilmesi en büyük sorundur. O sekreter görevini gereğince yerine getiriyor. Türbanlı olması sorun taşımıyor." dedi.
AK PARTİ'YE İLK DAVAYI KANADOĞLU AÇMIŞTI
Anayasa Mahkemesi, Erdoğan’ın AKP Genel Başkanı olması üzerine üyelikten ayrılması için ihtar vermiş, ancak Erdoğan altı aylık süre içinde genel başkanlıktan ayrılmayıp yalnızca üyelikten ayrılmıştı.
Bunun üzerine 22 Ekim 2002’de Kanadoğlu, Erdoğan’ın genel başkanlığa devam edemeyeceği gerekçesiyle, AK Parti’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açmış, Erdoğan’ın başkanlığına da tedbir kararı konulmasını istemişti.
Kanadoğlu davayı, “Anayasa Mahkemesi’nin ihtar kararını yasaya uygun ve ihtarda belirtildiği biçimde eksiksiz biçimde yerine getirmediği” gerekçesiyle açmıştı. Mahkeme de Erdoğan’ın genel başkanlık görev ve yetkilerini kullanamayacağına karar vermiş, ancak yetkilerinin tedbiren önlenmesi istemi konusunda ‘karar verilmesine yer olmadığına’ hükmetmişti.
Yüksek Mahkeme, Erdoğan’ın “kurucu üyelikten ayrılmış olmakla genel başkanlığının da sona erdiği”ni kararına gerekçe göstermişti. Bu süreçte 3 Kasım 2002 seçimleri yapıldı, genel başkanı olmayan AK Parti iktidar oldu.