Meğer Fethullah Gülen...
Abone olGazeteci İbrahim Karagül, Cemaat medyasının tepe isimlerinin suçlamalara verdiği yanıtlara tepki gösterdi.
Gülen'in 2009'daki sohbetini dinlemediğini ve ondan talimat almadığını iddia eden Ekrem Dumanlı, Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül'ü kızdırdı.
Cemaatin savunmasına isyan eden Karagül, "Fethullah Gülen diye biri yok" başlıklı yazısında "Bu arkadaşların kimi gazeteci, kimi masum işadamı, kimi talebe, kimi Allah yolunda tebliğci, Fethullah Gülen de bir pir-i fani..." diye yazdı.
Onca suçlamadan sonra cemaat çevrelerinin hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davrandığını yazan Yeni Şafak'ın başındaki isim, bu yapının insanları aptal yerine koyduğunu iddia etti. İşte Karagül'ün uzun soluklu yazısından bir bölüm:
MEĞER HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ, BUNLARIN HEPSİ YALANMIŞ!
"Hal böyle iken; hiçbir şey yokmuş gibi, bunların hiç biri yapılmamış gibi, kimse dinlenmemiş gibi, şantaj yapılmamış gibi, tasfiye olmamış gibi, devletin istihbaratı kontrol altına alınmamış gibi, başka yerlere servis edilmemiş gibi, Başbakan’a kelepçe takılması planlanmamış gibi yapılmasına ne demeli. Sanki Fethullah Gülen’le bu arkadaşlar arasında hiçbir ilişki yok, görüşmüyorlar, talimat almıyorlar, irtibatları yok. Sadece uzaktan sempati duydukları bir kişi!
Tahşiyeyi ilk defa duydum Ekrem Dumanlı savcılıktaki ifadesinde suçlamalarla ilgili neler söylemişti. Ayrıntılar için tıklayın |
MIT TIR’larını bile kimse durdurmadı. Türkiye’yi “teröre destek veren ülke” ilan ettirmek için komplolar düzenlenmedi. 17 Aralık’tan bu yana medya üzerinden korkunç intikam kampanyası yürütülmedi. Güney’deki ülke ile, Okyanus ötesi kuruluşlar ile ortaklıklar kurulmadı. Binlerce kişi için on binlerce tape hazırlanmadı. Başbakan’ın evi, insanların mahremi kayda alınmadı.
KİMİ ALLAH YOLUNDA TEBLİĞCİ FETHULLAH GÜLEN DE BİR PİR-İ FANİ
Bu arkadaşların kimi gazeteci, kimi masum işadamı, kimi talebe, kimi Allah yolunda tebliğci, Fethullah Gülen de bir pir-i fani...
Hala Erdoğan düşmanlığı ile, kin ve nefretle cepheler oluştururken bir yandan da bu kadar her şeyden uzak kalabilmeyi başarabilen bir kişilik yapısını anlamak mümkün değil.
YENİ CEPHEYİ ONLAR KURUYOR
Bir yandan istihbaratçılar, Baasçılar, savrulmuşlar, kenarda kalmışlar, tükenmişler ittifakı kurarken diğer yandan birbirlerini tanımıyorlar bile! Hatta hiç görüşmemişler!
17 Aralık’a kadar hepimizi, bütün Türkiye’yi aptal yerine koydular. Yine aynısını yapıyorlar: Hepimiz aptalız gerçekten!
Türkiye normalleşmenin önünde duran bütün çevrelerden temizlenmeli. Yirminci yüzyılı kapatacaksak, normalleşeceksek, içimizdeki vesayet uzantılarına son vereceksek cemaatler sadece cemaat olarak kalmalı.
Ama ortada bir cemaat yok. Cemaat tartışması da yok. Türkiye’ye karşı bir dış müdahale girişimi var. Bugün oluşturdukları yeni cepheye bakarsanız bu müdahalenin taraflarını daha net görürsünüz.
Bundan sonra hukuken ne yapılır bilmem ama siyaseten Türkiye bir tehlikenin önüne geçti. Unutmayın, bu mücadele sadece bir cemaatle devletin mücadelesi değil. Türkiye’nin zincirlerinden kurtulabilmesinin mücadelesidir. Yüz yıl sonra ilk kez böyle bir fırsat doğdu. İşte bu yüzden dışarıdan gelen bütün tazyikler, yıpratıcı girişimler o çevreleri savunmak için değil, Türkiye’nin yürüyüşünü baltalamak içindir."