Medyayla edebiyatın ilişkisi nedir?
Abone olYeni Şafak yazarlarından Rasim Özdenören, medya ile edebiyat arasındaki ilişkilerin kalmadığını ve bu durumun edebiyatın bağımsızlığı için önem taşıdığını düşünüyor...
Yeni Şafak gazetesinin yazarı Rasim Özdemir, medya ve edebiyat
arasındaki ilişki boyutunu adlı yazısında değerlendiriyor. Rasim,
edebiyatla medyanın ilişkisini hakkında şunları belirtiyor:
Medya edebiyat ilişkisi üzerine
Hece dergisinin elimizdeki son sayısında (sayı: 94, Ekim 2004)
edebiyat-medya ilişkisi üzerine bir soruşturma yer alıyor.
Soruşturmaya Ahmet Cüneyt Issı, Ali Çolak, Ömer Lekesiz, Fadime
Özkan, Haydar Ergülen, Şaban Sağlık, Dursun Ali Tökel, Ali Ayçil,
İhsan Deniz, Dinçer Eşitgin, Murat Erol, Esra Kara çeşitli
yönlerden açıklama getiriyor. Ben değerlendirmemi bu sütunda
paylaşmak istiyorum. İşte:
Günümüzde basının ya da daha geniş kapsamda medyanın edebiyata
ilgisini azalttığına ilişkin yaygın bir kanı hakim. Acaba öyle
midir? Ya da gerçekten öyleyse bu durumun sebebi nedir?
İrdelememize aslında şu yalın gerçeği belirlemekle başlayabiliriz:
soru şudur: hangi toplumsal, siyasal, teknik fenomen, eskiden
bulunduğu yerde kalmıştır? Yakın zamanlarda (diyelim 1940'lı,
'50'li yıllarda) medyanın edebiyatla arası iyiydi. Ama günümüz
medyası o medya mıdır, bu bir. Ve günümüz edebiyatı o edebiyat
mıdır, bu da iki.
Daha 19. yy.'ın ortalarından başlayarak edebiyat ürünü bir yandan
metalaşırken (nesneleşme), bir yandan da kitleselleşmenin
belirtilerini veriyordu. 20. yüzyılsa, yalnızca insan
topluluklarının değil, metanın da kitleselleştiği bir çağ olmuştur.
Kitlesel üretim, kitlesel tüketimi doğurmuştur. Gazetenin 19.
yüzyıl başlarındaki tirajı ile 20. yüzyıl ve günümüzdeki
tirajlarını karşılaştırdığınızda çıkan sonuç ne olur? Tirajın,
böylesi devasa boyutlara ulaşmasına sevinmeli miyiz, yerinmeli
miyiz? Görsel/sesli medyanın hitap ettiği kitlenin cesametini
düşünsenize! Durum, bence, ne yerinmeyle ne övünmeyle karşılanmalı.
Durum, anlaşılmaya çalışılmalı.
40-50 yıl önce, ancak basının desteğiyle ayakta durabilen bir
edebiyat varsa, ve bugün basın edebiyattan desteğini çekmişse -ki
sanırım konu burada odaklanıyor- ve buna rağmen, kendi ayakları
üzerinde durmayı başarabilen bir edebiyat hâlâ ortada duruyorsa,
buna ne demeli? (Kaldı ki ben, gazetelerin edebiyatı tümüyle
dışladığı görüşünde değilim).
Yakın zamanlara kadar edebiyat dünyasının kendine özgü bir magazini
de yoktu. Şimdi bu dünyanın magazini var. Yüzbinler satan romanlar,
artık bir milyon tiraja doğru koşuyor. 40-50 yıl önce bu rakamlar
hayal bile edilemezdi.
Bunları yakınma makamında söylemiyorum. Bu, içinde yaşadığımız çağa
mahsus bir özellik. Bir ara, renkli gazeteler eleştiri konusuydu,
onlara boyalı basın denirdi. Şimdi edebiyat dergileri de boyanıyor.
Ben, duruma yalnızca bir tespit açısından yaklaşıyorum. Her dönemin
kendi şairini, yazarını çıkarttığı gibi, yayın organını da
çıkarttığını düşünüyorum. Medyanın desteğini reddeden bir edebiyat
bence daha iyidir. Medyanın himayesini özleyen varsa, ona da
diyeceğim yok.
YAZI:YENİ ŞAFAK