Medyaya Devrim büyüteci
Abone olMedyanın en eski ve en kaliteli eleştirmenlerinden Hakkı Devrim, geçen hafta yer alan konulara büyüteçle baktı. Devrim, medyadaki can alıcı noktalara değindi.
Hakkı Devrim, isimli yazısında geçen hafta yaşanan olaylara değindi.
Yazı : Hakkı Devrim
Kaynak :
Gazetede haberlerin patronu olduğum yıllarda, pazartesi sabahı muhabir arkadaşlarımda toplanır, bir önceki haftanın muhasebesini yapardık. Canım, gene o gözle bakmak istedi geçen haftaya.
İstanbul uluslararası toplantılar panayırına dönmüştü geçen haftanın başında. Koç ve Sabancı grupları arasında bir limonîleşmeye şahit olduk, ki nadir görülen haldir. İlgiltere'de yalnız seçimi kaybedenlerin değil, seçimde sandalye kaybeden parti liderlerinin bile istifa etme durumunda kalışını, bir kere daha ibretle seyrettik.
AİHM, Öcalan'ın yargılanmasında bazı hatalar ve noksanlar olmuş dediğinde, biz, bir sonraki aşamayı tartışmaktaydık. Beride Meclis Adalet Komisyonu'nun TCK tasarısındaki fazlalıkları perdahlamakta ayak diremesini yadırgamakla yetindik. Yüce yargı kurumlarının başkanları, laikliğin önemi ve vazgeçilmezliği konusunda sırayla mukabele okumaya devam ettiler. Trafik kazasında kaybedilen bir çocukla ilgili raporunda, anababaya «Siz de böylece onu büyütüp yetiştirme masraflarından kurtulmuş oldunuz» diyen bilirkişi hakkında düşündüğümüzü ifade edecek söz bulamadık.
İstanbul Modern adlı sanat mabedinin kurucusu Oya Eczacıbaşı'na nasıl teşekkür edeceğimizi bilemezken, dinci basından gelen bir zırıltı sesiyle irkildik:Vakit gazetesi, rıhtım binası meyhaneye döndürüldü, diye öfke kusuyordu.
Başbakan Erdoğan başrol oyunculuğunu bu hafta da dinlenmeden sürdürdü: Moskova'da Putin'le görüştü, Bush'la randevulaştı; bir sırrını açığa vurarak Cüneyt Özdemir'e, kitap diye kitap özetleri okuduğunu söyledi; Abant Üniversitesi Rektörü'nü, bence de biraz tuhaf davranışı sebebiyle Kasımpaşa makamında azarladıktan başka, bunca iş arasında, Fatih Altaylı lafını bile etmediği halde, Başbakanlık Konutu'ndaki sevgili kedisi Cansu'yu gazeteci dostunun sevgili kızına hadiye edilmek üzere İstanbul'a göndermeyi de ihmal etmedi. Vakit bulsa bizzat götürmeyi şüphesiz tercih ederdi.
Koç grubu, yeni bir Sabancı hamlesine maruz kalmadan Yapı Kredi Bankası'nı haremine dahil ederken, bilin bakalım Mehmet Ali Erbil oğlumuz ne yaptı? Evet dördüncü evliliğiydi, ama nikâh bu sefer nedense Roma'da kıyıldı. Kuzum bu moda mı oldu? Müjde Ar ile Ercan Karakaş da kıyım muamelesini Cuma günü Paris'te yaptırdılar. Bizim çocuklar hatırladı, Hülya Avşar da çok önce, Kaya Çilingiroğlu'yla gidip Paris'te evlenmiş.
Amerikan uyrukluğundan sonra, şimdi İtalyan ve Fransız pasaportları borsada değer kazandı da, biz farkında değil miyiz neyiz!
*
Hafta boyu beni ilgilendiren iki hadiseden biri Yedi Ceninler faciasıydı. Hastanenin başhekimini, haberi ve fotoğraflarını büyüten gazeteleri kınadık.
Bu arada Türk Perinatoloji Derneği'nin varlığından haberdar olduk. «Gebenin, anne karnındaki ve yeni doğan bebeklerin özel bilgi ve tecrübe gerektiren sorunlarıyla uğraşan, sağlıklı nesillere sahip olmak için toplumsal politikalar ve bilimsel çözümler üreten bilim dalı»nın adıymış perinatoloji.
Dernek Başkanı Prof. Dr. Cihat Şen'den öğrendik ki: l Bu gebeliğin haber haline getirilmesi büyük yanlıştı; hem tıp, hem gazetecilik açısından.
Can alıcı nokta ailenin sağlıklı ve canlı bebek sahibi olma şansını kaybetmesidir.
«Bir meslektaşımızın olayı basına taşıması bu facianın en eleştirilecek yanıdır» diyorlar.
Türk Perinatoloji Derneği'nin düzenlediği 10. Ulusal Perinatoloji Kongresi'nin ana konusu da «çoğul gebelikler»di.
Toplantıda belirlendiğine göre, çoğul gebelikler artmaktadır. Bunların iki bebeğe indirilmesi, canlı ve sağlıklı doğum şansını artıracaktır. Bu, rahime sevk edilen embriyo sayısında kısıtlamayla sağlanabilir.
Yedizler dikkati çekti. Ülkemizde üçüz, dördüz, beşiz olguları da çoğalmaktadır.
Basın adı geçen haberde şov, reklam, rezalet yorumlarını yaparken, hekimin ve ceninlerin fotoğraflarını da kullanmakta yazık ki sakınca görmemiştir.
Adresi de vereyim: Rumeli Caddesi 47/606, Nişantaşı- İstanbul (Tel. 0212 246 68 49 - Faks. 0212 296 01 50).
*
Benim açımdan çok önemli bir konu da, Kemal Derviş'e gösterilen uluslararası itibarın, kendi aramızda yarattığı memnuniyet ve gurur duygularıydı.
Okurlarımın, bir yazımı değerlendirişlerinden örnekler vermekle yetineyim.
«Derviş'e teşekkür borcumuzu hatırlatan yazınıza teşekkür ederim. Ve vah İlhan Selçuk'a! Her yazınızda gençliğimi kanatmak zorunda mısınız?» Doğan Sezen
«Yazınızı okurken, sanki ben yazmışım da sizin imzanızla yayımlanmış hissine kapıldım.» Ömer Sait Aksoy
«Yöneticilerin kişisel menfaati ve kini uğruna maalesef heba edilmiş değerlerimiz çoktur. Beyin göçünün önemli sebebi budur. Bir değerimizi daha dünyaya kaptırdık.» K. Hüsnü Can Başer
«İlhan Selçuk'tan yaptığınız alıntı gerçekten ibret verici. Bir ülkenin kendini vatansever aydın gören bir yazarı, sırf aynı düşüncede olmadığı için bir insanı hainlikle suçlayabiliyor.» Muhittin Bilge
Ve bildik bir dosttan: «Kemal Derviş hakkında ²sizin gibi düşünenler³denim. Yazınız için size teşekkür etmek istedim. Ne yazık ki İlhan Selçuk'un yazısını utanarak okumuştum. Bilmem ben mi utanmalıydım?» Semih Gümüş
Yerim bu kadar. Özetlersek, o kadar da yalnız değiliz!
Hakkı Devrim Arşivi - Diger Yazarlar
Yazı : Hakkı Devrim
Kaynak :
Gazetede haberlerin patronu olduğum yıllarda, pazartesi sabahı muhabir arkadaşlarımda toplanır, bir önceki haftanın muhasebesini yapardık. Canım, gene o gözle bakmak istedi geçen haftaya.
İstanbul uluslararası toplantılar panayırına dönmüştü geçen haftanın başında. Koç ve Sabancı grupları arasında bir limonîleşmeye şahit olduk, ki nadir görülen haldir. İlgiltere'de yalnız seçimi kaybedenlerin değil, seçimde sandalye kaybeden parti liderlerinin bile istifa etme durumunda kalışını, bir kere daha ibretle seyrettik.
AİHM, Öcalan'ın yargılanmasında bazı hatalar ve noksanlar olmuş dediğinde, biz, bir sonraki aşamayı tartışmaktaydık. Beride Meclis Adalet Komisyonu'nun TCK tasarısındaki fazlalıkları perdahlamakta ayak diremesini yadırgamakla yetindik. Yüce yargı kurumlarının başkanları, laikliğin önemi ve vazgeçilmezliği konusunda sırayla mukabele okumaya devam ettiler. Trafik kazasında kaybedilen bir çocukla ilgili raporunda, anababaya «Siz de böylece onu büyütüp yetiştirme masraflarından kurtulmuş oldunuz» diyen bilirkişi hakkında düşündüğümüzü ifade edecek söz bulamadık.
İstanbul Modern adlı sanat mabedinin kurucusu Oya Eczacıbaşı'na nasıl teşekkür edeceğimizi bilemezken, dinci basından gelen bir zırıltı sesiyle irkildik:Vakit gazetesi, rıhtım binası meyhaneye döndürüldü, diye öfke kusuyordu.
Başbakan Erdoğan başrol oyunculuğunu bu hafta da dinlenmeden sürdürdü: Moskova'da Putin'le görüştü, Bush'la randevulaştı; bir sırrını açığa vurarak Cüneyt Özdemir'e, kitap diye kitap özetleri okuduğunu söyledi; Abant Üniversitesi Rektörü'nü, bence de biraz tuhaf davranışı sebebiyle Kasımpaşa makamında azarladıktan başka, bunca iş arasında, Fatih Altaylı lafını bile etmediği halde, Başbakanlık Konutu'ndaki sevgili kedisi Cansu'yu gazeteci dostunun sevgili kızına hadiye edilmek üzere İstanbul'a göndermeyi de ihmal etmedi. Vakit bulsa bizzat götürmeyi şüphesiz tercih ederdi.
Koç grubu, yeni bir Sabancı hamlesine maruz kalmadan Yapı Kredi Bankası'nı haremine dahil ederken, bilin bakalım Mehmet Ali Erbil oğlumuz ne yaptı? Evet dördüncü evliliğiydi, ama nikâh bu sefer nedense Roma'da kıyıldı. Kuzum bu moda mı oldu? Müjde Ar ile Ercan Karakaş da kıyım muamelesini Cuma günü Paris'te yaptırdılar. Bizim çocuklar hatırladı, Hülya Avşar da çok önce, Kaya Çilingiroğlu'yla gidip Paris'te evlenmiş.
Amerikan uyrukluğundan sonra, şimdi İtalyan ve Fransız pasaportları borsada değer kazandı da, biz farkında değil miyiz neyiz!
*
Hafta boyu beni ilgilendiren iki hadiseden biri Yedi Ceninler faciasıydı. Hastanenin başhekimini, haberi ve fotoğraflarını büyüten gazeteleri kınadık.
Bu arada Türk Perinatoloji Derneği'nin varlığından haberdar olduk. «Gebenin, anne karnındaki ve yeni doğan bebeklerin özel bilgi ve tecrübe gerektiren sorunlarıyla uğraşan, sağlıklı nesillere sahip olmak için toplumsal politikalar ve bilimsel çözümler üreten bilim dalı»nın adıymış perinatoloji.
Dernek Başkanı Prof. Dr. Cihat Şen'den öğrendik ki: l Bu gebeliğin haber haline getirilmesi büyük yanlıştı; hem tıp, hem gazetecilik açısından.
Can alıcı nokta ailenin sağlıklı ve canlı bebek sahibi olma şansını kaybetmesidir.
«Bir meslektaşımızın olayı basına taşıması bu facianın en eleştirilecek yanıdır» diyorlar.
Türk Perinatoloji Derneği'nin düzenlediği 10. Ulusal Perinatoloji Kongresi'nin ana konusu da «çoğul gebelikler»di.
Toplantıda belirlendiğine göre, çoğul gebelikler artmaktadır. Bunların iki bebeğe indirilmesi, canlı ve sağlıklı doğum şansını artıracaktır. Bu, rahime sevk edilen embriyo sayısında kısıtlamayla sağlanabilir.
Yedizler dikkati çekti. Ülkemizde üçüz, dördüz, beşiz olguları da çoğalmaktadır.
Basın adı geçen haberde şov, reklam, rezalet yorumlarını yaparken, hekimin ve ceninlerin fotoğraflarını da kullanmakta yazık ki sakınca görmemiştir.
Adresi de vereyim: Rumeli Caddesi 47/606, Nişantaşı- İstanbul (Tel. 0212 246 68 49 - Faks. 0212 296 01 50).
*
Benim açımdan çok önemli bir konu da, Kemal Derviş'e gösterilen uluslararası itibarın, kendi aramızda yarattığı memnuniyet ve gurur duygularıydı.
Okurlarımın, bir yazımı değerlendirişlerinden örnekler vermekle yetineyim.
«Derviş'e teşekkür borcumuzu hatırlatan yazınıza teşekkür ederim. Ve vah İlhan Selçuk'a! Her yazınızda gençliğimi kanatmak zorunda mısınız?» Doğan Sezen
«Yazınızı okurken, sanki ben yazmışım da sizin imzanızla yayımlanmış hissine kapıldım.» Ömer Sait Aksoy
«Yöneticilerin kişisel menfaati ve kini uğruna maalesef heba edilmiş değerlerimiz çoktur. Beyin göçünün önemli sebebi budur. Bir değerimizi daha dünyaya kaptırdık.» K. Hüsnü Can Başer
«İlhan Selçuk'tan yaptığınız alıntı gerçekten ibret verici. Bir ülkenin kendini vatansever aydın gören bir yazarı, sırf aynı düşüncede olmadığı için bir insanı hainlikle suçlayabiliyor.» Muhittin Bilge
Ve bildik bir dosttan: «Kemal Derviş hakkında ²sizin gibi düşünenler³denim. Yazınız için size teşekkür etmek istedim. Ne yazık ki İlhan Selçuk'un yazısını utanarak okumuştum. Bilmem ben mi utanmalıydım?» Semih Gümüş
Yerim bu kadar. Özetlersek, o kadar da yalnız değiliz!
Hakkı Devrim Arşivi - Diger Yazarlar