Her şeyi medyatik hale getirerek hayatı
anlamlandırmak bir moda oldu adeta.
Gayrı ahlakiliğin envai çeşidinin medyatik
unsurlar devreye sokularak topluma enjekte edildiği bir süreç
yaşıyoruz halen.
Bilinçli ya da bilinçsiz fark etmez sonuçta
olan şu.
Bundan 10–20 sene önce toplumumuzun hiçbir
semtine uğramayan farklı ve gayrı meşru davranış kodları bu gün
kasaba ve köylere kadar sirayet etmiş durumda.
Bu durumun ortaya çıkardığı veya yakın
gelecekte sonuç vereceği toplumsal travmaları işin doğrusu kafasını
kuma sokan devekuşu misali ıskalıyoruz.
Bu bir nevi tespiti hemen geçip esas konuya
girer isek…
Şimdi de dini hayat ve ona ait farklı
ritüellerin medyatik uygulamaları moda.
Markalı imzalı tesettüre girip,İstanbul da
dini hayatı anlamaya çalışma! adına gece kulüplerine gitmek,
haşemalı denize girmek gibi popülist yaklaşımlardan tutun, dindar
insanın hayatına müdahale sayılabilecek bir sürü teşebbüs ortalıkta
uçuşuyor.
Şimdilerde moda tesettüre girmek ya
da haşema ile denize girmek yerine ihrama
bürünmek.
Medya camiasından göreceli meşhurlar
Umre ibadeti yapacaklar.
Ne diyelim hayırlı mübarek olsun.
Başka türlüsü beklenemezdi herhalde.
Herhalde tarihin en bilinen, en
medyatik ve enlerle dolu Umresi olacak onların ki…
Sebebi ülkenin en medyatik isimleri
Umre yapacak da ondan.
Umre yapacaklar medyatik olunca ister
istemez anlayışa yakınlaştırma açısından, normal bir Müslüman için
vaki olan merak edilesi sorular ya da kabuller onlar içinde vaki
olacak.
Bir milat olarak kimilerinin kabul
ettiği bu Umre ziyareti öncesi (U.Ö) ve sonrası (U.S) diye ikiye
ayrılacak mı Hürriyet Gazetesinin haber anlayışı.
Daha önce yapılan dini hayat ya da
en azından Umre ile ilgili haberlerden dolayı bir günah çıkarma
değil elbette ama tevbe metni yayınlanacak mı?
Ya da Amiral gemisinin
tayfaları,kaptanlarının izinden sırası ile Hac ve Umre faaliyetine
başlayacaklar mı?
Hürriyet Turizm bundan böyle okuyucuları
için umre ve hac seyahatleri organize edecek mi?
Nedir acaba bu umreyi bu kadar önemli kılan
gerçek?
Bu gerçek, umre yolcularından en azından
birinin şu zamana kadar dini meselelere olan yaklaşımı olmasın.
Bu yapılacak umreye alacak oldukları şahit
ise oldukça yetkin bir isim.
Umarız onun sayesinde mevzu yerli yerine
birazcık oturur.
Kimsenin umre yapmasına karşı olmak
gibi, Rabbe giden yola diken döşemek gibi bir niyet içinde
değiliz…
Kıskançlık durumu da değil
bizimkisi.
Belki bazılarının gördüğü gibi bu
gidişte bile hayırlı yönlerde olabilir.
Ama süreç şöyle gelişse idi keşke.
Bu Umre keşke Ahmet Hakan Hürriyete
geçmeden ya da köprülerin altından sular akmadan önce
yapılsaydı.
Ya da Doğan medyası ve iktidar kapışması
yaşanmadan gerçekleşse fena mı olurdu?
Bu umreyi layığı veçhi ile yapılıp
dönüldükten sonra öğrense idik.
Sessiz ve sedasız içine
doğru,ruhani derinleşme adına yapılan bu Umreden,bizlerin
bilmem ne kadar sonra internete düşen ses ve görüntü kayıtlarından
haberimiz olsa idi.
Hatta görüntüler üzerinde tartışsa
ve gerçek olup olmadığı konusunda atlatma haberlere
rastlasa idik.
Birde Oda tv den konuyu sesli haber
olarak dinlemek ilginç olurdu.
"Vay be adama bak amma da samimi imiş, bu
işi hiç reklâm malzemesi yapmadı" desek ve kendi kendimizi
sorgulama ihtiyacı hissetse idik.
Keşke Allah için yapılan Umre bu kadar ucuz
malzeme ve polemiğin konusu olmasa idi.
Bu kadar sorgulanma durumu olmazdı.
Ne bilelim belki de tam da arzu edilen bu
durumun ta kendisidir.
Ülkeyi mahalle baskısı adlı fikri alçak
basınç sistemine sokmadan önce bu Umre gerçekleşse ve yıllardır
Umre sevdalısı olan mahallelerde yaşayanlar ile bir iletişim
şansı olurdu.
Yıllarca başkalarını samimiyet testinden
geçirenlerin şimdi samimiyet testinden geçiyor olmaları kaderin
garip bir tecellisi.
Sayın Umre ziyaretçilerinin bu
ibadet ile ilgili,umre sonrası rönesans vari, bütün bir alemi
İslama nasihat tadında üst perdeden yaklaşımlarını şimdiden tahmin
ediyor olmak can sıkıcı başka bir husus.
Bakalım bu Umre daha nelere vesile
olacak.