Medyanın lanetli yazarı!
Abone olErdoğan'ın zenci-beyaz benzetmesi medyada yeni bir yarış başlattı. Herkes zenci olmak istiyor!
Başbakan Erdoğan'ın zenci-beyaz benzetmesinin ardından
sarfettiği "lanetli yazar" nitelemesi, medyada zencilik yarışı
başlattı. Sözü ilk üstüne alan ise Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök
oldu.
Hürriyet'in lanetli yazarının ardından aynı gün zenci olmak isteyen
bir diğer yazar ise Radikal'deki köşesinden başbakana seslenerek
"Zenci olmak istiyorum" dedi. Türker Alkan'da neden "zenci" olmak
istediğinin nedenlerini birer birer okucuyuları için anlattı.
Şimdi sıra yazılarda. İşte Özkök'ün kendisini "lanetli yazar" ilan
ettiği köşe yazısı....
-----------
'Zenciler'de ırkçılık yapar
Ertuğrul Özkök/ Hürriyet
LANETLİ yazar" olarak, Başbakan’ın "zenci" polemiği davetine icabet
ediyorum.
Başbakan Erdoğan’a en rahat cevap verecek insanlardan biri
benim.
Çünkü türban düşmanı değilim.
Hele hele üniversitelere türbanla girilmesine hiç karşı
değilim.
Çankaya Köşkü’ne türbanlı kadın giremez fikrini savunanlardan da
değilim.
* * *
Ama laik düzeni içtenlikle savunan bir insan olarak, kırmızı
çizgilerim var.
İlkoğretimde ve lisede, devlet memuriyetinde türbana kesinlikle
karşıyım.
Bunları defalarca yazdım.
O nedenle Başbakan’ın, "lanetle anılacak" dediği yazarlardan biri
olarak, o sözlerine göğsümü gere gere cevap verebilirim.
* * *
Başbakan türban takan kadınlara "zenci" yakıştırması yapmayı çok
seviyor.
Bir kere bu kavram baştan yanlış.
Siyah derili insanlar, ABD’de çoğunluk değildi.
Türkiye’de ise başını örtenler çoğunluk.
Eğer başı örtülü kadınların "ezildiğini" iddia ediyorsa, kendi
kendini yalanlıyor demektir.
Çünkü 2002 seçimlerinden önce halkın öncelikleri arasında "türban"
meselesinin bulunmadığını söyleyen bizzat kendi partisi
olmuştu.
O türbanlı kadınları "zenci" gibi görse de, kadınlar pek öyle
görmüyor.
* * *
Ama ben asıl başka bir şey söylemek istiyorum.
Zenciler de ırkçılık yapabilir.
Yani, bir zamanlar ezilen insanlar, bazı yerlerde, sıranın
kendilerine geldiğini düşünüp, birden ezen statüsüne
geçebiliyorlar.
Örnek mi istiyorsunuz?
Alın Spike Lee’nin filmlerini.
Orada basbayağı ırkçılık yapan siyah derili insanlar da
anlatılır.
Güney Afrika’ya gidenler, Mandela’nın bazı torunlarının apaçık
beyazlara yönelik ırkçı davranışlar yaptığını anlatıyorlar.
* * *
Gelelim günün konusuna.
Merkez Bankası’nın başına, eşi türbanlı başkan getirilemez mi?
Elbette getirilir.
Hatta başı türbanlı kadın, eşinin muhtemel "promosyonu" için başını
örtmüş olsa bile, getirilebilir.
Benim buna da itirazım yok.
Ama, iktidara geldiğiniz günden beri yaptığınız atamaların çok
büyük çoğunluğunda, "tesadüfen" eşi başı örtülü insanları tercih
ettiğiniz izlenimi veriyorsanız, işte orada benim söyleyecek bir
çift lafım olur.
Ben şunu söylüyorum.
Eşi türbanlı olan kişiler arasında giderek, "masonik bir ilişki"
oluşuyormuş izlenimi hızla yayılıyor.
Bir zamanlar "ezildiğini" iddia edenler, şimdi bir tür yeni
ırkçılık yaparak, eşi türbansız insanlara haksızlık ediyormuş
duygusu yayılıyor.
Ben de diyorum ki, bunlardan birincisi ne kadar zararlıysa,
ikincisi de o kadar zararlıdır.
Dünün "zencileri" giderek bugünün "beyazları" haline geliyor.
O nedenle Başbakan herkesi böyle bir ayrımcılık yapmadığına
inandırmalıdır.
* *
İşte o yüzden AKP koridorlarındaki tehlikeli fısıltılara dikkati
çektim.
Eğer bazı insanlar, "Şimdiye kadar hep biz ezildik, şimdi biz
ezelim" diye düşünüyorsa, bu tehlikeli fısıltıyı daha tehlikeli
olanı izler:
"Şimdiye kadar onlar yedi, artık biz yiyelim..."
Emin olun "zenci" polemiği ile birlikte bu da yayılıyor.
Bir de küçük uyarı.
"Zenci" ifadesini kullanmayın.
Çünkü gerçek kara derili insanlar bu sıfattan nefret eder.
------------
Zenci olmak istiyorum
Türker Alkan/Radikal
Yüreğim burkuldu sayın Başbakan'ı dinlerken. Meğerse kendisi
zenciymiş!
Hiç benzetemedim. "Bir yanlışlık olmasın," dedim karıma, "pek de
zenciye benzemiyor!"
"Başbakan benzetme yapıyor," dedi karım, "teşbihte hata olmaz. Yani
'biz zenciler gibi eziliyoruz, horlanıyoruz, itilip kakılıyoruz,'
demek istiyor."
Bunu işitince kafam iyice karıştı. Erdoğan koskoca Başbakan olmuş,
üçte bir oy alıp Meclis'te üçte iki çoğunluk sağlamış, hâlâ göz
yaşartan bir 'zenci' edebiyatıdır gidiyor.
Merkez Bankası'na kendi adamlarını atayınca pek sevinmiş AKP'liler,
'son kale de düştü' diye. Nasıl zenci olmaksa.
AKP'li olmayana iş yok, atama yok, ama hiç bitmeyen 'Ahh biz
zenciler neler çekiyoruz!' sözleri.
Sayın Erdoğan Merkez Bankası'na atanacak kişinin eşinin türbanına
kafayı takanlara pek kızmış. 'Ayıptır' diyor.
Evet, normal ahvalde çok ayıp bir şeydir bu. Ama bu ayıp kime ait?
Türbanı bir siyasal hareketin simgesi haline getirenler mi
ayıplanmalı, yoksa bu simgeye bakıp yorum yapanlar mı?
Her şey ellerinde. Hükümet, bürokrasi, yerel yönetimlerin çoğu,
TRT... Yakında Cumhurbaşkanlığı'nı da ellerine alacaklar. Yeni
kurulacak üniversitelere de kendi adamlarını atayacaklar.
Hâlâ ağlamaklı bir sesle yakınıyorlar: 'Ah kara bahtımız, öylesine
kapkara zenciyiz ki sormayın gitsin!'
Allah Allah! İnsanın Nasrettin Hoca gibi 'Biraz da biz zenci olsak
keşke' diyesi geliyor.
Son günlerde Milliyet'te bir muafazakârlık anketi yayımlandı.
Halkımız, başını örtmeyen kadınlardan, namaz kılmayan ve oruç
tutmayan insanlardan, normal dışı cinsel tercihleri olanlardan hiç
mi hiç hoşlanmıyor. Bir bakıma kendisine yabancı gelen bu kişileri
'zenci' yerine mi koyuyor dersiniz?
Belki.
Ama Başbakan, Bakan, Merkez Bankası yöneticisi olma şansı tanınan
kişilerin zenci yerine konduğunu söylemek haksızlık olmaz mı?
Tabii bizim toplumun da 'dokunulmazları' vardır. Fakat onları öyle
yükseklerde aramayın, bulamazsınız.
Amerika'da seyahat eden bir kişi gecelemek için pansiyona
gelmiş.
"Kusura bakmayın," demiş pansiyon sahibi, "burası zenciler içindir,
size oda veremem." Beyaz adam gitmiş, elini yüzünü siyaha boyamış
gelmiş.
Odayı tutmuş. "Beni sabah erken kaldır, trene yetişeceğim," demiş.
Ama pansiyon sahibi sabah geç uyandırınca telaşla koşup trene
binmek istemiş. "Hoop," demiş tren görevlisi, "sen zencisin, bu
trene sadece beyazlar binebilir!" Bunun üzerine hâlâ zenci renginde
olduğunu fark etmiş yolcu. Koşa koşa bir çeşmenin yanına gitmiş.
Elini yüzünü yıkamış yıkamış, boyayı çıkaramamış. O zaman, pansiyon
sahibinin kendisini uyandıracağım diye yanlışlıkla bir başkasını
uyandırdığını anlamış.
'İkide bir kimlik değiştirirsen başına böyle şeyler gelir işte'
diye düşünmüş.