Medyadaki ABD beyin fırtınası

Abone ol

Medya şu günlerde ABD'ye karşı tavır aldı. Hemen her gazetede köşe yazarları ABD aleyhine yazılar yazıyor. Nuh Gönültaş, bu tarz yazanları eleştirdi.

Nuh Gönültaş, son günlerde medyada yaşanan ABD kasırgasına değindi. ABD'yle yaşanan sorunların köküne inmeyen yazarları eleştiren Gönültaş, "ABD'NİNKİ DEMOKRASİ DE BİZİMKİSİ KARAMÜRSEL SEPETİ Mİ?" diyerek fikirlerini sundu.

"Beyin Fırtınası", "Metal Fırtına", "Heavy Metal" derken "güzide medyamızın etkili yazarları" son günlerde bir "Amerikan karşıtlığı fırtınası" estiriyor. Bu karşıtlığın sebeplerini sorgulamak yerine bu karşıtlığın sebebi olarak hükümeti işaretliyorlar. Onlara göre halkımızın Amerikan politikalarına karşı olmaya hiç hakkı yok. Amerika büyük ve güçlü olduğu için onun her türlü talebi emir kabul edilmeli ve hiç eksiksiz yerine getirilmelidir. Değilse; Kıbrıs'ta bize destek vermez, AB'ye alınmamız için Avrupa'ya baskı yapmaz, IMF'yi aleyhimize kışkırtır, Dünya Bankası'ndan ültimatom çektirir, ABD'deki Ermeni lobisinin baskılarına boyun eğer, bir gecede ekonomimizi alt üste eder, borç vermez, silah satmaz, ambargo koyar... Liste uzayıp gidiyor ama özetle "ABD'ye karşı çıkarsanız Amerika anamızı ağlatır" demeye getiriyorlar. Hatta Amerika Türkiye'yi falakaya bile yatırır!

Oysa Amerika'nın Irak'ı işgaline kadar Türk halkı kahir ekseriyetiyle, ezici çoğunluğuyla Amerika'ya, Amerikan halkına ve Amerikan başkanlarına her zaman ve her şeye rağmen sempati ile, dost gözüyle bakmıştır... Bu her şeye rağmen içini PKK'ya verilen destekle, her eyalet parlamentosunda Türklerin Ermenilere karşı soykırım yaptığına dair kararlar aldırmakla, Parlamento kararı gerektiği halde, parlamento karar almadan Irak'ı işgal edebilmek için Türk topraklarına asker ve teçhizat yığmakla, Çekiç Güç ile PKK'ya lojistik destek sağlatmakla, Türkiye'de her on yılda bir askeri darbe yaptırmakla, ihracatına kota koymakla ve daha bir sürü şeyle doldurabilirsiniz...

Bir demokrasinin en büyük gücü halkının, kamuoyunun görüşüdür. O yüzden demokratik ülkeler halklarına rağmen karar almakta güçlük çekerler ve halkın hakim görüşünü ileri sürerek dış baskıları göğüsleme yoluna giderler. ABD'nin Türk halkındaki ABD karşıtlığının artışından rahatsız olmasının en önemli sebeplerinden birisi, bundan böyle hükümetlerimizin ABD'nin bölgede yapabileceği diğer işgallere karşılık kamuoyumuzun ortak görüşünü ileri sürerek karşı çıkabilme ihtimalinin artıyor olmasındandır!

Nasıl Maliye Bakanı Unakıtan'ın deyimiyle "Paramız olursa Dışişleri Bakanımız Türkiye'yi temsil ettiği yerlerde başı sürekli dik gezer, yürüyüşü bile değişir" dediyse, aynen öyle de, arkasında halk desteği olan bir lider, başbakan öyle kolay kolay baskılara boyun eğmez! Bir lider "Halkım karşı çıkıyor" dediğinde baskıların dozajı değişir. Çünkü demokrasiler kabilelerden farklıdır. Demokrasilerde halkın tercihleri liderlerin tercihlerini de belirler! İşte bu yüzden Hasan Celal Güzel'in dünkü yazısı içinde geçen ve Amerika'nın bize karşı tavırlarını son derece güzel biçimde açıklayan "Sizinki Demokrasi de bizimki Karamürsel sepeti mi?" sorusunu yazının başlığı yaptım.

Şimdi, Amerikalılar için bu "Karamürsel Sepeti" sözünü anlatmak gerekiyor. Bunun için de her şeyi bilen "Google dede"ye başvurunca karşımıza bu sözün ilginç yerlerde ilginç şekillerde kullanıldığı çıkıyor. Mesela, Yalçın Küçük Ayşe Arman ile yaptığı bir röportajda Ayşe Arman'a kızınca "Bakın Hanımefendi, ben Karamürsel sepeti değilim, meseleye bilimsel bakıyorum" dediğini görüyoruz. Görünüşüne bakıp da karar verilen bir hatun şöyle diyor bir yerde "Bizi böyle görüp de Karamürsel Sepeti mi sandın, aşk olsun."

Yani, bu Amerikan karşıtlığı meselesi bilimsel bir şekilde araştırılır ve meseleye yüzeysel değil de bilimsel bakılırsa Türk halkının Karamürsel sepeti olmadığı anlaşılır.

Türkiye'den Amerikan karşıtlığının artması sanki Türk hükümetinin suçuymuş gibi, WSJ'nin uyarısı ile harekete geçen "etkili yazarlar" bundan hükümeti sorumlu tutuyorlar. Oysa Türkiye'de Amerikan karşıtlığının artması Türk hükümetinin değil, Bush hükümetinin suçudur. Kaldı ki bu bir suç da değil, halkımızın bir konudaki tercihidir. Amerika'nın kabullenemediği de bu: Bir halkın kendi tercihlerini özgürce yapmaya başlaması Amerika'yı rahatsız eder! Amerikalılar gerek WSJ'deki söz konusu yazıyla, gerekse Pentagon'un üç numarası denilen şahsın ağzından yaptığı tehditvari açıklamalar ile aslında Türk halkının tercihlerine saygı göstermeyeceklerini söylüyorlar. Bir başka ifadeyle "Biz kendi halkımızı kandırdık, uyuttuk, siz de kendi halkınızı uyutun" demeye getiriyorlar.

Bu Amerikan karşıtlığı sadece "Türkiye'nin problemi" değil, bütün dünyada yükselen bir değer. Bakın Associated Press'in (AP) kamuoyu yoklamasında, İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya'da halkın çoğu, ABD'nin rolünün demokrasi ihracı olmaması gerektiğini belirtiyor. Yoklamaya göre, Kanada, Meksika ve Güney Kore'de yaşayanlar da ABD'nin üstlendiği bu rolü onaylamıyor. Almanların yüzde 78'i, İngilizlerin 3'te 2'si, İspanyol ve İtalyanların yarısından fazlası ABD'nin demokrasi ihraç edemeyeceğini düşünüyor. ABD'deki yoklamaya katılanların da yarısından biraz fazlası (yüzde 53), ABD'nin demokrasiyi yaymaya çalışmaması gerektiğini, yüzde 45'i ise böyle bir rolü olması gerektiğini düşünüyor.

YAZI:Nuh GÖNÜLTAŞ
D.B.TERCÜMAN

Günün Önemli Haberleri