Medyada çarşaf savaşları
Abone olMilliyet'in Erdoğan aleyhtarı eski yayınlarını yeniden gündeme getiren gazete, Erdoğan'a adeta mesaj verdi.
İŞTE YENİŞAFAK'IN HABERİ YALAN MAKİNESİ Haberlerine 'kurgu'
eleştirisi alan Milliyet, düştüğü 'güven kaybı' batağından
gazetelere saldırarak kurtulmaya uğraşıyor. Milliyet,
saldırılarında laikliği de kullanıyor. 'Basında güven' sloganıyla
yayın yapan Aydın Doğan'ın Milliyet gazetesi yeniden 'güven
krizi'ne girdi. 'Erdoğan'ın 1 milyar doları var' şeklindeki düzmece
iddiaları manşete çeken Milliyet, halkı yanıltmanın bedelini itibar
ve okur kaybıyla ödüyor. Gaziantep Öğretmenevi'yle ilgili kurgu
kuşkusu doğuran haberi savunan Milliyet, olayı 'objektif' bir bakış
açısıyla veren Yeni Şafak'a da saldırıyor. Aydın Doğan Grubu'na
bağlı Milliyet gazetesi her geçen gün kan kaybederken kurtuluşu,
kurgulanmış olduğundan kuşkulanılan haberlere yer vermekte ve diğer
gazetelere saldırmakta arıyor. Merhum Abdi İpekçi'nin
öldürülmesinden sonra el değiştiren Milliyet gazetesi, İpekçi
döneminin sorumlu gazetecilik anlayışının fersah fersah gerisine
düştü. Uzun süredir kimlik kaybı yaşayan ve anti-demokratik
süreçlerden medet uman Milliyet'in 28 Şubat döneminin etkisinden
sıyrılamadığı anlaşılıyor. Adı geçen dönemde anti-demokratik
güçlerin güdümünde adeta tetikçi gazete rolü oynayan Milliyet'in,
Türkiye'nin AB yolunda attığı ileri adımlara rağmen bu süreçle
çelişen postal gazeteciliği anlayışını devam ettirmeye çalıştığı
gözleniyor. Mesut Yılmaz'ın başbakanlığı döneminde iktidarın emrine
giren Milliyet, Yılmaz'ın siyasi rakiplerine karşı başlatılan
siyasi linç operasyonlarının da parçası haline geldi. Bağlı olduğu
holdingin kredili işleri nedeniyle, AK Parti Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan'a yönelik karalama kampanyalarında tetikleyici bir
rol oynadı. "Erdoğan'ın 1 milyar doları var" şeklindeki uydurma
habere manşetten yer veren ve günlerce sürdüren Milliyet, başta
Albayraklar olmak üzere pekçok işadamı ve kuruluşu da hedef aldı.
Adı geçen işadamlarının işkencelerden geçirilmesine, itibarlarının
ve kişilik haklarının zedelenmesine, yok yere mahkemelerde perişan
edilmelerine neden olan iddiaların kaynağı Milliyet gazetesiydi.
Mahkemelerde boşa çıkan ve düzmece olduğu anlaşılan iddialar Doğan
Grubu'nun sicilinde kara bir leke olarak yer aldı. AK Parti Genel
Başkanı Erdoğan'ın değil başbakan, milletvekili, muhtar bile
olamayacağı şeklindeki iddialara yer veren Milliyet, halkı
yanıltmanın bedelini itibar ve okur kaybıyla ödedi. Asparagasa
itibar etmemek suç! Geçmişten ders almayan Milliyet hâlâ okur
kaybına uğramaya devam ediyor. En son Gaziantep Öğretmenevi'yle
ilgili haberlerle sicilini karartmaya devam ediyor. Gaziantep'te
meydana gelen ve ne olduğu henüz anlaşılmayan iddialara itibar
etmeyen ve manşetine almak gereği hissetmeyen Yeni Şafak ise
okurlarını doğru bilgilendirmek amacıyla iç sayfalarda sadece
açıklamalara yer vermekle yetindi. Çeşitli açılardan kuşkulu
bulunan iddialara mesafeli yaklaşan gazetelerin Milliyet'e karşı
kampanya yürütmekle itham edilmesi ise ayrı bir garabet örneği.
Milliyet'in asparagas haber heveslilerini yüreklendirebilecek bu
tutumu, sorumlu, ilkeli, toplumsal faydayı esas alan, etik
kurallara bağlı gazeteciler tarafından şaşkınlıkla izleniyor.
İpekçi'nin kemikleri sızlıyor Abdi İpekçi sonrası Milliyet,
yaşadığı okur kaybını telafi edebilmek amacıyla ucuz gazete olmaya
yöneldi. Diğer ucuz gazetelerle rekabet edebilmek için fiyatını 150
bin liraya, 100 bin liraya kadar indirdi. İstediğini elde
edemeyince, bu kez fiyatını 250 bin liraya çıkarmak zorunda kaldı.
250 bin liralık Milliyet gazetesinin uzun süredir yaşadığı kimlik
erozyonunu bulvar gazeteciliği yaparak aşmaya çalışması gözlerden
kaçmıyor. Türkiye'nin ucuz gazeteleri arasında yer alan ve Abdi
İpekçi'nin kemiklerini sızlatacak şekilde darbe çığırtkanlığı
yaparak sürdüren Milliyet, yaşadığı kimlik erozyonunun yanısıra
güven kaybına da uğradı. Ona-buna çamur Milliyet, kimlik erozyonunu
önlemeye ve kaybettiği güveni yeniden elde etmeye çalışacak yerde,
başta Yeni Şafak olmak üzere kendi dışındaki pekçok gazeteye
amiyane ibarelerle çamur atmaya devam ediyor. Halkın gazetelere
duyduğu güvensizliğin nedenlerini irdeleyip gerekli önlemleri
alması beklenen Milliyet tam aksine, pişkinlik içinde sağa sola
sataşmakla vakit kaybediyor, girdiği bataktan çıkmak isterken daha
da çamura batıyor. Aydın Doğan Grubu'na bağlı diğer gazetelerde
bile itibar edilmeyen, yer yer yalanlanan haberlere yer verilen
Milliyet gazetesi Türk basın tarihinde irdelenmesi gereken bir
örneklik teşkil ediyor. Yalan ve uydurma haberleri bir bir ortaya
çıkan Milliyet suçüstü yakalanmanın sebebiyet verdiği panikle, Türk
basınının ve demokrasinin parçası olan diğer gazetelere saldırıyor.
Kuşkulu haberlere itibar etmeyen gazetelere saldıran Milliyet
gazetesi 28 Şubat sürecinde Refahyol Hükümeti'nin devrilmesinde
bazı gazetelerin oynadığı role övgüler yağdırıyor. Pekçok yazar,
gazeteci ve aydının andıçlandığı, iftiralara uğradığı,
iddianamelerin arasına sokuşturulduğu, işlerinden edildiği "postal
gazeteciliği" döneminde Milliyet'in rolüne vurgu yapılması,
demokrasinin savunucusu ve anti-demokratik güçleri caydırıcı olması
gereken basının içine düştüğü etik kirliliğin hangi boyutlara
vardırıldığını bir kez daha gösteriyor. YÖK Yasa Tasarısı'yla
ilgili tartışmalarda da postal gazeteciliğini ve darbe
çığırtkanlığını çağrıştıran başlıklara yer veren Milliyet, başta
Yeni Şafak olmak üzere çeşitli gazetelere saldırarak kimlik
geliştirmeye çalışıyor. 'Ciddi gazete' olduğu iddiasındaki
Milliyet, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir uygulamaya
giderek, 2001 haziran ayı içinde fiyatını 250 bin liradan 150 bin
liraya düşürmesine rağmen tiraj alamadı. Bugün yine 250 bin lira
olan ikinci fiyat kategorisinde olan Milliyet, geçmişte de Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ve BİT operasyonlarında birçok kurum hakkında
asılsız yalan ve iftira dolu haberleriyle gündeme gelmişti.