Medyada cansıkıntısı dizboyu
Abone olYazarlarda yaz tatiliyle birlikte görülen 'tatil sendromu', yerini tatil dönüşü can sıkıntısına bıraktı. Usta yazar Mehmet Barlas, medyanın can sıkıntısı rontgenini çekti.
Yaz mevsiminin başlamasıyla yazarlarda sıkça görülen 'tatil
sendromu', tatilin sona ermesiyle yerini 'can sıkıntısı'na bıraktı.
Tecrübeli yazar Mehmet Barlas, başlıklı yazısında medyanın
rontgenini çekti:
Yazar: Mehmet Barlas
Kaynak:
Dünkü yazımda değindiğim "Can sıkıntısı krizi "nin yan sonuçlarını
en şiddetli biçimde, bizim meslekte görmeye başladık.
Şu anda hem birbirlerine hem de medyaya öfkelenmeyen gazeteci yok
gibi.
Bu gerginliğin içinde bulunmak fırsatını tatilleri dolayısıyla
kaçıran meslektaşlarımız da, işbaşı yaptıkları gün, olayın içine
balıklama atlıyorlar.
Örneğin dün Milliyet'te Meral Tamer "İki haftalık ayrılığın
ardından merhaba" derken konuya şöyle girmişti:
- Cıvımanın değerleri, gazeteleri istila ediyor. İlk kez bu tatilde
yazarlıktan "okurluğa" istemeden geçiş yaptım ve sektöre dışardan
bakınca hayrete düştüm...
"Maganda cinayetleri" dolayısıyla ve son olarak Malatyalı Kartal
ailesinin kızları Begüm'ün bir maganda kurşununa kurban gitmesi
üzerine konuya değinen Cengiz Çandar da, olaya şöyle
yaklaşmıştı:
- Biricik evlatlarının ölümünün sorumlusunun, medya tarafından
Malatyalı hemşehrileri Turgut Özal olarak tespit edilmesinin,
Kartal ailesinin acısını bir nebze olarak dindirebileceği
kuşkuludur. Ama, bundan daha önemlisi, Türk medyasının akıl almaz
saçmalama yeteneği ve düşünme yoksunluğu olsa gerek. 2005 yılında
art arda meydana gelen ölüm olaylarını, hukukta kabul görmeyen "
makable şamil" (geriye yürüyen) biçimde, ta 20 yıl geriye götürüp,
dönemin başbakanını çıkan yasadan ötürü sorumlu tutmak, ancak Türk
medyasının "yaratıcı kafa yapısı" yla ve ancak ölümünün üzerinden
12 yıldan fazla süre geçmesine rağmen dinmeyen "Turgut Özal'a
husumet" le kendini dışa vuran "değişim düşmanlığı" ve "statüko
zaptiyeliği " yle mümkün olabilir.
Çandar'ın bu yazısının nedeni, özellikle Oktay Ekşi'nin Hürriyet'te
yayınlanan yazısındaki şu ifadelerdi:
- Artık iyice çığırından çıkan "silahlı magandalık " olayları ister
istemez aklımıza Turgut Özal'ın başbakan olduğu 1980'li yılları
getirdi. Her fırsatta "vizyon sahibi " olduğundan söz edilen
muhterem, nedense halkımızı silahlandırmaya pek meraklıydı.
Basındaki bir diğer gerginlik, Ahmet Hakan ile Ahmet Taşgetiren
arasında sürmekte.
İktidarı eleştiren yazısı Yeni Şafak'çılar tarafından sert bulunup
yayınlanmayan Taşgetiren'i, Ahmet Hakan Hürriyet'teki sütununda
eleştirmişti. Bunun üzerine Taşgetiren Yeni Asya'da Hasan Hüseyin
Kemal'le yaptığı söyleşide şöyle konuşmuştu:
- Ahmet Hakan'a bu yazı neden yazdırıldı, neden yazdı? Çünkü
Taşgetiren'in bir tesiri oluştu. Bu parti bünyesinde ve AKP
tabanında problemli bir iş haline geldi. Şimdi olayı kurtarmaya
çalışıyorlar. Etkiyi azaltmak için bir tetikçilik denemesi
yapıyorlar. Açıkça söylüyorum bu yazı bir tetikçilik denemesidir.
Ahmet Hakan'a çok şey söyleyebilirim..
Ahmet Hakan da dün Hürriyet'te Taşgetiren'e şu cevabı verdi:
- Aslında hepimizin vicdanlı, klas duruş sahibi, sonuna kadar
güvenilir, halim selim, anlayışlı, kalender, tevazu sahibi bir
'Ahmet Abi' si vardır. Benim için Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ahmet
Taşgetiren, bir parça işte böyle bir şeydi. Ve fakat. Artık onun,
böyle bir şey olmadığını üzülerek fark etmiş bulunuyorum. Demek ki
o halim selim, yürek burkan, romantik üslubun, ucu kendisine
birazcık dokunan bir eleştiri karşısında ne hale gelebileceğini
sınamak gerekiyormuş.
Engin Ardıç'ın Akşam'daki medya eleştirileri ve zaman zaman belirli
isimleri ağır dille hedef alan taşlamaları ilgi çekmeye devam
ediyor. Son olarak, "Donla denize girmek" konusunda onunla görüş
ayrılığına düştüğü için, Akşam'dan ayrılırken Ardıç'ı da suçlayan
bir meslektaşına şu cevabı vermişti: Yoksa yazılarını gazete
yönetimi genellikle çok uzun bulduğu ve kısaltmanı istediği için
gazeteyle sorunun vardı da, kapıyı vurup gitmek için beni mi bahane
ettin? Bir internet sitesinde de senin 'duygusal bir Anadolu
çocuğu' olduğun için böyle yaptığını söylüyorlar.
Bir an önce bundan kurtulup 'mantıklı bir şehir çocuğu' olmanı
samimiyetle dilerim aziz kardeşim... Ruhsal sorunların varsa da iyi
bir doktor tavsiye edebilirim.
"Can sıkıntısı krizi" nin yan sonuçlarını sergileyen bu örnekleri
sonsuza kadar sıralayabiliriz. Ama bugünlük bu kadarı
yeter.