Medya savaşı başladı

Abone ol

Sabah ve Posta Gazeteleri fiyat indirimine gittiler. Bu durumu Fehmi Koru da ele aldı. Koru, bu fiyat indirimini bir medya savaşı olarak değerlendirdi.

Fehmi Koru, başlıklı yazısında bazı gazetelerin fiyat indirimine gitmesini değerlendirdi.

Yeni bir medya savaşı mı başlıyor? Bazı savaşlar önceden ilân edilmeden patlar da, bazıları "Patladı" iddiasına rağmen 'savaş' olarak kabul edilmez. Bir medya grubunun ana gazetesinin fiyatında üçtebirlik bir indirim yapması ve kendine yeni ittifaklar sağlamak üzere harekete geçtiğinin duyulması bir 'savaş' başlangıcı sayılıyor. Öteki medya grupları da bu meydan okumaya karşı kendi tedbirlerini almanın derdine düştüler; eski 'savaşlar' ölçü alınırsa, yakında ortalık toza ve dumana boğulacak demektir...

Yalnız bu defa geçmişten ciddi bir farklılık var: Medya grupları, biraz da eski savaşlarda aldıkları yaralar yüzünden, çok zayıf durumdalar. Zayıflık en fazla ekonomik alanda kendini hissettirse de tek sorun imkân sıkışıklığı değil; hemen her grubun devletle hukukî sorunları bulunduğu gibi, genel olarak 'medya' itibar açısından iç açıcı bir görüntü vermiyor. Savaş, bu defa, herkes ve gazetecilik mesleği için öldürücü bir darbeye dönüşebilir...

Türkiye'de birden fazla yayın organına sahip medya grupları bulunuyor; ancak çoğunun mülkiyetleri devlet karşısında sorunlu. Bir grubun gazete ve kanalları zaten doğrudan TMSF'nin güdümünde, bir başkası devletle nizalı bir patronun kiracısı, bir diğeri de grup başka değerlerini elden çıkarabilirse kendi ayakları üzerinde durmayı sürdürebilecek. Böyle bir ortamda kim, kiminle, nasıl savaşabilecek?

Geçmiş savaşlarda yapılan en önemli yanlışlardan biri, patronların kendi çıkarları için başlattıkları savaşa gazetecilerin de gönüllü yazılmalarıydı. Gazeteler manşetlerinden, televizyonlar ekranlarından birbirlerine salvo ateş açtığında, köşeler ve programlar da kurulan cephelerde yerlerini almışlardı. Bugün karşı karşıya olunan itibar kaybında o yanlışlığın büyük payı var. İlk atışların yapıldığı şu günlerde, kişiliklerin tahribi ve saygınlığın bir daha darbe yemesinden kaçınmak gerekiyor.

Bu uyarı, gruplar arasında bir savaş gibi görünmesine rağmen, bu kez durumun epey farklı olduğunu bilmemizden... Mülkiyet yapısındaki hukukî belirsizlikler ve borçların tarafı olması sebebiyle, savaş, ister istemez devleti de ilgilendiriyor... Medya savaşı gruplar arası, ya da bir grubun hükümete karşı savaşı olmayacak, bunu iyi bilelim; Türkiye'nin 3 Kasım'da girdiği yeni sürecin bir uzantısı olarak, savaşta bütün kurumların müdahil olduğunu görebileceğiz.

Bu noktada herkesin durup düşünmesi gerekiyor...

'Millî bir değer' olduğu kuşkusuz bir banka, patronu devlete olan borçlarıyla başa çıkamadığı için, elden çıkartılma aşamasında; gazete veya televizyonların bu anlamda bankadan bir farkı olabilir mi? Devlet alacağına şahin davranmaya karar verdiğinde, ki o kararın verildiği çok açık, tahsilâtı sağlamak için gazete ve televizyon kanalları olan gruplara farklı muamele etmeyecektir. Star Grubu'nun başına gelenler devletin bu niyetini dışa vurdu. Diğer gruplar da, aynı duruma geldiklerinde, benzer bir muameleyle karşılaşacaklarını bilmeliler.

Doğru olan, medyayı silâh olarak kullanmaya kalkışarak kurumlar, hükümet veya devlet üzerinde baskı kurmak yerine, akılcı bir pazarlıkla mülkiyet hakkını tartışmasız hale getirmek değil midir? Zor durumdaki bir grubu bedavaya kapatmak, ya da yabancı aç kurtlara sunmak için ayak oyunlarına girişmek de hiç yakışmıyor... Çıkacak savaş yüzünden uğranılacak zarar, medyası da bulunan grupları daha da zora düşürebilir. Bundan hepimizin başının ağrıyacağı ise kesin.

Patronların öteki patronlarla veya devlet kurumlarıyla çıkar savaşına biz gazetecilerin nefer yazılmamız gerekmiyor. Bunu anladıklarında, patronlar, gazeteci üzerinden savaş yoluyla hak alma kurnazlığı yerine, hukukun imkânlarını kullanarak hakkını kabul ettirme yolunu tercih edeceklerdir.

İtibarın yeniden inşasının tek yolu da budur.

YAZI:Fehmi KORU

Günün Önemli Haberleri