Medya camiası Ay'ın üzerine gidiyor
Abone olSon zamanlarda medya camiasının en fazla üstüne gittiği gazeteciler arasında olan Savaş Ay hakkındaki son iddialar yenilr yutulur değil. Ay iddialar karşısında eleştirel.
Hakkında önce kapı kırma iddiası çıkarılan Savaş Ay'ın başı
dertten kurtulmuyor. Ay hakkında "Savaş AY bir süredir vücudu
gelişmiş hatunların kafa yapılarını araştırıyor" iddialarını ortaya
atan Yalçın Peker'e Ay'dan cevap gecikmedi. Ay'ın cevabı aynen
şöyleydi...
SAVAŞ AY
Mühim bir analizden alıntılar!..
Akşam'da sevgili Yalçın Peşken diyor ki; "Savaş Ay bir süredir
vücudu gelişmiş hatunların kafa yapılarını araştırıyor. Ben de
zevkle ve takdirle izliyorum. Bir zamanlar neredeyse bütün ünlüleri
konuşturmuştum. Ağızlarından laf almanın zorluğunu bilirim.
Savaş'ın konukları ise birer cevher. Dün konuştuğu Nilay Dorsa,
yattığı yerden, İspanyol asıllı annesi kendisini İspanya'da
doğurduğu halde, İspanya'nın hangi kıtada olduğunu bilmediğini
söylüyordu. Bu cevaplar dikkatimi çekti. Savaş Ay'ın da dikkatini
çekmek isterim:
Savaş'çığım, sakın sen bu hatunları tongaya bastırıyorum
zannederken, onlar seni tongaya bastırıyor olmasınlar.
Malum, devir ün ve reyting devri... Senin tam sayfalık röportajın,
bu hanım her ne iş yapıyorsa, ücretini ikiye katlar, dörtle
çarpar.
Hıncal Abi pası aldı
Yalçın'ın yazısı Hıncal ağabeye muz orta gibi gelmiş. Sevgili ustam
şöyle devam etmiş mevzua: "Akşam'da Yalçın dikkatimi çekti ilk..
'Acaba' diyor.. 'Kim kimi kandırıyor?..' Düşündüm haklı..
Formunun zirve günlerini yaşayan Savaş Ay'ın mankenlerle yaptığı
söyleşiler, SABAH'ta tam sayfa çıkıyor... Katıla katıla gülerek
okuyoruz. Ertesi gün bakıyorum, hemen her gazete alıntı yapmış..
Kızlar da güzel olunca, yanında koca koca resimlerle...
"Yahu kız" dedim, içimden birine.. "Deli misin sen?... Bunları
bilmemene imkan yok... Niye öyle aptal cevaplar veriyorsun?.."
"Deli miyim ben" dedi sanal kız.. "Aklı başında cevaplar versem
SABAH'ta tam sayfa, ertesi gün bütün gazetelerde resimli haber olur
muyum?.."
Cin miyiz peri mi?
İki değerli dosta durum vaziyetini anlatmak için çalışmalar
başlatacaktım ki, Medyatava beni bu dertten kurtardı. Genç bir
kalem olan Reşat Çalışlar, "Savaş Ay bir Peri mi?" başlığıyla bakın
ne yazmış;
"Savaş Ay'ın mankenlerle ve ünlü kadınlarla yapmakta olduğu
Cumartesi röportajları az şeye sebebiyet vermedi: Tarih
öğretmenleri Savaş Ay'a teşekkür mektupları yazdı. İnternet
sitelerinde, forumlarda konu üzerine yüzlerce yorum yapıldı,
klavyelere çok farklı açılardan öfkeler kusuldu. Kimilerine göre
Savaş Ay'a kızmak gerekiyordu, kimilerine göre mankenlere,
kimilerine göre eğitim sistemine. Köşe yazarları röportajları
köşelerine taşıdılar. Emre Kongar bütün bir köşesini ayırdı. Pakize
Suda, Ebru Çapa, Nur Çintay, Mutlu Tönbekici, Armağan Çağlayan,
Haller Prensi gibi isimlerin de aralarında bulunduğu birçok
gazeteci ve yazar tartışmaya dahil oldu. Konuya feminizm açısından
yaklaşanlar da oldu. "Kadın yazarlar"ın bu konu yüzünden ikiye
ayrıldıkları bile söylendi. TV8 tartışma düzenledi, Habertürk ve
Skyturk, Esra Eron'u gündem maddelerinden biri haline getirdi.
Bütün medya siteleri olayın üzerine atladı. Tıpkı Popstar
tartışmasında olduğu gibi, tartışmanın kendisi, tartışmanın
nesnesinden daha ilginç.
Radikal İki meselesi
Kimse mankenlerden Radikal İki'ye yazmalarını talep edemez tabii,
mankenin işi (en azından ilk etapta) güzel görünmekten ve elbiseyi
iyi taşımaktan ibaret.
Gene de Savaş Ay'ın mankenlerin cehaletiyle dalga geçmesini bir
acımasızlık, belden aşağı vurma ya da "boş iş" olarak
değerlendirmek anlamlı görünmüyor. Her şeyden önce, Savaş Ay'ın
kadınlara olan yaklaşımının, onların cehaletiyle dalga geçmesine
rağmen, kırıcı olmadığının belirtilmesi gerekiyor. Ayrıca kadınlar
kesinlikle rahatsız görünmüyorlar. Bu noktada "itici" bir yaklaşım
içinde olan birileri varsa, Savaş Ay değil, Savaş Ay'ın
röportajlarından gaza gelerek mankenlere olan öfkelerini forumlara
kusan surfçüler.
Kaplandan kadın aslan
Ne olursa olsun, Savaş Ay'ın ortaya çıkarttığı cehalet, gerçekten
olağandışı boyutlarda. Ayrıca, yer yer, cehaletin de ötesinde,
tamamen mantıksız, saçma şeyler de söylemişler röpörtajların
yapıldığı kadınlar. Mesela Cumhuriyet'i 1953'te kurdurtmuş, kaplanı
kadın aslan yapmışlar. Çok alıştığımız ve artık komik bile
bulmadığımız "manken cehaleti"nin ötesine geçen, absürd şeyler
bunlar. Savaş Ay'ın, bu kadar klişe bir konudan bu kadar dikkat
çekici bir malzeme çıkartabilmiş olması bir tür gazetecilik
başarısı.
Atatürk üzerine
Ama bir nokta var ki, bende gerçekten şüphe uyandırdı: Esra Eron
Atatürk'ün Samsun'a trenle gittiğini söylüyor. Tamam kadınlar
gizemlidir, büyülüdür, öngörülemezdir, özellikle de Esra Eron gibi
bir kadının yeşil gözlerine bakarken bu tür düşüncelere dalmak
mümkündür. Ama kadınların büyüsü Atatürk'ü Samsun'a trenle
gönderecek kadar da güçlü değildir herhalde. Esra Eron, Bilgi
Üniversitesi'nde medya okuyor. Ayrıca prestijli bir kolejden mezun.
İngilizce ve Fransızca biliyor. Üstelik ilgi alanının tarih
olduğunu da belirtiyor. ÖSS diye bir sınav var, hani hep adı geçer.
Bu sınavda belirli bir taban puanı(185) tutturamayanların
Türkiye'deki (özel yetenekle alan bölümler dışında) hiçbir
üniversitede okumaları mümkün değildir. Atatürk'ün Samsun'a trenle
gittiğini düşünen birinin bu taban puanı tutturması pek mümkün
görünmüyor.
Pako'dan görüş
Çünkü: Türkiye'de, bir şeyi bıraktığımız zaman yere düşmesinin
nedeninin yer çekimi olduğu, kedinin bir memeli hayvan olduğunu
bilmeden liseden mezun olmak bile, Atatürk'ün Samsun'a çıkışının
öyküsünü bilmeden liseden mezun olmaktan daha olanaklıdır
neredeyse.
"Atatürk Samsun'a trenle gitti" düşüncesi içindeki bir insan,
Türkiye'deki herhangi bir eğitim kurumunu bitirse bile,
hocalarından yediği dayaklardan sakatlanmış halde bitirir, ki
bildiğim kadarıyla sakatlara mankenlik yaptırılmıyor.
Pakize Suda, bir "danışıklı dövüş"le karşı karşıya
olabileceğimizden (bunu küçük bir olasılık olarak gördüğünü de
belirterek) söz ediyor. Savaş Ay'ın hem de röportaj yaptığı
isimlerin popülaritesini artırdığı çok açık.
Yap ortaya sade bir röp!..
Bu olaydan herkes olumlu etkilenmiş gibi. Yazarlara, medya
sitelerine ve TV kanallarına malzeme çıktı. Savaş Ay büyük bir
tartışmanın odağına yerleşti, internet başında canı sıkılanlara
yorum yapacak bir konu çıktı, tarih öğretmenleri tarih konusunun
gündeme gelmesine sevindiler. Hadi diğer mankenler de "Ay ne salak
mankenler var, biz onlar gibi değiliz" diye düşünerek ego tatmini
yaşamışlardır diyelim de tam olsun. Hepsi üç-beş tane "sade"
röportaj sayesinde. Sanki peri değneği değmiş gibi. Yoksa Savaş Ay
bir peri mi? Yoksa Savaş Ay medya perileriyle konuşa konuşa kendisi
de mi bir medya perisine dönüştü?.."