Medya teröre ne diyecek?

Abone ol

Başbakan Erdoğan, PKK'lılara "Milis" nitelemesi yapan BBC'yı kınadı. Bir tartışma daha başladı. Medya, teröristlere ne diyeceğini şaşırdı. Baydar, konuya açıklık getirdi

Yavuz Baydar, "Terörün adı olsaydı..." isimli yazısında son günlerin tartışma konu olan Erdoğan'ın BBC'yı kınaması ve teröre verilecek olan yakıştırma üzerine durdu..

Yazı: Yavuz Baydar
Kaynak:
www.sabah.com.tr

'Terörist' kimdir? Haberlerde 'terörist' demeli miyiz? Bu konuda kafalar neden hâlâ karışık?.

Terörist, şöyle tanımlanabilir:
"Siyasi bir ideoloji, dini bir inanç, etnik ayrılıkçılık veya milliyetçilik adına, çeşitli şiddet yöntemlerini bir siyaset dili olarak kullanmak suretiyle, masum sivillere, demokratik yöntemlerle seçilmiş veya atanmış kişilerle gruplara yönelik tahribat, cinayet veya toplu kıyım eylemleri düzenleyerek, toplumsal düzeyde şok ve dehşet yaratmayı amaçlayan kişi."
Varsayılanın aksine, terörün ve teröristin dini, ırkı, ideolojisi, milliyeti var. Çünkü "davası" var.
Hep oldu.
Öyle olmasaydı, "terörist" kavramı üzerinde bunca tartışma, görüş ayrılığı yaşanmazdı.
Küresel terör yatay biçimde yayılarak sürüyor.
Bölgesel / yöresel terör de öyle.
Okurların da devreye girmesine neden olan tartışma, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı uluslararası basın kuruluşlarını, PKK'lıları "milis" ve "silahlı güçler" olarak tanımladığı için "kınaması" ile yeniden alevlendi.
Kim terörist, kim değil?
Gazeteci bunları nerede, nasıl tanımlayacak?
Terör haberleri verilmeli mi? Nasıl verilmeli?
Uzun zamandır süren bir tartışma bu.
Ama, galiba daha epey vaktimizi alacak.
Terör ve terörist, her ne kadar tariflerine herkes katılsa da, çok oynak, değişken kavramlar.
Gazetecilikte belki en yaygın çifte standart bu konuda yaşanıyor. Bu sebepten...
Bir ombudsman olarak bu konuda biraz nalına, biraz da mıhına vuracağım.
"Adını koyma" konusunda hem Türk basını sorunlu, hem de yabancı basın.
Yabancı basında, öncelikle, "açık ve yakın tehlike" ilkesi önemli rol oynuyor.
"Benim toplumumu vuran her şiddet terördür"den çıkarak kolayca olayın "adı konabiliyor."
Diğer durumlarda, örneğin Ortadoğu ülkeleri, Sri Lanka, Türkiye, Filipinler'de her türlü "unvan"a rastlıyorsunuz:
"İsyancı", "gerilla", "milisler", "bombacı", "saldırgan", "eylemci", "militan" vs.
Bu tanımlamalarda hem yerleşik alışkanlıklar rol oynuyor, hem de sempatiler, önyargılar ve sığlıklar. "Tarafsızlık" güme gidiveriyor.
Demokrasi olma ve gelişme açısından AB'den "üyelik için müzakereye hazır" notu almış Türkiye'de, demokrasiyi açık ve yakın tehlike olarak, şiddet ve silahla tehdit eden PKK konusunda yabancı basının bir kısmında rahatsızlık verici, haklı olarak öfkelendirici bir çifte standart egemen.
Çünkü aynı yabancı basın, Türkiye ile demokrasi standardı bakımından büyük farklar taşımayan İspanya'daki ETA için "terörist" tanımından kaçınmıyor. IRA için de öyle...
Peki, Türk basını?
Doğrusu, burası da karmakarışık.
Birinci örnek, Irak. Buna bakalım:
Burada işgal kuvvetlerine karşı bir silahlı direniş var. Yabancı askeri güçler, onların eğittiği yerli askeri ve polisiye güçlerle "savaş hali" yaşanıyor. Buraya kadar tamam.
Ama, bu"direniş"in bir boyutunda masum insanlara karşı müthiş bir terör de var.
Çünkü aynı "direniş güçleri" Şii, Sünni, Kürt, Arap, Türkmen demeden, Iraklı sivilleri 10'ar 20'şer acımasızca ölüme gönderiyor.
Daha geçen gün 24 Iraklı çocuğu paramparça ettiler. Dünkü bilanço başka bir örnek.
Buna rağmen, bazı basınımıza göre, bu "terör eylemleri" hâlâ "direniş". Failler, "direnişçi" (!)
Filistinliler "eylemci", İsrailli askerler "terörist".
İkinci örnek, Çeçenistan: Türk basınında, sivilleri hedef alan Çeçenlere yıllarca "terörist" denemedi.
Bu kişiler, kendi davaları adına Türkiye'de sivilleri dahi hedef alıp, kamu düzenini alt üst ettiği, devlete meydan okuduğu halde.
Bir süre önce, öfkeli bir okur aramıştı. Yüksek eğitimli bir hanım. Gazetede (400 kadar çocuğun öldürüldüğü) Beslan vahşetine katılanlara "terörist" denmesine verip veriştiriyordu.
Enfes bir Türkçesi vardı, Kafkasyalıydı.
Bana yarım saat Çeçenlerin haklı mücadelesini, ve bu ayrı devlet mücadelesinde her şeyin mübah olduğunu anlattı.
"Bu anlattıklarınızı bir PKK'lı duysa prensipte kolayca hemfikir olursunuz" dedim.
"Olur mu?" dedi.
"Onlar terörist! Nasıl kıyaslarsınız?"
Ona, bir dava adına masum insanları öldürmenin manası(zlığı)nı anlatamadım.
Görüldüğü gibi, herkesin kendisine, meşrebine, kimliğine göre bir "terörist" tanımı var.
Çünkü herkesin isterse her terörün arkasında bulabileceği bir mazeret var.
Akılları kilitleyen, "öteki"ne öfke doğuran bir mazeret. Tam bir çıkmaz sokak.
Günün Önemli Haberleri