'Medya AKP'ye hizmet ediyor'
Abone olÇölaşan, medyanın tümüyle AKP’ye bağlandığını ve tek parti egemenliğinin sözcülüğüne soyunduğunu öne sürüyor.
Hangi zafer? Neyin zaferi?
Sevgili okuyucularım, Kıbrıs’taki oylama konusunda bizim medyanın tek taraflı bombardımanı sürüp gidiyor. Dünkü gazetelerde öyle manşetler, öyle haberler, öyle köşe yazıları vardı ki, insan donup kalıyordu:
‘Türkiye, Atatürk’ten sonra ilk kez Tayyip Erdoğan’la diplomasi masasından zaferle kalktı.’
Gazetelerin ve köşe yazarlarının çoğu, Denktaş’ı istifaya çağırıyordu! Başbakan ise Kıbrıs oylaması sonrasında şöyle diyordu:
‘Son 50 yılda Türkiye’nin diplomaside yaşadığı en başarılı olay budur.’
Vay vay vay! Gerçekten muhteşem bir zafer mi kazanmıştık?
* * *
Şimdi sürecin birkaç gün gerisine, yani referandum öncesine gidelim... Ve şu soruları soralım:
- Bizim hükümet hem Kıbrıs Türklerinin, hem de Rumların, oylamada ‘evet’ demesini istemiyor muydu? Evet!
- Eğer bu durum gerçekleşseydi, KKTC yok olmayacak mıydı? Rumlarla müşterek bir devlete dönüşmeyecek miydi? Evet!
- Yani biz KKTC’nin varlığına son verecek miydik? Evet!
- Referandumda Rumlar ‘hayır’ deyince bu durum yattı mı? Yani bizim amaca ulaşamadığımız doğru mu? Evet!
- Şimdi KKTC’nin varlığı aynen kaldı mı? Devam edecek mi? Evet!
O halde ‘son 50 yılın en büyük başarısı’ nerede? Koştuk koştuk, başladığımız yere geri dönmedik mi? Yine evet!
* * *
Kimse kimseyi kandırmaya yeltenmesin. Kimse milleti enayi yerine koymaya kalkışmasın. 27 Nisan 2004 günü itibarıyla tek ‘başarı’, biz ‘uslu çocuk, söz dinleyen uysal çocuk’ olduğumuzu kanıtladık! Ortada başka başarı yok.
Tam tersine, şimdi korkunç bir çelişki içindeyiz.
AKP iktidarı dün KKTC’yi kurbanlık koyun gibi referandum sonuçlarına teslim etmiş, varlığı bitsin, Rum tarafıyla birleşsin diye çaba harcıyordu.
Bugün ise KKTC aynen devam ediyor. Yani onların istediği olmadı.
Bu çelişkili durumda acaba hangi ‘zafer’ var?
Eğer Rumlar da ‘evet’ deseydi, yine zafer çığlıkları atılacaktı! Adamlar evet deyince zafer (!), hayır deyince zafer! Bu nasıl iştir, nasıl mantıktır? Anlayan varsa anlatsın!
Medya bombardımanı sürüp gidiyor. Medya hemen hemen tümüyle AKP’ye angaje olmuş, tek parti egemenliğinin sözcülüğüne soyunmuş durumda...
* * *
Ve bu süreçte bir başka bombardıman, bir başka beyin yıkama operasyonu sürdürülüyor:
‘Denktaş istifa...’
Son olayda Denktaş’ın savundukları gerçekleşti. KKTC varlığını -Rumlar sayesinde bile olsa- sürdürecek.
Tayyip Bey bu son gelişmeyi, yani birleşme olmamasını ‘son 50 yılın diplomaside en başarılı olayı!’ diye tanımlıyorsa, bunda Denktaş’ın rolü büyüktür.
AKP iktidarı şimdi KKTC’ye sahip çıkıyor. Denktaş bunu yıllardır söylüyor, ‘Rumlarla aynı çatı altında yaşayamayız, haklarımız, bağımsızlığımız elden gider’ diyordu. Haklı çıktı. Rum tarafı büyük çoğunlukla ‘biz Türklerle aynı çatıda yaşayamayız, egemenliğimizi, zenginliğimizi onlarla paylaşmayız’ dedi.
Şimdi Denktaş’a ‘Rumlarla aynı çizgide, hayır çizgisinde birleşti, istifa etsin’ çağrısında bulunanlar, Rum tarafına geçip onlara ‘lütfen evet deyin de birleşelim’ diye Rumlardan medet uman Bay Talat’a niçin yapmıyor?
Lütfen kulaklarınızı medya bombardımanına kapayın. Bu gibi konularda birilerinin borsa-döviz hesaplarına alet olmadan, elinizi vicdanınıza koyup karar verin. Üzerimizde içeriden ve dışarıdan oynanan oyunları görün.
* * *
Bu ‘zaferde’ bir konuyu daha lütfen unutmayalım. Kıbrıs Türklerine referandum öncesinde korkunç bir beyin yıkama kampanyası daha uygulandı.
Evet derlerse AB vatandaşı olacaklardı. Ceplerine AB pasaportu konulacak, dünyanın her yerine özgürce gidip iş bulacaklardı. Rumların zenginliğinden pay alacaklardı. AB yardımı Kuzey Kıbrıs’a oluk gibi akacak, onları ihya edecekti. Türkiye, elini ayağını ve askerlerini Kıbrıs’tan çekecekti.
Bunca vaatlere karşın yüzde 65 oranında evet oyu bence az bile çıktı. Eğer referandumda bizim taraftan evet çıkmış olması zaferse, biz gerçekten büyük zafer (!) kazanmışız.
Kutlarım, daha nice zaferler dilerim!
Sevgili okuyucularım, Kıbrıs’taki oylama konusunda bizim medyanın tek taraflı bombardımanı sürüp gidiyor. Dünkü gazetelerde öyle manşetler, öyle haberler, öyle köşe yazıları vardı ki, insan donup kalıyordu:
‘Türkiye, Atatürk’ten sonra ilk kez Tayyip Erdoğan’la diplomasi masasından zaferle kalktı.’
Gazetelerin ve köşe yazarlarının çoğu, Denktaş’ı istifaya çağırıyordu! Başbakan ise Kıbrıs oylaması sonrasında şöyle diyordu:
‘Son 50 yılda Türkiye’nin diplomaside yaşadığı en başarılı olay budur.’
Vay vay vay! Gerçekten muhteşem bir zafer mi kazanmıştık?
* * *
Şimdi sürecin birkaç gün gerisine, yani referandum öncesine gidelim... Ve şu soruları soralım:
- Bizim hükümet hem Kıbrıs Türklerinin, hem de Rumların, oylamada ‘evet’ demesini istemiyor muydu? Evet!
- Eğer bu durum gerçekleşseydi, KKTC yok olmayacak mıydı? Rumlarla müşterek bir devlete dönüşmeyecek miydi? Evet!
- Yani biz KKTC’nin varlığına son verecek miydik? Evet!
- Referandumda Rumlar ‘hayır’ deyince bu durum yattı mı? Yani bizim amaca ulaşamadığımız doğru mu? Evet!
- Şimdi KKTC’nin varlığı aynen kaldı mı? Devam edecek mi? Evet!
O halde ‘son 50 yılın en büyük başarısı’ nerede? Koştuk koştuk, başladığımız yere geri dönmedik mi? Yine evet!
* * *
Kimse kimseyi kandırmaya yeltenmesin. Kimse milleti enayi yerine koymaya kalkışmasın. 27 Nisan 2004 günü itibarıyla tek ‘başarı’, biz ‘uslu çocuk, söz dinleyen uysal çocuk’ olduğumuzu kanıtladık! Ortada başka başarı yok.
Tam tersine, şimdi korkunç bir çelişki içindeyiz.
AKP iktidarı dün KKTC’yi kurbanlık koyun gibi referandum sonuçlarına teslim etmiş, varlığı bitsin, Rum tarafıyla birleşsin diye çaba harcıyordu.
Bugün ise KKTC aynen devam ediyor. Yani onların istediği olmadı.
Bu çelişkili durumda acaba hangi ‘zafer’ var?
Eğer Rumlar da ‘evet’ deseydi, yine zafer çığlıkları atılacaktı! Adamlar evet deyince zafer (!), hayır deyince zafer! Bu nasıl iştir, nasıl mantıktır? Anlayan varsa anlatsın!
Medya bombardımanı sürüp gidiyor. Medya hemen hemen tümüyle AKP’ye angaje olmuş, tek parti egemenliğinin sözcülüğüne soyunmuş durumda...
* * *
Ve bu süreçte bir başka bombardıman, bir başka beyin yıkama operasyonu sürdürülüyor:
‘Denktaş istifa...’
Son olayda Denktaş’ın savundukları gerçekleşti. KKTC varlığını -Rumlar sayesinde bile olsa- sürdürecek.
Tayyip Bey bu son gelişmeyi, yani birleşme olmamasını ‘son 50 yılın diplomaside en başarılı olayı!’ diye tanımlıyorsa, bunda Denktaş’ın rolü büyüktür.
AKP iktidarı şimdi KKTC’ye sahip çıkıyor. Denktaş bunu yıllardır söylüyor, ‘Rumlarla aynı çatı altında yaşayamayız, haklarımız, bağımsızlığımız elden gider’ diyordu. Haklı çıktı. Rum tarafı büyük çoğunlukla ‘biz Türklerle aynı çatıda yaşayamayız, egemenliğimizi, zenginliğimizi onlarla paylaşmayız’ dedi.
Şimdi Denktaş’a ‘Rumlarla aynı çizgide, hayır çizgisinde birleşti, istifa etsin’ çağrısında bulunanlar, Rum tarafına geçip onlara ‘lütfen evet deyin de birleşelim’ diye Rumlardan medet uman Bay Talat’a niçin yapmıyor?
Lütfen kulaklarınızı medya bombardımanına kapayın. Bu gibi konularda birilerinin borsa-döviz hesaplarına alet olmadan, elinizi vicdanınıza koyup karar verin. Üzerimizde içeriden ve dışarıdan oynanan oyunları görün.
* * *
Bu ‘zaferde’ bir konuyu daha lütfen unutmayalım. Kıbrıs Türklerine referandum öncesinde korkunç bir beyin yıkama kampanyası daha uygulandı.
Evet derlerse AB vatandaşı olacaklardı. Ceplerine AB pasaportu konulacak, dünyanın her yerine özgürce gidip iş bulacaklardı. Rumların zenginliğinden pay alacaklardı. AB yardımı Kuzey Kıbrıs’a oluk gibi akacak, onları ihya edecekti. Türkiye, elini ayağını ve askerlerini Kıbrıs’tan çekecekti.
Bunca vaatlere karşın yüzde 65 oranında evet oyu bence az bile çıktı. Eğer referandumda bizim taraftan evet çıkmış olması zaferse, biz gerçekten büyük zafer (!) kazanmışız.
Kutlarım, daha nice zaferler dilerim!