Meclis'te ağızlar fena bozuldu
Abone olTBMM Genel Kurulu'nda süren bütçe görüşmelerine İçişleri Bakanı ile BDP'liler arasında çıkan gerginlik damga vurdu.
İNTERNETHABER - İçişleri Bakanı
İdris Naim Şahin ile BDP milletvekilleri arasındaki gerilim bütçe
görüşmelerine yansıdı.
Meclis Genel Kurulu’nda BDP grubu adına konuşan İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, gözleri dolarak Şahin’i hedef
alan duygusal bir konuşma yaptıktan sonra “Kürtler
özgürleşmişler artık gerçekten umurlarında değil, ummayı
bırakmışlar, korkmayı da bırakmışlar” dedi.
SENİN VALİN AĞZINDAN
YELLENİYOR
Şahin yerinden, “Sen benim valime söylediğin sözü düşün” deyince Önder, “Senin valin ağzından yelleniyor. Bak şu sıra (BDP) 118 sene hapis yatmış görmediği işkence kalmamış. Bununla olmaz başka bir şey bul” dedi.
Şahin, “Terbiyeli olmak lazım” karşılığını
verince sinirlenen BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, yerinden
kalkarak Şahin’e doğru yürüdü.
BULDAN AYAĞINI
GÖSTERDİ
Buldan, “Ayıp ayıp polisin attığı bombayla hala ayağım
yaralı. Ayağımın yarası hala ortada” diyerek Şahin’e
ayağını gösterirken Önder de kürsüden gelerek elindeki fotoğrafları
Şahin’in önüne bıraktı. Bu sırada Ak Parti Grup Başkanvekili Mahir
Ünal ve bazı AK Partililer de gelerek Şahin’i korumaya çalıştı.
BEN TERBİYEMİ BİLİRİM
AK Partililerin tepkilerine karşı Önder, “İşgal altındaki
bir yerde olur bu manzaralar. Ben terbiyeyi bilirim. Bir gün
Kürtler ‘Haydi Allahaısmarladık’ derler ondan sonra çok
düşünürsünüz” diye bağırdı.
“GERİLLAYA” RAHMET
Önder, bu gerilimden önce kürsüde “Yıllardır birçok evladımızın kanı aktı, gerillası, askeri, polisi, din görevlisi hepsini rahmetle anıyorum” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kürtler bu kardeş lafından tiksiniyorlar, istemiyorlar. Niye istemiyorlar biliyor musunuz? Bu bir tabut... Ölüden ve deliden hüküm kalkar. TOMA’lar gazlı su, gaz bombaları ile iki tabuta müdahale ediyorlar. Talep ne, karşı çıkış noktası ne? Talep şu; ‘Biz şu 500 metreden yürüyerek cenazemizi gömeceğiz’ diyorlar. İtikadınız varsa ölüye rıfk ile muamele edilir, yumuşaklıkla. Bu da annesi. General Brij diye biri var. Çanakkale savaşında Fransız Generali. Hatıratını yazdı. Bir kolu ve bacağını kaybetmişti. Bir Fransız er yaralanmıştı, yoksul bir Türk askerini gömleğini yırtıp onun yarasını sararken buldular. ‘Niye böyle yapıyorsun’ dediler, ‘Fransız askerinin yarası ağırdı, elinde annesinin fotoğrafı vardı, benim anam hayatta değil, onun annesi var, bari o ölmesin dedim’ der.
Bir Fransız askerinin bu topraklarda işgalcilikten başka hiçbir hüviyeti yok. General ağlar, çünkü aynı süngü yarası Türk askerinde de var, kendi yarasına ot tıkmış. İkisi birden ölürler orada. Bu Fransıza reva görülen bu da Kürt kardeşinize reva görülen muamele. Bırakın şu kardeşliği eşitlik deyin. Manikür laflarını, eti tırnağı da bırakın. Horasan erenleri bu topraklara gelince ‘Biz 72 millete bir bakarız’ dediler. Siz ne yapıyorsunuz? Bir Çamlıca camii rezaleti var. Oradaki mimar abla diyor ki; 72,5 metre yaptık minareyi, çünkü 72 buçuk millet var. Buçuk olarak herhalde Çingeneleri kastediyorsunuz. Halen daha buçukların derdinde olan bir anlayış. Bununla çözülmez.”