Meclis, tartışmayla açıldı
Abone olOlağanüstü toplanan Meclis Genel Kurul'unun ilk oturumu sıcak tartışmalara sahne oldu. CHP eleştiri oklarına hedef olarak Arınç ve Erdoğan'ı seçti.
Olağanüstü toplanan Meclis Genel Kurul'unun ilk oturumu sıcak
tartışmalara sahne oldu. CHP eleştiri oklarına hedef olarak Arınç
ve Erdoğan'ı seçti. AK Parti eleştirilere yanıt verdi. Ağar'da
iktidar partisine yüklendi. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut
yönetimindeki Genel Kurul'da AK Parti milletvekillerinin olağanüstü
çağrı istemi ve TBMM Başkanlığı'nın çağrı yazıları okunduktan sonra
Danışma Kurulu'nun önerisi oylanarak kabul edildi. Karar uyarınca,
Adalet Komisyonu'nun 3 yasa tasarısının yürütme ve yürürlük
maddeleri üzerindeki müzakereleri yapabilmesi için birleşime saat
13.00'e kadar ara verildi. Ayrıca Genel Kurul, saat 13.00'ten
itibaren tasarılar üzerindeki görüşmeler tamamlanıncaya kadar
çalışmaya devam edecek. ''CHP'NİN ÇAĞRISI NASIL BUHARLAŞTI?''
Danışma Kurulu önerisinin lehinde söz alan CHP Grup Başkanvekili
Kemal Anadol, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın olağanüstü toplantı
konusundaki tutumunu eleştirdi. TBMM Genel Kurulu'nun AK Parti
milletvekillerinin istemi üzerine toplanya çağrıldığını belirten
Anadol, oysa CHP'nin 123 milletvekilinin imzası ile AK Parti'den
önce TBMM Başkanlığı'na başvurduğunu anımsattı. ''CHP'nin
olağanüstü çağrı metni nasıl buharlaştı, niye yok oldu?'' diye
soran Anadol, Anayasa ve İçtüzüğün TBMM Başkanı'na takdir hakkı
tanımadığını, CHP'nin çağrısının gereğini yapmasının zorunlu
olduğunu kaydetti. Olağanüstü çağrı konusunda iki yanlış
yapıldığını bildiren Anadol, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM
Başkanı Arınç'a, ''Biz sizi dış gelişmelerden haberdar edeceğiz,
aman Meclis'i toplamayın'' dediğini savundu. Anadol, Başbakan'ın
Brüksel'de AB'nin Genişmeleden Sorumlu Üyesi Günter Verhaugen ile
görüştükten sonra TBMM'nin 26 Eylül'te toplanacağını açıkladığını
ifade etti. TCK Tasarısı konusunda başından beri AK Parti ile CHP
arasında mutabakatın edvam ettiğinin AK Parti yetkilileri
tarafından da ifade edildiğini belirten Anadol, ''Sayın Başbakan
acaba Türkiye'deki politik gelişmelerin tersine (AB bizim
içişlerimize karışmasın) diye gittiği Brüksel'de U virajının
verdiği sinirle mi hareket etti de kimseye sormadan Meclis'in
26'ısında toplanacağını Anayasa ve İçtüzük hükümlerini çiğneyerek
ilan etti?'' diye konuştu. Anadol, TBMM Başkanı'nın iki partinin
yetkililerini çağırıp istişare ederek toplantı tarihini
belirlemesinin doğru bir yol olacağını da kaydeden Anadol, ''ancak
siyasi nezaket unutularak, Anayasa ve İçtüzük hükümleri görmezden
gelinerek CHP'nin önergesinin yok sayıldığını'' söyledi.
''VERHAUGEN KİM?'' DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan da
Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde yaptığı konuşmada, TCK
Tasarısı'nın bazı hükümlerinin düşünce ve ifade özgürlüğünü
kısıtladığını öne sürdü. Başbakan Erdoğan'ın, ''Biz Türk'üz, burası
Türkiye, içişlerimize karıştırmayız'' şeklindeki sözlerini
hatırlatan Kandoğan, ''Eğer biz Türk'sek ve burası Türkiye ise
Brüksel'de verilen sözler ne?'' diye konuştu. Kandoğan, Adalet
Komisyonu Başkanı Köksal Toptan'ın ''AB ne istediyse yaptık''
sözlerini de eleştirerek, ''Başbakanımızın Verhaugen ile bir araya
geldiğinde vücut dili uzmanlarının yorum yapmasını isterdim. Hangi
ruh hali ve eziklik içinde bir araya gelindi? Verhaugen (Başbakan
bana güvence verdi) diyor. Verhaugen kim? Bir Başbakan Verhaugen'e
güvence verebilir mi?'' diye konuştu. İKTİDAR'DAN CEVAP AK Parti
Grup Başkanvekili Halik İpek de tarihi bir gün yaşandığını ifade
ederek, TBMM'de hazırlanan ve bir çok yenilik içeren TCK
Tasarısı'nın hiç olmadık yerlere taşındığını söyledi. İpek, bir tek
konunun tartışıldığını ve diğer hükümlerin üstünün örtüldüğünü
ileri sürerek, şöyle konuştu: ''Tasarının sadece 2 maddesinin geri
çekilmesine rağmen, dışarıya ve medyaya (TCK geri çekildi) diye
yansıtıldı. TCK Tasarısı istismar edildi. Çok yoğun emek
göstererek, Başbakan'ın krizi çözmesinden toplum memnunken,
üzülerek görüyorum ki krizin çözülmesinden CHP memnun değil. Ümmet
Kandoğan'ın konuşmasından anlaşıldığına göre DYP de memnun değil.''
Daha önce de AB'ye uyum için yasalar çıkarıldığını ve Kandoğan'ın
olumlu oy kullandığını kaydeden İpek, Türkiye'nin AB'ye verdiği
taaahhütleri yerine getirdiğini, TCK Tasarısı'nın da bunlardan biri
olduğunu söyledi. ''BRÜKSEL'E GEREK YOKTU''- DYP Genel Başkanı
Mehmet Ağar da yerinden söz alarak, TCK ile ilgili krizi Meclis'in
değil, Hükümet'in yarattığını öne sürdü. Krizin Türkiye'nin içinde,
Türk demokrasisinin olgunluğu içinde çözülebilecekken, konunun
Brüksel'e götürülmesine gerek olmadığını anlatan Ağar, TCK
Tasarısı'nın ve diğer uyum yasalarının Meclis'in ortak iradesi ile
ele alındığını ifade ederek, ''Krizi Meclis'te çözmek varken,
konunun Brüksel'e götürülmesini milletimiz anlayamamıştır. (Biz
Türk'üz. Burası Türkiye) denildiktan sonra konunun Brüksel'e
götürülerek milletimize ayıp edilmiştir'' dedi. Adalet Komisyonu
Başkanı Köksal Toptan da Türkiye'nin AB yolunda zaman zaman
egemenliğinden fedakarlık edeceğini bildirerek, AB Anayasa'sının
hazırlandığını ve bu Anayasa'nın Türkiye'nin de onayına
sunulacağını söyledi. Bu açıdan baktıldığında ''AB ne istediyse
yaptık'' sözünün yadırganamayacağını kaydeden Toptan, TCK
Tasarısı'nın uluslararası sözleşmeler esas alınarak hazırlandığını
hatırlattı. ''KRİZİ ÇIKARAN BAŞBAKAN'DIR'' CHP İçel Milletvekili
Mustafa Özyürek, krizi Başbakan Erdoğan'ın çıkardığını; TCK
Tasarısı'nı zina maddesini ekleyeceklerini açıkladığını, AK Parti
yönetici ve milletvekillerinin de bu yönde açıklamaları bulunduğunu
anlattı. Özyürek, ''Biz Türk'üz, Türkiye'de bizim dediğimiz olur''
diyen Başbakan'ın, Brüksel'de AB yetkililerinin kesin tavrı
karşısında bir dönüş yaptığını savundu. ''Krizi çıkaran Sayın
Başbakan'dır, çözmek görevi de AKP Grubu'na düşmektedir'' diyen
Özyürek, CHP'nin AB yolunda engel çıkarmama yönündeki tavrına
paralel olarak TCK Tasarısı'nın yasalaşması için katkı vermeye
devam edeceğeni söyledi.