'Meclis son sözü söyleyemez'
Abone olTeziç, 'Erdoğan'ın egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu' sözüne karşı çıktı ve şu çarpıcı sözü söyledi:
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Yükseköğretim Yasa Tasarısı'na
ilişkin ''Bu taslak uzlaşmayla oluşmuştur'' şeklindeki ifadesinin
''sağlam bir zemine oturduğu kanaati taşımadığını'' belirtti.
Teziç, Anayasa'ya göre, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait
olduğunu ifade ederek, ''Ancak, egemenliğin kullanılması yetkili
organlar eliyle olur. Bu demektir ki, egemenliğin aidiyeti başka
bir şeydir, onun kullanılması başka bir şeydir'' diye konuştu.
Erdoğan Teziç, YÖK binasında düzenlediği basın toplantısında,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti TBMM Grubu toplantısında
dile getirdiği bazı eleştirileri değerlendirdi. Teziç, göreve
geldiğinde kendisine bir taslak metin verildiğini anımsatarak,
''Yükseköğretimin yapısı; bunun arasında Üniversitelerarası Kurul
var, Rektörler Komitesi, YÖK Genel Kurulu var... (Bu süreçlerden
geçmeden bir metin sunmamız isabetli olmaz) dedim. Bugünkü
konuşmadan da şunu anladım. YÖK'ün yapısı hakkında bazı bilgi
eksiklikleri var Başbakanlık çevrelerinde'' diye konuştu. YÖK
Başkanı Teziç, Başbakan Erdoğan'a taslak metnin sunulması için 2
Ocak 2004 tarihini benimsediklerini, kendisinin de metni 21 Ocak
2004'te sunduğunu belirterek, ''Kendilerine de (Oluşturacağınız
metne yardımcı olmak üzere bir metin sunuyorum) dedim''
açıklamasında bulundu. Teziç, Başbakan Erdoğan'ın, hükümetin
TBMM'ye gönderdiği YÖK Yasa Tasarısı'na ilişkin ''Bu taslak
uzlaşmayla oluşmuştur'' şeklindeki ifadesinin ''sağlam bir zemine
oturduğu kanaati taşımadığını'' ifade etti. ''TBMM, SON SÖZÜ
SÖYLEYEN YER DEĞİLDİR'' Başbakan Erdoğan'ın, bugünkü konuşmasında,
''TBMM'nin vereceği karar, nihai, uyulması gereken kararsa,
egemenlik hakkının kullanıldığı çatı burası ise o zaman herkes buna
saygı duymak zorundadır'' ifadesini kullandığına işaret eden Teziç,
şöyle konuştu: ''1961 ve 1982 anayasalarındaki aynen kullanılan
ifadeler: Egemenlik, kayıtsız şartsız Türk Milleti'ne aittir.
Ancak, egemenliğin kullanılması yetkili organlar eliyle olur. Bu
demektir ki, egemenliğin aidiyeti başka bir şeydir, onun
kullanılması başka bir şeydir. Egemenliğin aidiyetinin millete ait
olması, kayıtsız şartsızdır. Ama egemenliğin kullanılması ise
yetkili organlar eliyle olur, o kayıtlı ve şartlıdır. TBMM,
egemenliği bir bütün, yegane, sadece kendisi kullanan konumunda
değildir, yetkili organlardan biridir. Yani egemenlik hakkını
kullanan başkaca organlar da vardır. Örneğin yargılama organları,
mercileri kararlarını verirken, millet adına karar verir. TBMM bu
egemenlik yetkisini kullanırken Anayasa'nın çizdiği sınırlar
çerçevesinde bağlıdır. Çünkü, oluşacak irade, kararın nihai olup
olmadığı bir süre sonra ortaya çıkar. O da eğer Anayasa
Mahkemesi'ne başvurulmuşsa ki Anayasa Mahkemesi kanunların
Anayasa'ya uygunluğunu denetleyen bir makamdır. O mahkemenin
yaptığı denetim sonucu kanun metninden bazı hükümler ayıklanabilir,
aykırı hükümler ayıklanabilir. TBMM'nin düşünmediği bir irade
ortaya çıkabilir. İşte bu şekilde TBMM son sözü söyleyen yer
değildir. Meclis bitirir tamamlar ama onun yaptığı siyasi
tercihtir. Kanun dediğiniz işler, parlamentodaki çoğunluğun siyasi
iradesini gösterir. Bu siyasi tercihin Anayasa uygun olup
olmadığının denetim yeri ise Anayasa Mahkemesi'dir.'' ''DEMOKRATİK
OLMAZ'' AB'ye uyum sürecinin yaşandığı bir dönemde, ''Türk
demokrasisi çoğunlukçu bir bakış açısına mı, yoksa çoğulcu bir
bakış açısına mı sahip?'' sorusunun önem kazandığını dile getiren
Teziç, şöyle devam etti: ''Çoğunlukçu, mutlak yetkili tek irade
benim iradem diyorsak, bu demokratik olma özelliği taşımaz. Eğer
çoğulcu diyorsak; yani muhalefet, denetleyen yargılama organları,
sendikalar, dernekler kuruluşlar, üniversiteler, barolar, vs.
vardır. Parlamentonun kullandığı yetkinin mutlak, dokunulmaz,
mutlaka saygı duyulması gereken bir yetki olarak baştan ortaya
konulması, bir doğru ifade değildir. Kaldı ki Anayasa diyor ki; hiç
kimse, hiçbir sınıf, egemenliğin kullanılmasına tek başına sahip
olamaz. Onun için, Sayın Başbakan'ın, (Parlamentonun iradesine
kimse ambargo koyamaz, karşı gelemez) anlamına gelecek ifadeleri,
Anayasa hukuku karşısında tekrar değerlendirilmeli kendisi
tarafından.''