Meclis lojmanı cinayetinde 20 yıllık itiraf
Abone olMeclis lojmanı cinayetinde 20 yıl sonra bir kişi, katil olduğunu itiraf etti
Meclis lojmanı cinayetinde 20 yıl sonra ortaya çıkan bir
kişi, katilin kendisi olduğunu itiraf etti.
20 yıl önce TBMM lojmanlarında işlenen cinayette şok bir gelişme
yaşandı. Milliyet gazetesinde yer alan habere göre; Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Türkiye'nin 20 yıldır konuştuğu, TBMM
Araştırma Komisyonu'nun bile aydınlatmayı başaramadığı, eski İzmir
SHP Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu Mustafa Güngör'ün 24 Haziran
1991'de TBMM lojmanlarında öldürülmesine ilişkin soruşturmayı
tamamlayarak, dava açtığı ortaya çıktı.
ZAMANAŞIMININ DOLMASINA 2 GÜN KALA İTİRAF
İddianamede Güngör'ü, halen Sakarya L Tipi Cezaevi'nde hükümlü olan
ve "yağma, hırsızlık, ateşli silahlar yasasına muhalefet" gibi
çeşitli suçlardan sabıkası bulunan Abdullah Gökalp'in (41)
öldürdüğünü itiraf ettiği kaydedildi. Ankara savcılığı, cinayet
soruşturmasını 1991'den bu yana 1991/52269 numarasıyla sürüyordu.
Savcılık, dava zamanaşımı süresinin dolmasına iki gün kala
cinayetle ilgili soruşturmayı tamamladı ve iddianame hazırladı.
Savcı Abdularif Akgüç tarafından hazırlanan iddianamede, Güngör'ün
26 Haziran 1991'deki otopsi raporuna göre ölümünün, ateşli silah
mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafa tası kırığı, beyin
harabiyeti ile kesici delici alet yarasıyla oluşan iç kanama sonucu
meydana geldiği kaydedildi. Silah ve kesici alet yaralamalarının
ayrı ayrı öldürücü olduğu ve maktulün vücudunda cinayet anında
mücadele ettiğine dair darp, cebir hasarının bulunmadığı
belirtildi.
TELEFONLA ARAYARAK PARA İSTEDİ
İddianamede, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bir suçtan ötürü
yargılanıp 12 yıl hapse mahkum edilen ve 3 Aralık 2008'de bu
cezasının infazına başlanan şüpheli Abdullah Gökalp'in, cezaevine
girmeden önce 8 Ekim 2005 ve 9 Ekim 2005 tarihlerinde maktulün
babası müşteki Erol Güngör'ü telefonla aradığı belirtildi.
Gökalp'in telefonda Güngör'e, oğlu Mustafa Güngör'ün öldürülmesi
olayına lojistik olarak yardımcı olduğunu ve cinayete ilişkin
delillerin kendisinde olduğunu söylediği belirtilen iddianemede,
eşi ve oğlunu güvenli bir yere gönderebilmesi için gerekli parayı
verdiği taktirde, delillerini vereceğini beyan ederek, Erol
Güngör'ü ikna ettiği kaydedildi.
Bunun üzerine Güngör'ün, Gökalp'in eşi adına Sakarya Adapazarı
Merkez PTT'sine 10 Ekim 2005'te 1000 TL, 1 Kasım 2005'te 250 TL
gönderdiği kaydedilen iddianamede, Gökalp'in parayı aldıktan sonra
Erol Güngör'e suça ilişkin delil sunmadığı gibi irtibatını da
kestiği ifade edildi. İddianamede, bu şekilde Gökalp'in Mustafa
Güngör'ün öldürülmesi olayını menfaat temini amacıyla zaman zaman
kullanarak, suistimal ettiği kaydedildi. İddianamede, Gökalp'in,
Sakarya L Tipi Cezaevi'nden Adalet Bakanlığı Ceza İşleri
Müdürlüğü'ne yazı yazdığı, ardından bir Adalet Bakanlığı Müfettişi
tarafından 14 Mayıs 2010'da ifadesinin alındığı kaydedildi.
İddianameye göre Gökalp, adalet müfettişine verdiği ifadesinde,
şunları anlattı: "24 Haziran 1991'de gece saat 02.00
sıralarında Mustafa Güngör'ü öldürdüm. Mesaj olarak olay
mahallindeki banyodaki mermere rujla GS Y.A.Ş.A uz S.S.G ve aynaya
da AGG yazdım. Olayda kullandığım 1 adet bıçak, 1 adet tabanca, 1
adet kovan ve 1 adet mermi çekirdeği ile Mustafa Güngör'e ait 3
adet ajanda, 1 adet fotoğraf makinesi, 1 adet databank ve bana ait
olup da olay yerinde unuttuğum ve sonra da benimle iş birliği yapan
kişilerden teslim aldığım şövalye yüzük bendedir. Bu eşyaları
Eskişehir'de kahvehane işleten arkadaşımın haberi olmaksızın
kasasına bıraktım. Can güvenliğim sağlandığı takdirde bu eşyaları
adli makamlara teslim edeceğim."
DAVA ZAMANAŞIMINDAN DÜŞÜRÜLEBİLECEK
İddianamede, Gökalp'in ifade vermesinin ardından, ailesinin can
güvenliğinin sağlanması konusunda güvence verilmediğini iddia
ederek, delilleri teslim etmekten imtina ettiği kaydedildi.
Gökalp'in, daha önce yargılandığı mahkemelere, Adalet Bakanlığı
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne ve muhtelif yerlere yazmış olduğu
dilekçe ve mektuplar ile savcılık huzurunda alınan imza ve yazı
örneklerinin, cinayet mahalindeki lavabolar üzerinde yazılmış
bulunan yazıların çekilmiş fotoğrafları üzerinden 16 Haziran
2010'da grafolojik olarak karşılaştırıldığı kaydedilen iddianemede,
alınan raporda, tetkik edilen fotoğraflardaki harfler ile
Gökalp'ten alınan yaz örnekleri arasında farklar bulunduğunun
tespit edildiği ve Güngör'ün öldürüldüğü olay mahallinde lavaboda
bulunan harf gruplarının anlamının da çözülemediği kaydedildi.
İddianamede, şöyle denildi: "Gökalp'in beyanlarının somut
delil ve veriler ile desteklenmediği, ancak atılı suçun tabi olduğu
zamanaşımı süresinin dolmak üzere bulunması ve şüphelinin yargılama
aşamasında delilleri sunma ihtimalinin bulunması dikkate alınarak,
Gökalp'in eylemine uyan tasarlayarak kasten adam öldürmek suçundan
suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK'ya göre daha lehe olan
5237 sayılı TCK'nın 82/1-a maddesi uyarınca yargılamasının
yapılarak cezalandırılması kamu adına talep olunur."
İddianame, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
5237 sayılı TCK'ya göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında
dava zamanaşımı 30 yıla çıkarılırken, eski TCK'daki bu suça
öngörülen zamanaşımı ise 20 yıldı. Gökalp hakkında lehe olan 5237
sayılı TCK uyarınca dava açılmış olsa bile dava zamanaşımı için de
lehe olan kanunun uygulanması gerekecek. 765 sayılı TCK'da
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının dava zamanaşımı 20 yıl
olduğu için de mahkeme Gökalp hakkındaki davayı dava zamanaşımı
süresi dolduğu için düşürebilecek.