MDHP'nin laikliği tarifi nasıl?
Abone olLaikliğin anayasaya konulmasının yıl dönümünde yine gündeme gelen laiklik tartışmalarına Milli Demokrat Halkın Partisi farklı bir bakışı açısı getirdi.
Fertlerin hiçbir zaman Laik olma zorunluluğu olmadığı gibi
Devlet’in Laik olma mecburiyeti bulunduğuna işaret eden; Milli
Demokrat Halkın Partisi (MDHP) Genel Başkanı Av. Yusuf Erikel;
Diyanet İşleri Kurumunun Siyasi İktidarların gölgesinde çalışmaları
yürüttüğünü ve yine Devlet’in hazinesinden maaşlar verilmesinin ,
Hukuk mahkemelerinin Dini konularda kararlar almalarının Laiklik
esaslarına tamimiyle ters düştüğünü vurgulayarak ; “ Devlet’in
Kendisi Laik Değil “ dedi. Laikliğin Dinsizlik olarak
algılanmasının cahillik olduğunu ve esas itibariyle Laiklik
Sistemi’nin İslam dininin kutsallığını korumak ve kollamak için
kurulduğunu kaydeden ; MDHP Lideri Erikel ; açıklamalarında şu
noktalara dikkat çekti. Din Siyasallaştırılamaz.. “ Atatürk Din’in
Siyasallaştırılmaması ile İslam’ın kutsallığını korumak ve bazı
tacirlerin yolunu kapatmak için Laiklik sistemini getirmiştir. Yani
bu sistemi Fertlerin uyması için değil de Devlet’in uyması için
getirmiştir. Bu nedenle kişilerin Laik olma zorunluluğu olmadığı
gibi Devlet ve yönetimi Laik olmak ve laiklik ilkelerine uymak
zorundadır. Kişi nasıl ben ‘ Ateistim ‘ diyebiliyor ise bir
başkaları da ‘ Ben laik değilim ‘ diyebilme özgürlüğüne sahiptir ve
bu özgürlük Cezai dayatmalar ile de engellenemez. Laikliği
Dinsizlik olarak yorumlamak ve nitelendirmek te tamamen
cahilliktir.” Devlet Laik’ mi ? Laikliğin kuruluş amacına ve
Atatürk ‘ten sonraki değişen uygulamalarına baktığımız da ise
Sistem’in tamamen yozlaştırıldığını ve siyasilerin istedikleri
şekillerde uygulama yöntemlerine başvurduklarını görmekteyiz.
Devlet’in vatandaşlara Laiklik sistemini tam anlamı ile anlatmadığı
gibi kendiside Laiklik ilkelerinden uzak kalmıştır. Örneğin ; Din
İşleri konusunda tamimiyle yetkili kılınan Diyanet İşleri Devlet
mekanizmasını yürüten Siyasi iktidarların gölgesinde çalışmalar
sürdürdüğü gibi yine siyasilerin yönettiği Bakanlıklardan maddi
ihtiyaçları karşılanmaktadır. Böyle bir ilinti içinde Devlet işleri
ile Din işlerinin ayrı tutulmasını düşünmek mantıktan öte bir
şeydir. Bugün YÖK’e verilen statü neden Diyanet işlerine
verilmemektedir. Yine Devlet’in Hukuk Mahkemeleri kişilerin
inançlarını yaşaması konusunda yasaklık veya serbestlik getiren
kararlar almaktadır. Adı Anayasa olan mahkememiz Başörtü yasağı
getirme konusunda kararlar almaktadır. Görülmektedir ki Devlet’in
kendisi bir türlü Laik olamamıştır. Latife Hanım’ın Giysisi
Laikliğin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün eşi Latife Hanım ile
alınmış görüntülerine baktığımız da Atatürk’ün Laiklik anlayışını
daha iyi kavra cağımız inancındayız. Başı kapalı ve uzun giysiler
giyen Latife hanım ile Atatürk’ün ,bütün resmi toplantı ve
sohbetlerde birlikte bulunduğunu görmekteyiz. Yani şimdi bazılarına
göre Atatürk Kamusal alan ilkesine ihanetimi etmektedir veya
kurduğu laikliğin ilkelerini çiğnemiş midir. Elbette ki hayır..
Fakat bu güzel anlayış Atatürk’ten sonra bazı siyasilerce dejenere
edilmiş ve kasten Laikliğin Din’e bakış açısında sanki eksi
uygulamaları varmış gibi görüntülerin sağlanmasına maalesef
yardımcı olmuşlardır. Bunun içindir ki MDHP ; Devlet’in Laiklik
sisteminin uygulanmasında vatandaşlardan uyum beklentisi var ise
önce Devlet’in kendisini Din işlerinden arındırması gerekir.”