MBden İKİ ÖNEMLİ MEKTUP
Abone olTürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hükümete ve IMF'ye mektup gönderdi!
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından hükümete
gönderilen mektupta, enflasyonda Haziran 2006 itibarıyla
belirsizlik aralığı üst sınırının aşılmasının temel nedeninin,
''aynı anda farklı arz şoklarının ortaya çıkması'' olarak
özetlenebileceği belirtildi.
Mektuba göre, yükselen ham petrol fiyatları, tütün ürünlerindeki
fiyat artışları, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artışlar ve altın
fiyatlarındaki hızlı yükselişler, ilk dört aydaki enflasyon
gelişmeleri üzerinde belirleyici oldu. Ancak tüm bu olumsuz arz
şoklarına rağmen enflasyon beklentileri, 2006 yılının ilk 4 ayında
istikrarlı seyretti. Enflasyonun yükselmesinde, talep baskısından
ziyade işlenmemiş gıda, petrol ve diğer emtia fiyatları gibi
unsurlar daha önemli bir rol oynadı. Mayıs ayında küresel likidite
koşullarının gelişmiş ülkeler lehine değişmesiyle birlikte, risk
algılamaları da farklılaşmaya başlarken, küresel piyasalarda
riskten kaçınma eğiliminin artması, sermayenin Türkiye, Macaristan
ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi gelişmekte olan ülkelerden
çıkışını tetikledi.
-KREDİ RİSK PRİMİNDEKİ BOZULMA
Diğer bir deyişle, Enflasyon Raporunda dile getirilen risk
unsurlarından birinin gerçekleştiği ifade edilen mektupta, bunun
sonucu olarak Mayıs ve Haziran aylarında Türkiye'nin (EMBI getiri
farkı ile ölçülen) kredi risk priminde 150 baz puan civarında bir
bozulma olduğu ve YTL'nin, ABD doları karşısında aynı dönemde yüzde
20'den fazla değer kaybettiği hatırlatıldı. Mayıs ayında, döviz
kurundan fiyatlara geçişkenliğin doğrudan yansımalarının ''altın,
petrol ürünleri ve elektrikli aletler'' gibi kalemler aracılığıyla
gözlenmeye başlandığı kaydedilen mektupta, şöyle denildi: ''Buna ek
olarak, işlenmemiş gıda ve uluslararası altın fiyatlarının olumsuz
seyri Mayıs ayında da devam etti ve yıllık enflasyon yüzde 9,86'ya
yükseldi. Yapılan hesaplamalar, Mayıs ve Haziran aylarında TÜFE
enflasyonu üzerindeki doğrudan geçişkenlik etkilerinin sırasıyla
yaklaşık 0,6 ve 0,9 puan olduğuna işaret etti. Diğer bir deyişle,
son iki ayda döviz kurunda gözlenen hareketlilik söz konusu
olmasaydı, Haziran ayı yıllık enflasyon rakamı yüzde 10,12 yerine
yüzde 8,6 civarında olacaktı. Dolayısıyla, yakın geçmişteki döviz
kuru hareketliliğinin olmadığı durumda dahi belirsizlik aralığının
az bir marjla da olsa aşılmış olacağı görülmektedir.''
-FAİZ ARTIRIMININ NEDENLERİ
Mektupta, enflasyon üzerinde arz yönlü şokların belirgin olarak
ortaya çıktığı bir dönemde, aynı zamanda yerli paranın hızla değer
kaybetmesinin, enflasyon beklentilerindeki bozulmayı beraberinde
getirdiği vurgulandı. Söz konusu gelişmelerin, kurdaki değer
kaybının fiyatlar üstündeki etkilerinin salt göreli fiyat
ayarlamasının ötesine geçebileceğine işaret ettiği kaydedilen
mektupta, şöyle denildi: ''Kurul bu durumu değerlendirmek üzere, 7
Haziran tarihinde olağanüstü toplanmış ve politika faiz oranlarının
175 baz puan artırılmasına karar vermiştir. Kararın mesaj
içeriğinin iyi algılanması sonrasında piyasaların sakinleştiği
gözlenmiştir. Bu gelişmelerin ardından 20 Haziran tarihli olağan
toplantıda Kurul, Haziran ayının 7'nci günü ile 20'nci günleri
arasında açıklanan verilerin ve edinilen yeni bilgilerin orta
vadeli görünümü değiştirmediği değerlendirmesini yapmış ve politika
faiz oranlarının sabit tutulmasına karar vermiştir.'' Ancak izleyen
günlerde piyasalardaki istikrarın tekrar bozulma eğilimi göstermesi
ve sonrasında enflasyon beklentilerindeki keskin artış ile gerekli
politika tepkisinin gecikmeksizin ortaya konmasının gündeme geldiği
hatırlatılan mektupta, gelişmelerin değerlendirildiği ve olası
politika tedbirlerinin ele alındığı 25 Haziran 2006 tarihli
olağanüstü toplantının, bu gerekliliğin doğal bir sonucu olarak
görülmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu toplantıda Kurul
üyelerinin üzerinde uzlaştığı temel görüşün, ''piyasalardaki
istikrar kaybının, ekonomik temellerden kopuk eğilimleri yansıttığı
ve enflasyon beklentilerini daha da kötüleştirerek orta vadeli
hedefleri tehdit etme potansiyeli taşıdığı'' yönünde olduğu ifade
edilen mektupta, bu tespitten hareketle Kurul'un politika faiz
oranlarını 225 baz puan artırmasıyla, Haziran ayında politika
faizlerindeki toplam artışın 400 baz puana ulaştı belirtildi.
-DİĞER ÖNLEMLER
Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırma sürecinde sadece faiz
artırımı ile sınırlı kalmadığı aynı zamanda gecelik piyasadaki
likidite fazlasını da kademeli olarak azaltma yoluna gittiği
bildirilen mektupta, likidite fazlasının eritilmesinde bir ve iki
hafta vadeli YTL depo alım ihaleleri ile döviz satış yöntemleri
kullanıldığı hatırlatıldı. Aynı zamanda, borç verme faiz
oranlarının toplamda 600 baz puan yükseltildiği kaydedilen
mektupta, Merkez Bankası'nın bu uygulamalarla finansal
piyasalardaki ekonomik temellerden kopuk aşırı oynaklığı denetim
altına almayı amaçladığı, alınan bu tedbirlerin, Merkez Bankası'nin
orta vadeli taahhütlerinin arkasında durduğunu net bir şekilde
gösterdiği vurgulandı. Mektupta, ''tedbirler kısa sürede başarılı
sonuçlar vermiştir. Döviz kurlarındaki oynaklık azalmış, borçlanma
faizleri de, enflasyon belirsizliğindeki azalışı yansıtır biçimde
düşüş göstermiştir'' denildi.