Mavi ışığın dansı
Abone olRenklerin, suyun, bitkilerin gücünü bedeninizle buluşturucaksınız.
Mavi Işığın Dansı’, Işık Kırgız’ın kişisel deneyimlerinden yola
çıkarak kaleme aldığı bir kitap. Yaradılış düzenindeki ışık ve
sevginin gücünden bahsettiği kitabı için “iddia etmiyorum, sadece
yaşadıklarımı yazdım” diyor.
Işık Kırgız, spritüel konulara yakın insanların tanıdığı bir isim.
Ablası Filiz’in açtığı ve bitkisel ürünler satan ilk eczanelerden
olan Sündüs Eczanesi de Kadıköylülerin bildiği bir yer. İstanbul
Teknik Üniversitesi Temel Bilimler bölümünden mezun olan Kırgız,
Moskova’da Bioenerji, Manuel Terapi, Fitoterapi, Arometerapi
eğitimi alıp çeşitli seminer ve kurslara katılmış, bedenle beyin
arasındaki enerjinin ışıkla olan köprüsünü kuran ‘ışık terapi’
kabinini oluşturmuş, Sağlıklı Yaşam Terapileri Derneği’nin
kuruculuğunu üstlenmiş. Kitabında da ‘Mavi Işık Enerjisi’ni
anlatıyor. Diyor ki;
Yaradılış düzeninde sadece ışık ve sevgi vardı.
Işık sistemlerini dünyaya taşıyan insan grupları, değişik karakter
yapılarıyla birbirlerinden ayrılıyorlar.
Kendi fiziksel ve ruhsal bedenimizle barışık olmamız, aslında
sadece kendi yaşantımız için değil, tüm kainat için de önem
taşıyor.
Son dönemlerde enerjimizi daha fazla hissediyoruz. Bunun en büyük
nedeni manyetik alanlar. Dalga boyları halinde yayılan her konuşma
evrene dağılıyor. Konuşmalar hangi duyguyla beslenmişse o enerji
bize tekrar geri geliyor.
Dünyanın manyetik alanına büyük ölçüde yerleşmiş olan karanlığın
gücü önce beyaz ve sonrasında mavi enerji dalga boylarıyla tekrar
ışığa dönüşecek. Tüm kainatı etkileyecek olan bu gelişimle ışık
düzeni daha da yeni bir sistemle çalışmaya başlayacak...
İster inanın ister deli saçması deyin, aslında önerdiği şeyler
içimizdeki enerjiyi ve sevgiyi keşfetmemiz, olumlu düşünmemiz,
gülümsememiz, nefret, kötülük gibi olumsuz duygulardan arınmamız.
Nefes almanın önemini, suyun etkisini, renklerin gücünü fark ederek
yaşamamız.
TESADÜF DİYE BİR ŞEY YOK!
Ne anlatmak istiyorsunuz ‘’ kitabında?
Hiçbir iddiam olmaksızın sadece yaşadığım, deneyimlediğim ve
zihnime gelenleri yazarak hissettiklerimi paylaşmak istedim.
Mavi ışık varlıklarından söz ediyorsunuz her an yanı başımızda
duran?
Öyle şeyler hissettim ve öyle şeyler girdi ki hayatıma, eğer
bunları yaşıyorsam, var olduklarından eminim. Aslında hepimizin
hami varlıkları, melekleri olduğuna inanıyorum. Biz onlarla ne
kadar birlikte olmak istersek, o kadar bizimle birlikteler.
Gözükmek veya hissetmek… Bunlar zaman içerisinde olan şeyler.
Sadece biz ne istediğimizin ne kadar farkındayız? Tesadüf dediğimiz
şeylerle hayatımıza giriyor ama aslında bana göre tesadüf diye bir
şey yok. Biz onu kendi enerjimizle form değiştirerek hayatımıza
alıyoruz.
Mavi ışık enerjisi ile yeni bir dönemin geleceğinden
bahsediyorsunuz?
Bunların hepsi tabii ki bir varsayım. Sadece yaşadığım ve zihnimin
söylediklerini kağıda geçirdim. İddia değil ama yaşadığım için
güveniyor ve daha net söyleyebiliyorum. Ayrıca hiçbir şey için özel
bir çaba göstermedim. Her şey o kadar kendiliğinden oluyor ki,
olmadığı zaman da hiç sorgulamıyorum.
Bir müdahalede bulunmak yok!
Asla. Oluyorsa oluyor. Denize bir taş atıyorsunuz, o taş bir yere
gidiyorsa gidiyor, niye gitmedi diye sormamak lazım, biliyorum ki o
arkasından başka bir dalgayı getirecektir. Olmadıysa mutlaka bir
nedeni vardır hayatımızı ilgilendiren. Zaman içerisinde anlıyoruz
bunu. Onun için ‘hayırlısı gelsin’ lafı en güvendiğimiz laftır.
Sıkıştırdığınız zaman, hayat size ciddi anlamda agresif davranıyor.
Çok istediğinizde bir enerji blokajı olduğuna inanıyorum.
Sizin gibi düşünenler var mı etrafınızda?
İlahi sistem ya da kozmik sitemde gerekli olan zamanda, gerekli
olan kişilerle mutlaka bir araya gelme durumu söz konusu. Zamanı
geldiğinde bir araya geliyorsunuz. Çünkü o kişi, belki kapınızı
açmak üzere size gelen bir görevli; sizi başka bir yere taşıyor. Ya
da siz onu başka yere taşıyorsunuz. Ve bu döngü sürekli böyle devam
ediyor. Dünyada son senelerde bu konularla ilgili niye çok ciddi
bir değişim var? Artık böyle olması gerekiyor. Bizler birer aracız.
Şu anda herkes bir şey yapıyor.
RENKLERİN GÜCÜ
Renklerin önemi ne?
Hayatta olmamızın en önemli sebebi renkler. Her rengin dalga boyu
var. Kendi bedeninize üretip verdiğinizde o enerji kalıbı içerisine
oturuyorsunuz ve birebir uyuyor. Siyah muhalif duyguların rengi.
Yoğun ve ağır enerjiler taşır.
Ama hep siyah giyeriz biz, düğünlerde bile!
Siyah, hepimizin kalkanı çünkü. Bazen karamsarlığın içine kendimizi
kapatmak için farkına varmadan elimiz siyaha gider. Bazen de
güçlüyüm, ayaktayım, demek için. Tabii siyahın da kendine ait bir
zarafeti var ama az giymek gerekir. Diğer renklerin bize
vereceklerini bilsek, inanın siyahla olan arkadaşlığımızı hemen
keserdik. Mesela kırmızı ve turuncu hayata bağlılığın ifadesi.
Yaşam enerjisini yukarı çıkarır. Kırmızı hayatı layıkıyla yaşamayı
seçtiğinizi, sevdiğinizi, kendinize göre doğrularınız ve
kararlarınızın olduğunu, aktif bir yapınız olduğunu anlatır.
Yeşil Yol filmini seyrettiniz mi?
Seyrettim. Her kişide benzer özellikler var ama bazı kişilerde
genetikten geliyor, daha açık oluyorlar. Siz ona gönüllüyseniz ve
bunu hayatınıza istiyorsanız gelir. Bazıları şarkı söylemeyi
sonradan öğrenir, bazıları anadan doğma söyler, bunun gibi bir şey.
Herkesin hayatında olabilen bir sistemdir. Ne kadar isterseniz
hayatınıza o kadarı girer.
En doğaüstü şey insan
Doğaüstü bir şey yok bu dünyada, en doğaüstü şey insan bence. Biz
insan olmanın ve doğanın kıymetini bilemiyoruz. Farkındalığımızı
yitirmeye başladık. Ciddi bir dejenerasyon içindeyiz. Niye olduğunu
da bilmiyoruz. Çok yoğun bir koşuşturma. Gerek yok, kendimizi yok
etme noktasına geleceğiz zaten. O kadar basit ki her şey. Sadece
gülümseyerek baktığımızda bir şeye, enerji oluşmaya başlıyor,
sevgiyi çağırmaya başlıyorsunuz. En büyük handikabımız sevgi
enerjisiyle yoğrulmuyor olmamız. Sevgisiz olunca, kıskançlıklar,
egolar, zaaflar, tutkular ve ihtiraslar başlıyor.
(Seda Kaya Güler)