Mavi ama hangi Mavi
Abone olPazar akşamı oynanacak İtalya-Fransa maçıyla da Dünya Kupası sahibini bulacak.
9 Haziran'da başlayan Dünya Kupası'nda artık sona ulaşıldı. 62 maç oynandı, pazar akşamı oynanacak İtalya-Fransa maçıyla da Dünya Kupası sahibini bulacak. Ve futbol olarak pek de tat vermemiş bir Dünya Kupası geride kalacak.
Şüphesiz çoğunluk için sürpriz bir final oldu. Kimse yaşlı Fransa ile şike skandalına batan İtalya'nın buralara geleceğini ummuyordu. Fakat eski yıldızların azmi Fransa'yı, Lippi'nin dehasıyla birleşen ismi az bilinen oyuncuların heyecanı da İtalya'yı zirveye taşıdı.
İtalya Almanya'ya gelirken oyuncuların morali "Temiz Ayaklar Davası" nedeniyle oldukça bozulmuştu. İlk maçlarında Gana'ya karşı sergilenen hücum futbolu Azzurileri umutlandırırken ABD karşısında alınan beraberlik moralleri bozsa da önce Çek Cumhuriyeti'ni geçen, Avustralya'yı tartışmalı bir son dakika penaltısı ile eleyen, Ukrayna'yı hezimete uğratan ve son olarak da ev sahibi Almanya'yı uzatmanın son dakikalarında atılan iki golle ağlatan İtalyan milli takımı Çizmede futbolseverlerin oyuna tekrar bağlanmasını da sağlamış oldu. 6 maçta sadece 1 gol yiyen (o gol de kendi kalesine) İtalya'da, kalede Buffon, defansta da Cannavaro önderliğindeki adı turnuva öncesi pek duyulmamış oyuncular rakiplerine fırsat vermiyor. Orta sahada gizli lider Pirlo hem savunmada hem de hücumda takımı ateşliyor. Suskun golcüler Toni ve Gilardino'nun eksikliğini de yine takım halinde gideriyor İtalya: atılan 11 gol 10 oyuncu arasında paylaştırılmış durumda. Del Piero ve Totti acil durumlarda kullanılacak birer silahken Lippi etkili taktik hamleleriyle rakibini yıkan adam oluyor.
Fransa rakibine göre daha sıkıntılı durumda. Turnuva öncesi eleştirilen yaşlı yıldızlar özellikle İspanya maçıyla birlikte yükselişe geçtiler. İsviçre ve Kore maçlarında beraberliğe razı olan Horozlar 1998 finalinden sonraki ilk galibiyetlerini zayıf Togo'yu yenerek aldılar. Eleme maçlarında hiç favori olarak görülmeyen Fransa önce İspanya'yı sonra da turnuvanın favorisi Brezilya'yı saf dışı bıraktı. Yarı finalde Portekiz'i bu turnuvayla birlikte futbolu bırakacak olan Zidane'ın penaltı golüyle geçtiler; 1998'de adını Zafer Takkı'na yazdıran Zizou büyük bir zaferle emekli olmak istiyor. 2 gol yiyen Horozlarda Thuram defansı toparlayan en önemli oyuncu, Barthez ise asla kalede güven vermiyor (ve Lyon'da rüştünü ispat etmiş olan Coupet yedek oturuyor). Orta sahada Vieira her zamanki gibi iyi bir kesici ve 2 gol 2 asistle hücum gücünün de gizli öznesi. Henry Arsenal'de alıştığımız Henry değil, bunda tek forvet olmasının da etkisi var elbet. Domenech muhafazakar bir 4-5-1 oynatıyor, hatta oyuncu değişiklikleri bile dakikası dakikasına aynı oluyor. Fransa'nın belki de en zayıf noktası kenar yönetimi. Lippi'nin Klinsmann'ı yarı final eşleşmesinde nasıl alt ettiğini gördük hepimiz.
Bu maç bir anlamda Euro2000 finalinin de rövanşı olacak. O maçta İtalya öne geçmiş ama Wiltord'un son dakikada gelen golüyle maç uzamış, Trezeguet'nin altın golüyle de kupa Fransa'nın olmuştu.
Bir tarafta "Gök Maviler" bir tarafta "Maviler". Bakalım futbolun zirvesine kim oturacak?
Kaynak : TNN