Masonları 28 Şubat şımarttı
Abone ol“Benden başka Kemalist kalmadı” diyen Attila İlhan, masonların Atatürk’ü istismar ettiğini söylüyor
28 Şubat sürecinde de yazdım; Türkiye'de hiç lafı edilmeyen bir
takım başka tarikatlar da vardır, Silahlı Kuvvetler bunları
görmüyor mu? Soru buydu. Ve isimlerini sıralamıştım; masonlar,
rotaryenler, lionslar, bunların hepsi tarikat, bu tarikatların aynı
şekilde ilişkileri servetleri, aynı şekilde fırıldakları vardır.
Milli Gazete'den Muharrem Coşkun ve Necmettin Çakmak'a konuşan
Atilla İlhan, Türkiye'de üzerine gidilemeyen tarikatlara dikkat
çekiyor. Masonları 28 Şubat şımarttı - Kürtçe serbest bırakılabilir
mi? Bakın bizim imparatorluğumuzda yıllarca kalan milletler bizden
ayrıldıklarında hiç bir şeylerini kaybetmeden ortaya çıkabildiler.
Hiç dokunmamışız onlara. Cezayir, Tunus yıllarca bizde kaldı, hiç
kimse Türkçe bilmiyor. Yüz yıl Fransa Hakimiyetinde kaldı, herkes
Fransızca konuşuyor. - Sizce Atatürk de istismar ediliyor mu?
Atatürk'ün istismarı özellikle İsmet Paşa ve Bayar (Celal)
döneminde yapıldı. Atatürkçülük diye İnönü mantığını savundular. Ve
bizi Batılılaşmaya sevkettiler. Halbuki Gazi'de Batılılaşmak yok
durmadan Batı'ya karşı adam. - Şimdi? Şimdi benden başka Kemalist
kalmadı ki. - Biraz da 28 Şubat'ı konuşalım, tankların yürümesi,
üst üste verilen üst düzey askeri kişilerin demeçleri... Demokrasi
içinde bunları nereye koyabiliriz? Bu meselelerde, Batı ülkelerinde
işçi sınıfı devreye girer. Ve çok güzel çözer, nasıl? Bir genel
grev yapar hükümet gider. Ama sen işçi sendikalarının tepesine
vurursan, adamları hapse atarsan partilerini kapatırsan, canlarını
yakarsan, işçi sendikaları devre dışı kalırlar. Demokrasi demek
sermaye gücüne karşı emek gücü demek. 28 ŞUBAT'TA MASONLARI
GÖRMEZDEN GELDİLER - O dönemde gündemden düşmeyen cemaatler, Fadime
Şahinler, ne oldu da bir anda kayboldu? Daha da önemlisi bu ülkede,
kökü dışarda din dışı faaliyet gösteren tehlikeli gruplardan neden
hiç bahsedilmiyordu? Bakın ben 28 Şubat sürecinde de yazdım,
diyorum ki, bir takım İslami tarikatların geliştiği, beslendiği
hatta semirdiği doğrudur, bunların bir kısmının büyük servetleri
olmuştur, bu büyük servetlerle büyük işler yapmaktadırlar. Ama
Türkiye'de hiç lafı edilmeyen bir takım başka tarikatlar da vardır,
Silahlı Kuvvetler bunları görmüyor mu? Soru buydu. Ve isimlerini
sıralamıştım; masonlar, rotaryenler, lionslar, bunların hepsi
tarikat, bu tarikatların aynı şekilde ilişkileri servetleri, aynı
şekilde fırıldakları vardır. Öbürleri nasıl burunlarını siyasete
sokuyorlarsa bunlar da burunlarını siyasete sokmaktadırlar hatta
şunu da ilave etmiştim bir konuşmamda, "hatta müslüman tarikatlar
onları taklit etmektedir. Çünkü ilk başlayan onlardır." - Sizce
niçin ses çıkarılmıyordu? O zaman ses çıkarılmıyordu bunun da iki
sebebi vardı; birincisi yüksek kumanda kademesinde masonlar vardı.
Öyle olunca tabii dokunulmaz oluyorlar. Ama yüksek kademe
içerisinde Nakşi bulamazsın o yok. Olsaydı belki onları da mazur
gösterirlerdi o zaman. Demek ki biraz ondan oluyor. - Oysa TSK
mensuplarının kökü dışarda dernek ve kuruluşlara üye olması yasak,
öyle değil mi? Şimdi tabii bundan haberdar olmadınız herhalde,
çünkü büyük basının yarısından çoğu mason olduğu için bunları
yazmadılar. Bundan aşağı yukarı 4-5 ay evvel Genelkurmay Başkanlığı
bir tamim yaptı "Masonluk, roteryenlik gibi kulüplere üye olanlar
hakkında takibat yapılacaktır" şeklinde. Yani şimdi intibaha
geldiler, onları da atacaklar. Daha yeni, yeni. Bana sorarsanız, 12
Eylül yani Turgut Özal'dan İsmail Hakkı Karadayı'nın Genelkurmay
Başkanlığına kadar olan dönem içerisinde yönetim tamamiyle dış
merkezliydi. Bakın Çevik Bir Amerika'nın adamı, tasfiye edildi, onu
tasfiye ettiler. ÇevikBir. Doğan Güreş olacaktı, onun için
yetiştirilmişti. Bilmediğiniz bir şey de söyleyeyim; Sabatayisttir,
dönmedir. Son zamanlarda dönmelere çok cesaret verdiler...
Dönmelere bir şey diyemezsiniz, bütün sultanlarımız dönmedir
unutmayın. Devşirme bizim sistemimizde var. Devşirmeyi kötü bir şey
saymayız. Biz Osmanlıyız onu unutmayın. İstersen müslüman ol ama,
çıkıp da "benim inandığım gibi olacaksın" dersen bu olmaz. MECLİS
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINI KALDIRIRSA SAYGI DUYARIM - Aynı şekilde Laiklik
adına, benim gibi giyinecek benim gibi konuşacaksın dersen bu da
yanlış değil mi? Laikliğin icad edildiği Fransa'da biri fakülteye
girerken o fakültenin giyim talimatnamesine uymak zorundadır.
Fakültelerin, bazı müesseselerin giyim talimatları vardır. Bunları
önleyemezsin. Onlar onu öyle görmüşler yazmışlar. "Böyle yapmakta
haksız davranıyorsunuz" dersin, oturma eylemi de yaparsın bunlar
senin hakkın ama zorla bu işi yapmağa kalkamazsın. - Kimse zorla
bir şey yapmıyor ki, haklarını arıyorlar? Zorla yapmıyor ama zor
çıkıyor neticede. - Tepkileri duyan yoksa ne olacak? Duymazlarsa o
devletin işi, buna karışamıyorsun işte. - Ama bu inanç meselesi
ise, inanç özgürlüğü istenemez mi? Hayır. Şimdi askere giden bir
kız ben türbanla gideceğim diyebilir mi? Talimatnamesi vardır. Ona
uymak zorundasın. Müesseselerin böyle hakları vardır. - Bu mudur
demokrasi? Demokrasi başıboşluk değildir. Karl Marks'ı anacağım,
Marks diyor ki, "Hürriyet, zaruretlerin idrakidir" bunu bir kenara
yazın. - Tam tersini düşünün, öyle bir iktidar geldi ki, demokrasi
ve devlet adına bir genelge yayınladı, bundan böyle bayanlar başı
açık olarak üniversiteye giremezler. Aynı fikirleri savunur
musunuz? Devlet koymuşsa değil, Meclis koymuşsa savunurum. - Meclis
böyle bir yasa çıkarırsa savunur musunuz? Bitti. Gayet tabii. Yahu
sen o zaman halk hakimiyetini savunmuyorsun. Halk hakimiyeti
önemli. Demokrasi hakkındaki fikriniz yanlış, demokrasi o değildir,
demokrasi disiplinlidir. Fransa bunun örneğidir inanılmaz bir
disiplin vardır orda. - Ama bugün Meclis'in başörtüsünü yasaklayan
bir kanunu yok ki? Zaten her yerde de türban yasağı yok ki, isteyen
geziyor dolaşıyor. Belirli yerlere giremiyorsun. Niye çünkü onlar
yasaklamışlar. Onlara da karışamıyorsun. Şimdi sen YÖK'e müdahale
edemiyorsun.Çünkü onlar Cumhuriyetin kurumları, nasıl orduya
müdahale edemiyorsan ona da edemiyorsun. Laiklik, dine baskı olarak
kullanıldı - Askerde iken, Silahlı Kuvvetler tarafından
hazırlanmış, "Yıkıcı ve Bölücü faaliyetler" kitabında Mustafa
Kemal'in "Komünizm bir yılandır, görüldüğü yerde başı ezilmelidir"
şeklinde bir sözü var. Sizin anlattıklarınızla çelişmiyor mu bu?
Uydurma bir laftır, ben sana bunun tam aksini söyleyen yüz tane
Gazi'nin lafını çıkarır getiririm. Mustafa Kemal bolşevikliği de
savunuyor, Sosyalist partilerini de savunuyor, hatta Sovyet
heyetinin başındaki adama şöyle bir lafı var; "Bizim komünistlerle
bir problemimiz yok. Hatta biz burda bir komünist partisi kurduk,
ben de üyesiyim" diyor. Mustafa Kemal Türkiye Komünist Partisi'nin
üyesidir. Daha komiğini söyleyeyim. TBMM İçinde kurulan ilk iki
partinin ikisi de komünisttir. Birisi Türkiye Komünist Fırkasıdır.
Biri de Halk Iştırakıyyün Cemiyeti'nin fırka haline gelmiş
şeklidir. O sizin söylediğiniz hikaye, soğuk savaş döneminde
-ismini söylemek istemediğim- tarihçi geçinen ama çok palavrası
olan bir arkadaşımızın uydurmasıdır. Böyle birşey yok.Gazi
"Komünizm ezilmelidir" diyemez. Çünkü bütün politikası komünizmle
dostluk üzerinedir. - Politikayı düşünür müsünüz? Politikayı
sevmem, - Oy vermediniz mi? Hayır vermem. - Atatürk'ün Partisi var
CHP..? Atatürk'le ne alakası var CHP'nin. Demin anlatttım sana
tüzüğünün nasıl oluştuğunu. Mustafa Kemal neyi kayıp etmiş de onu
bulmuş CHP. DİN ÇATIŞMASI YAPILACAK - Mihri Belli ile aranız nasıl?
Mihri'yi ben başından beri sevmem. Onlar bizden daha önceki
nesilden ama Amerikancıdır. - Mihri Belli de Amerika'ya karşı
olduğunu her fırsatta dile getiriyor..? Mihri'nin Yunan Komünist
Partisi'yle Yunan Komünist Partisi'nin de Amerika'yle arası çok
iyidir. Bu ilişkileri bilmek lazım. - Eskiden sağ-sol kavramlarını
kaşıyarak çatışma amaçlayanlar şimdi neyi kaşıyorlar? Şimdi dini
kaşıyorlar. Çünkü yalnız Türkiye'ye mahsus değil dini inançlar.
Afganistan'da da aynı şeyi yaptılar o çevrede ılımlı bir
müslümanlık meselesini kaşıyorlar, bunu kaşımaya devam
edeceklerdir. Hıristiyanlıkta, ümmetçilikten millete geçerken yani
burjuvazi iktidar olurken çok ciddi bir değişiklik yaşandı.
İslam'da bu yaşanmadı çünkü İslam'da burjuvazi bir türlü çıkmadı.
Burjuvazi daha yeni yeni çıkıyor yeni yeni çıkınca da kendine göre
bir din isteyecektir. - Sizce Türkiye'de demokrasi uygulanıyor mu?
Klasik manada sadece Türkiye'de değil, hiçbir yerde demokrasinin
olduğu söylenemez. Ben kesin demokrasiden yanayım. Sosyalist
demokrasinin de ne olacağını çok rahat tarif edebiliyorum.
Sosyalist demokrasi de olabilir. Ülke komünist de olur ama partiler
gene olur. - Gerçek anlamda Laiklik uygulanıyor mu? Türkiye laiktir
ama Türkiye'de laikliği din aleyhtarlığı, dine karşı gelme gibi
yorumlayan bir kesim vardır. Bazı iş çevreleriyle masonlar ve
farmasonlardır. Asıl ordadır bunların başı. - Laikliğin uygulanış
şekli de bunda etkili olmuş olamaz mı? Yoo. Yahu Türkiye'de gerçek
anlamda laiklik olmasaydı dindar gözüken partiler iktidar
olabilirler miydi? - Dindar kesim üzerine kurulan baskılardan
dolayı kasdettiğiniz partiler oy almış olamaz mı? Hayır. Halk dış
politikanın başka olmasını istiyor, öncekileri tasviye etti bu
belki yapar diye... Halk Batı ittifakı istemiyor, Batı'yla anlaşmak
istemiyor, iki seçimde de hep bunlar kaybetti. - Askerin konumu ve
müdahalelerini nereye koyacağız? Bizim geleneksel idare anlayışımız
yönetimin güçlü olmasındandır. Biz de herkes, "Assınlar iki üç
kişiyi bak nasıl düzelir herşey" der. Bu bizim mantığımızdır. Biz
askeriz unutmayın. Biz Avrupalı değiliz...