Dosyalar açıldı farklı konulara başlandı, yazmakla yazmamak
arasında gidip gelindi, zihnimde birçok konu geldi/gitti. Böyle bir
kargaşa sonunda açılan iki dosya ve farklı iki konu tamamlanmak
üzere arşive atıldı. Kafam başka yerlerde, biraz insan ilişkilerine
kafa yormaktayım şu sıralar. Arkadaşlıklar, dostluklar, çevre
vs.
2012’inin son dönemine geliyoruz yavaş yavaş. ’’21 Aralık
döngüsü’’ ve insanlarda yarattığı gerginliği saymazsak,
yine yeni sene ve yeni başlangıçlar, kendi kendine verilen sözler,
tutulan dilekler, yeni seneye yenilenerek başlamak, bir nevi
kötüden arınmak…
Arkadaşlarımızı yaş aldıkça ve olgunlaştıkça hayatımızdan eleyerek
yürürüz.
Dost çok farklı bir kavramdır, insan kendine dahi çok fazla dürüst
olamazken başkasına ne kadar dürüst olabilir, ne kadar doğal
olabilir, bu hep muamma olarak kalacaktır ben de. 20 veya 30 sene
evli kalabilen çiftlerin ’’onu hiç tanıyamamışım’’
diyerek adliye koridorlarını inlettiğini düşünürsek, yani bu kadar
dip dibe yaşayan iki insan dahi birbirini tanıyamıyorsa, belki de
haftada bir görüştüğümüz arkadaşımız ne kadar dostumuz
olabilir?.
Arkadaşlıklarda kötü gün dostu veya iyi gün dostu tamlamalarını da
pek sevmem. Kötü gün dostu olmak/olmaya çalışmak çoğu zaman
karşıdakine acımanın verdiği üstünlük, ego beslenmesi, kötüye
bakıp, kendi haline şükretme olabilir çoğu zaman, anlarsınız. İyi
gün dostu olabilen nispeten daha azdır, samimiyetini gözlerde
görebilirsiniz, hiç yanıltmazlar.
Birde hiç etliye sütlüye dokunmayan, ’’bana dokunmayan bin
yıl yaşasın’’ vari tipler vardır ki, onlar çok
yaşasın…
Kendi adıma, arkadaşlıklarımda farklı sohbetler edebilme, ben de
olmayan farklı düşünceleri görüp bana uyanları kendime katabilme
aslolan.
Ama işte burda da çıkmazlar olabiliyor. Sohbetiyle beni tatmin eden
birisi yaşam şekliyle bana zıt olabiliyor. Yaşam şeklini derinden
görüp, bir de dışarıya farklı görünme çabaları , sürekli maske
değiştirme, değerlerinde, inançlarında dahi oynama yapabilmesi,
özünde bu insan nasıl bir kargaşa yaşıyor diye kafa patlatırken
gözden düşüyor.
İnsanlar ve insan ilişkileri çeşit çeşit. Yazmakla, örnek vermekle
bitmez, tükenmez. Hatırlıyorum, annem şu lafı çok kullanırdı
’’aman kızım dosta düşmana karşı dikkatli ol’’ ki,
hala aynı kafadadır.
Ona göre dostlar ve düşmanlar vardır ve dikkatli olmak gereklidir.
Bu lafları duyarak büyümeme rağmen, insanları hiç dost/düşman diye
ayırmadım. Hiçbir zaman yanlış anlaşılırım fobim olmadı. Ne
düşündüysem onu söyledim ve ne hissettiysem… Ve beni sevmeyeni hep
daha fazla sevdim. Onlar ilginçti benim için, sevmeyen
ilginçti.
Bir de ’’kendini seven başkalarını sevebilir, sevmeyen
sevemez’’ fenomeni vardır. Kendini sevmeyip, bir başkasına
tapan türlü insanlar da tanıyorum, kendini sevip asosyalliğin
dibine vuranları da.
Şu bir gerçek ki artık günümüzde genellemeler yapmak çok tehlikeli,
o kadar çeşit insan var ki, genellemelerden detaya gitmek her zaman
yanıltıyor.
Çok fazla ahkam da kesmek istemiyorum elbette. Sadece gözlemlerim
şunu söylüyor; kendi hayat arkadaşına/sevgilisine dürüst olan,
arkadaşlıklarda da dürüsttür. Dürüst olmayan, çevresine karşı da
dürüst olamaz.
Kişinin karakterini daima en yakınındaki kişiye olan tavırları
belirler. Bunu baz alarak arkadaşlarınızı tanıyabilirsiniz.