Masa...

Ekrandan izlediğimiz kadarıyla onlarca parçadan oluşan sunta parçalarıyla yapılmış portatif bir masa..

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Mimarlar Odası'nın ortaya attığı, çukur medyasının köpürttüğü "Saray'da 240 bin TL'lik masa" yalanını günlerdir konuşuyoruz.

Erdoğan dün gece bu yalanlara tek tek cevap verdi.

"240 bin TL" denilen masanın toplam fiyatının KDV dahil 5 bin lira, "1 milyon TL" olduğu iddia edilen yemeğin toplam maliyetinin ise 3 bin 600 liradan ibaret olduğunu açıkladı.

Bununla da yetinmedi, bu masanın nasıl kurulduğunu video kaydıyla hem salonda ağırladığı muhtarlara, hem de ekran başındaki milyonlara izletti.

Ekrandan izlediğimiz kadarıyla onlarca parçadan oluşan sunta parçalarıyla yapılmış portatif bir masa... Milyon dolarlık rakamlarla aalındığı söylenen tabak, çatal, kaşık ve koltukların bir kısmı Demirel, bir kısmı ise Gül'ün Cumhurbaşkanlığı döneminden kalma...

Bir kere daha anlıyoruz ki mesele masa, koltuk tabak falan değil!

Erdoğan bir gecekondunun orta yerine sini koysa, sofra örtüsünde iftar verse inanın bu aşağılık zevat iftiralarına aynen devam edecekti.

Kimbilr; belki bugün, "Sini pırlanta işlemeli, 250 bin TL'lik altın tepsi" olarak yazılırdı. Ajda bardaklara saf kristal bardak derlerdi.

İnsan olmakla kahpe olmak arasındaki ince çizgiyi unutan böylesi kara suretler, muhakkak yazacak bir şeyler bulurdu.

Dertleri masa sandalye falan değil? O masalarda eskiden olduğu gibi alem yapılsaydı, 70'likler devrilseydi kimsenin umurunda olmazdı.

Gördük neticede o tabloyu...

Öyle bir durumdaydık ki bırakın dış borcu, devlet memuruna bile donuna kadar borçluydu. Ecevit'in yalvar yakar IMF'den aldığı 1 milyar dolarlarla Çankaya'da alem yapılırdı.

O günü hiç unutmam!

Ahmet Necdet Sezer ve eşi, devasa kadehlerde viski yudumluyordu.

Bakmayın kadeh dediğime!

Damacana desen damacana değil, akvaryum desen balık yok, fanus desen benzemiyor. İçine insan düşse oracıkta boğulur!

Annem ekranda kadehleri gördüğünde, "Ben sizi küçükken bundan ufak leğenlerde yıkıyordum" demişti!

Varın gerisini siz düşünün!

Sezer o devasa kadehten viski yudumlamak için ağzını sürahi ağzı kadar açmışken poz veriyor, bizim medya ise  "İşte moderin Cumhurbaşkanı!" diye şakşakçılık yapıyordu!

Şimdi bu medya kalkmış, "Bakın,  paranızla ne harcamalar yapılıyor" diyerek bizi yeni bir algı operasyonunun kurbanı haline getirmek istiyor. Hem de İngiliz BBC'nin, CNN'nin o masanın haberini abarta abarta yaptığı gün!

Bizim yüz karası, insan fukarası sözde medya, "Onlar bile sizin cebinizdeki parayı düşünüyor" diyerek bizi makaraya takılan balık gibi kendi tarafına doğru çekmeye çalışıyor.

Bu kadar mı kepazeleştiniz arkadaş?

"Sümeyye Erdoğan 74 bin lira danışmanlık bedeli alıyor" dediniz olmadı. "Saray'da altın klozetli tuvaletler var" dediniz uymadı. "Altın varaklı yemek takımları alındı" dediniz, kimse yemedi.

Tamam anladık, Erdoğan'ı sevmiyor olabilirsiniz. Yaptığı veya yaptığını iddia ettiğiniz hatalar karşısında eleştirebilirsiniz. Ama Erdoğan'ı eleştireceğiz diye yemediğiniz b.k kalmadı be kardeşim!

Size değil, sizi adam sanıp takip eden gölgenize yazıklar olsun, ne diyeyim!

Millet artık sizin gazetelerinizle arabasının camını, helasının taşını silmiyor. Daha ne kadar zelil ve rezil olacaksınız? İnsan olmakla kahpe olmak arasındaki çizgiyi ortadan kaldırdınız be!

Ya sen Ekrem Dumanlı?


Allah dostu dediğin hocaefendiniz sizi böyle mi yetiştirdi? "Köşeye sıkıştığınızda adınız yalan, soyadınız iftira olsun" talimatı mı verdi?

Başkası olsa "Yer yarılsın da içine gireyim" derdi. İtibarını, ahlak anlayışını nerede düşürdün ki attığın iftiralar ortaya çıkmasına rağmen yüzün zerre kadar kızarmıyor?

Şimdi bu yalan haberler karşısında Erdoğan yasal hakkını kullanınca, "Özgür basın susturuluyor" diyerek kankisi olduğun medya ile birlikte ciyak ciyak bağıracaksın değil mi?

Sizden yana tavır almadı diye, Erdoğan'la aynı iftar sofrasına oturdu Mehmet Görmez'i hedef olarak mı Allah yolunda ilerliyorsunuz?

Peygamber efendimize hakaret eden Charli Hebdo dergisinin karikatürlerini yayınlayan Cumhuriyet Gazetesi'yle aynı yalan haberi paylaşan sizin yolunuz Allah yolu öyle mi?

Bu yolun sonu Allah'a değil, bildiğin İsrail'e çıkıyor Ekrem Dumanlı!

Zaten Binyamin Netenyahu birlikte, "Oh! AK Parti düştü" diye göbek atman bunu ispatlıyor!