MART AYINDA ENFLASYON ARTTI
Abone olMart ayında tüketici fiyatları yüzde 0,66 oranında artarken, yıllık enflasyon yüzde 7,29’a yükseldi.<br/>Merkez Bankası Para Politikası Kuru...
Mart ayında tüketici fiyatları yüzde 0,66 oranında artarken,
yıllık enflasyon yüzde 7,29’a yükseldi.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’ndan ’Enflasyon Gelişmeleri’
başlığı altında yapılan açıklamada, “Mart ayında tüketici fiyatları
yüzde 0,66 oranında artmış, yıllık enflasyon yüzde 7,29’a
yükselmiştir. Bu yükselişte işlenmemiş gıda fiyatları etkili
olurken temel enflasyon göstergeleri ise ılımlı seyrini korumuştur.
Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon yüzde 8,10’a
yükselmiştir. İşlenmemiş gıda grubunda yıllık enflasyon Mart ayında
temelde taze meyve-sebze fiyatları ve baz etkisiyle yaklaşık 5 puan
yükselerek yüzde 6,79 olmuştur. İşlenmiş gıda grubunda ise ekmek ve
tahıllar grubundaki artışların sürmesine ek olarak işlenmiş et
fiyatlarında da kaydedilen yükseliş sonucunda yıllık enflasyon
artmıştır. Nisan ayına ilişkin öncü göstergeler, yılın ilk
çeyreğindeki yüksek oranlı artışın ardından işlenmemiş gıda
fiyatlarında bir düzeltme gözleneceğine işaret etmektedir”
denildi.
ENERJİ FİYATLARI
Açıklamada, “Enerji fiyatlarındaki olumlu seyir Mart ayında da
sürmüştür. 2010-2012 döneminde ortalama yüzde 4,1 olan ilk çeyrek
fiyat artışı, petrol fiyatları ve Türk lirasındaki istikrarlı seyir
ile, bu yıl yüzde 0,86 oranında gerçekleşmiştir. Enerji grubu
enflasyonunun önümüzdeki dönemde baz etkileri sebebiyle dalgalı bir
seyir izleyeceği öngörülmektedir.
Hizmet fiyatları Mart ayında yüzde 0,42 oranında artarken grup
yıllık enflasyonu yüzde 7,32’ye yükselmiştir. Alt gruplar bazında
bakıldığında, yıllık enflasyondaki yükselişte kira ve ulaştırma
hizmetlerindeki gelişmelerin belirleyici olduğu görülmektedir.
Mevsimsellikten arındırılmış hizmet fiyat artış oranları ve yayılım
endeksi de sınırlı bir yükseliş göstermiştir.
Temel mal grubu yıllık enflasyonu Mart ayında yüzde 4,29’a
gerilemiştir. Giyim grubunda yıllık enflasyon Şubat ayının ardından
bu dönemde de gerilerken giyim ve dayanıklı mallar hariç temel mal
enflasyonundaki yavaşlama sürmüştür. Diğer taraftan, dayanıklı mal
grubunda yıllık enflasyon otomobil ve mobilya fiyatlarına bağlı
olarak Mart ayında da yükselmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış
veriler temel enflasyon göstergelerinin ana eğilimindeki göreli
ılımlı seyrin korunduğuna işaret etmiştir” ifadeleri yer aldı.
ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR
Enflasyonu Etkileyen Unsurlar ise şöyle açıklandı:
“2013 yılı ilk çeyreğine ilişkin veriler yurt içi nihai talebin
sağlıklı bir toparlanma sergilediğine işaret etmektedir. Nitekim,
sanayi üretim endeksi Ocak ve Şubat aylarında üst üste artarak
Aralık ayındaki keskin düşüşü telafi etmiş ve dönemlik bazda artış
kaydetmiştir. Aynı dönemde, gerek tüketim gerekse yatırım malları
üretiminde ve ithalatında artışlar gözlenmiştir. İlk çeyreğe
ilişkin otomobil ve beyaz eşya iç satış miktarları ile kredi
verileri de benzer bir eğilime işaret etmektedir. Bu bilgiler
ışığında Kurul, ilk çeyrekte toplam nihai yurt içi talebin büyümeye
önemli katkı yaptığı değerlendirmesinde bulunmuştur.
Dış ticaret ve cari dengeye ilişkin veriler öngörüler doğrultusunda
gerçekleşmektedir. İhracat zayıf küresel talebin etkisiyle
yavaşlamaktadır. İthalatta ise iç talepteki canlanmaya bağlı olarak
artış gözlenmektedir. Bu durum cari işlemler açığında bir miktar
yükselişe neden olmaktadır. Kurul, cari işlemler açığının artmaya
devam edebileceğini belirtmiş ancak mevcut politika çerçevesinin ve
emtia fiyatlarında gözlenen düşüşün artış eğilimini sınırlayacağı
değerlendirmesinde bulunmuştur.
Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre tarım dışı istihdam 2013
yılının Ocak döneminde artmaya devam etmiş, işsizlik oranları ise
azalmıştır. İşsizlik oranlarının gerilemesinde tarım dışı
istihdamın artması etkili olmuştur. Tarım dışı istihdam artışı asıl
olarak 2012 yılı son çeyreğiyle birlikte toparlanma eğilimine giren
sanayi sektöründen kaynaklanmıştır. Anket göstergeleri yılın ilk
çeyreğinde sanayi istihdamında artışın sürdüğüne işaret etmektedir.
Kurul, önümüzdeki dönemde toplam istihdamın ılımlı artışlar
sergilemeye devam edeceğini öngörmektedir. Bununla birlikte,
küresel ekonomiye dair belirsizlikler yatırım ve istihdam artışını
sınırlayabilecek bir unsur olarak önemini korumaktadır.”
RİSKLER VE PARA POLİTİKASI
Kurulun, bu değerlendirmeler çerçevesinde iç ve dış talep
gelişmelerinin öngörüldüğü şekilde seyrettiğini ifade ettiği
açıklama, şöyle sürdü:
“Yurt içi nihai talep sağlıklı bir toparlanma sergilerken, ihracat
zayıf küresel talebin etkisiyle yavaşlamaktadır. Tarım dışı
istihdamdaki artışlar harcanabilir gelir kanalından talebi
desteklemektedir. Finansal ve parasal koşullar da iç talepteki
artışı desteyici konumdadır. Bu çerçevede iç talebin büyümeye
verdiği katkının kademeli olarak artacağı tahmin edilmektedir.
Nitekim ilk çeyreğe dair gelişmeler özellikle yatırım talebi
kaynaklı olmak üzere yurt içi nihai talepte kayda değer bir
canlanmaya işaret etmektedir. Öte yandan, küresel belirsizlikler ve
dış talebin zayıf seyri iktisadi faaliyetteki toparlanmayı
sınırlayabilecek bir unsur olarak önemini korumaktadır.
Son dönemde iç talepteki canlanmaya bağlı olarak cari işlemler
açığında bir miktar yükseliş gözlenmektedir. Bununla birlikte,
mevcut politika çerçevesi ve emtia fiyatlarında gözlenen düşüş cari
işlemler açığındaki artış eğilimini sınırlamaktadır. Uygulanan
politikalar sermaye girişlerinin döviz kuru ve krediler üzerindeki
etkisini zayıflatarak cari açıktaki bozulmanın sınırlı olmasını
sağlamaktadır.
Yakın dönemde sermaye girişleri tekrar hızlanma eğilimi gösterirken
kredi artış oranları referans değerin üzerinde seyretmektedir.
Gerek Türkiye’ye yönelik olumlu beklentiler, gerekse Japonya Merkez
Bankasının açıkladığı parasal genişleme paketi önümüzdeki dönemde
sermaye girişlerinin güçlü seyredebileceğine işaret etmektedir. Öte
yandan, Euro Bölgesine dair belirsizliklerin sürmesi, risk
iştahının dalgalı bir seyir izleyebileceğini göstermektedir. Bütün
bu gelişmeler, çok araçlı ve esnek bir para politikası çerçevesine
sahip olmanın önemini bir kez daha teyit etmektedir.
Kurul, finansal istikrara dair risklerin dengelenmesi amacıyla,
mevcut konjonktürde bir yandan faiz oranlarının düşük tutulmasının
diğer yandan döviz rezervlerini artırıcı yönde makro ihtiyati
tedbirlere devam edilmesinin yerinde olacağını belirtmiştir. Bu
doğrultuda, kısa vadeli faizlerde indirime gidilirken rezerv
opsiyonu katsayılarının artırılmaya devam edilmesi uygun
bulunmuştur. Kurul, rezerv opsiyon mekanizmasının bu şekilde daha
etkin kullanılmasının geniş faiz koridoruna olan ihtiyacı
azaltacağını tekrar vurgulamıştır.
Öte yandan, küresel ekonomiye dair belirsizliklerin ve sermaye
akımlarındaki oynaklığın sürmesi nedeniyle para politikasında her
iki yönde de esnekliğin korunmasının uygun olacağı belirtilmiştir.
Bu doğrultuda, alınan tedbirlerin krediler, yurt içi talep ve
enflasyon beklentileri üzerindeki etkileri dikkatle takip edilecek,
Türk lirası fonlama miktarı gerekli görüldüğünde aşağı veya yukarı
yönlü ayarlanacaktır.
Küresel talepteki yavaşlama ve emtia fiyatlarının görünümü
enflasyona ilişkin yukarı yönlü riskleri azaltmaktadır. Her ne
kadar işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklık enflasyon tahminleri
üzerinde risk oluştursa da, emtia fiyatlarında gözlenen düşüş
eğilimi bu riski dengelemektedir. Bununla birlikte, iç talep ve
kredilerdeki artışların fiyatlama davranışları üzerindeki etkileri
yakından izlenmektedir.
Kurul, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin
gelişmeleri enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip
etmektedir. Para politikası oluşturulurken Orta Vadeli Program’da
belirlenen çerçeve esas alınmaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki
dönemde mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen
fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği
varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden
belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon
görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da
güncellenmesi söz konusu olabilecektir.
Küresel dengesizlikler karşısında ekonomimizin dayanıklılığını
koruması açısından maliye ve finansal sektör politikalarındaki
temkinli duruşun sürdürülmesi kritik önem taşımaktadır. Orta vadede
ise mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını
azaltacak yapısal reformların güçlendirilmesi, makroekonomik
istikrarı destekleyecektir. Bu yönde atılacak adımlar aynı zamanda
para politikasının hareket alanını genişletecek ve uzun vadeli kamu
borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olmasını sağlayarak
toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. Bu çerçevede, Orta
Vadeli Program’ın gerektirdiği yapısal düzenlemelerin hayata
geçirilmesi büyük önem taşımaktadır.”
(İHA)