Marmaris'e giden timi geciktiren Yarbay Bahattin Akgün'ün ifadesi
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele yapılan saldırının gecikmesinin ayrıntıları, o geceyi yaşayan Pilot Kurmay Yarbay Bahattin Akgün'ün ifadesinde ortaya çıktı.
15 Temmuz'da FETÖ üyesi askerlerin darbe girişiminde en önemli
hedeflerinden biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ailesiyle
otelde tatilini geçirdiği Muğla Marmaris oldu.
Pilot Kurmay Yarbay Bahattin Akgün, darbe girişimi gecesi "Ben uçmuyorum kardeşim" diyerek helikopterle Marmaris'e havalanmadı, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep'in gözaltına alınmak istenmesi operasyonuna katılmadı.
Akgün, yeni helikopter bulunana kadar Marmaris saldırısı için vakit kaybını sağladı, timin silah ve kişi sayısı bilgisini ayrıntılı verdi, 2 saldırı helikopterinin ikmal için inecekleri Imsık Havalimanı Komutanı'na helikopterleri bozdurdu, pilotları gözaltına aldırdı. Darbe girişiminden sonra gözaltına alınıp tutuklanan Yarbay Bahattin Akgün, itiraz üzerine serbest bırakıldı.
Marmaris'teki otele yapılan ve toplam 37 kişilik timin katıldığı saldırıda, 2 polisi şehit eden darbeci askerlerden Yüzbaşı Burkay Karatepe dışındakilerin tamamı yakalandı. Marmaris'e giden darbeci timin gecikmesiyle de otelden ayrılan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a saldırı başarısızlıkla sonuçlandı.
Timin, saldırının planlandığı Çiğli 2'nci Ana Jet Üs
Komutanlığı'ndan, Marmaris'e planlanandan daha geç bir saatte
havalandığı, tutuklanan darbecilerin başındaki Tuğgeneral Gökhan
Şahin Sönmezateş ile üssün 'paşa' lakaplı imamı
Astsubay Zekeriya Kuzu'nun da ifadelerine yansımıştı. Saldırının
planlama merkezi olan Çiğli 2'nci Ana Jet Üssü'nde o gece
yaşananların ayrıntıları, darbeden haberdar olan askerlerin, timi
geciktirme ve yakalatma çabaları da ifadelerde ortaya çıktı.
TİMİ GECİKTİRENLER
Darbe gecesi Marmaris'te Cumhurbaşkanı hedef alan askerlerin Çiğli'den geç hareket etmesini sağlayanlardan birinin de helikopter pilotu Kurmay Yarbay Bahattin Akgün, olduğu saptandı.
Akgün, ifadesinde darbe günü saat 08.00'de göreve başladığını anlattı. Gün içerisinde kendisine verilen iki görevi yerine getirdiğini ifade eden Yarbay Bahattin Akgün, şunları söyledi:
"Gün içindeki uçuşları tamamladıktan sonra Alay Komutanı Albay Murat Dağlı, yanında Murat Bağ ve Yücel Ekizoğlu, bulunduğu sırada beni odasına çağırıp, uçuş ekibinin akşam saat 22.00'de helikopter başında olması emrini verdi. İstirahate çekilmememizi istedi. Bir süre sonra Alay Komutan Yardımcısı Murat Bağ, odama geldi. Bana 'Bu görev nedir? Bilgin var mı? Adam yeni geldi acaba bizi mi deniyor? Bak bu yaştan sonra bizi denemesin artık sonra bozuşacağım' dedi. Ben de arama kurtarma tatbikatı falan olabilir dedim. Bu görüşmeden sonra Murat Bağ, bu kez Alay Komutanı Murat Dağlı'nın odasına geçti. Murat Bağ, burada Alay Komutanı'na 'Komutanım arkadaşlar soruyor görev nedir diye' sorusunu yönetti. Alay komutanı yarım ağız geçiştirircesine 'Arayacaklar, sonra söyleyeceğim' diyerek konuyu kapattı. Bildiğimiz kadarıyla VIP uçuşumuz yoktu. Bilinmeyen bir VIP uçuşu mu var, öğrenmeye çalıştık. Görevin açıklanmaması, bu sorgulamaya bizi itti."
RADARDA GÖRÜNMEMESİ İÇİN CİHAZ KAPATMIŞLAR
Darbe teşebbüsü gecesi saat 21.45 sıralarında Alay Komutanı Albay Murat Dağlı'nın emriyle helikopter başına gittiklerini belirten Yarbay Bahattin Akgün, yolda da onunla karşılaştıkları anda, "Komutanım ne yapacağız? Nereye gidiyoruz?" sorularını yönelttiğini anlattı.
Yarbay Akgün, "Bana 'uçuş lideri benim, beni takip edeceksiniz, kimseyle temas kurmayacaksınız transponder (radar takibini sağlayan cihaz) DT 500 cihazlarını kapatacaksınız. Sadece 132.00 VHF kanalından benimle irtibat kuracaksınız' emrini verdi. Ben de 'emredersiniz komutanım' dedim. Takım liderinin ilgili yerlerle irtibat kurması sebebiyle bu durum normal geldi" dedi.
''TAKİP CİHAZININ KAPATILMASI OLAĞANDIŞI BİR DURUM''
Yarbay Akgün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Takip cihazlarının kapatılması uçuş kurallarına aykırı olağandışı bir durum olduğunu gösteriyordu, ancak o anda bununla ilgili bir şey sormadım. Çünkü görevin mahiyetinden, nereye gidilecek bilmiyordum. Belki de alayın üzerinde uçarız diye, sormak da aklıma gelmedi. Komutanın yanından ayrıldıktan sonra benim kullandığım kuyruk numarası 12601 olan helikopterdi, ama gece uçuşu özelliği olan aynı model 14028 kuyruk numaralı helikopteri tahsis ettiler. Aralarındaki farklı özelliği olan aynı model 14028 kuyruk numaralı helikopteri tahsis ettiler. Aralarındaki fark yeni verilen helikopterin askeri koltuklu olmasıydı. Benden alınıp Albay Zeki Göçmen'e verilen ise VIP koltukluydu. Onun için bu durumu yadırgamadım."
CEMİL BAYIK'I ALACAKLARINI SANMIŞLAR
Uçuş lideri olan Alay Komutanı Albay Murat Dağlı'nın ekibinde Yücel Ekizoğlu, teknisyen Aydın Özsıcak olduğunu, ikinci helikoptere pilotun kendisinin olduğunu ifade eden Yarbay Bahattin Akgün, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Benim yanımda Yüzbaşı Hacı İbrahim Çalışkan, teknisyen Yasin Sağkol vardı. Bizim haricimizde iki helikoptere daha vardı. Bunlardan birinin içerisinde kimin olduğunu bilmiyorum, SAR arama kurtarma helikopteriydi. Diğer helikopter ise benden alınıp Albay Zeki Göçmen'e tahsis edilen helikopterdi. Sabah uçuşunda yanımda bulunan Murat Gözterit, bu helikopterdeydi. Gaziemir Kara Havacılık Komutanlığı'ndan havalandık 10 dakika sonra Çiğli'ye gidip indik. İnişten sonra saat 22.10 sıralarında, ilk olarak Murat Dağlı'yı gördüm. Kendisine kalkıştan önce sorduğum gibi 'ne amaçla buraya geldiğimizi' sordum ancak cevap vermedi. Bütün helikopterler motoru kapattı. Murat Dağlı, yakıt ikmali emri verdi. Zeki Göçmen ile Murat Dağlı kendi aralarında görüştükleri sırada İstanbul'dan Sikorsky helikopter geleceğini öğrendim. Bir süre sonra alana inen helikopterden 6 - 7 kişilik grup indi. Askeri araç bu kişileri alıp uzaklaştı."
Bekleme sırasında terör örgütü PKK'nın yöneticilerinden Cemil Bayık'ın paketlendiği laflarını duyduğunu, muhtemelen de onu almaya gittiklerini düşündüğünü ifade eden Kurmay Yarbay Bahattin Akgün, "Etrafımdaki insanlar bir süre bu konu hakkında konuştu. Daha sonra Zeki Göçmen, Murat Dağlı, Davut Uçum, Ali Aktürk kendi aralarında konuşuyordu.
''NE PAKETİ DEDİM, CEVAP VERMEDİLER''
Paket kelimesini duydum. Ne paketi diye sorduğum zaman bana cevap vermediler" dedi.
HELİKOPTERDE ARIZA VAR GİBİ GÖSTERDİ
Darbe girişimi gecesi saat 23.00 sıralarında adını hatırlamadığı bir kişinin, askerin Boğaziçi Köprüsü'nü kapattığını söylemesinden sonra internet üzerinden konuyu öğrenmeye çalıştıklarını anlatan Yarbay Bahattin Akgün, uçuş ekibinde olan Yücel Ekizoğlu'nun yaşanan duruma "Bu ne ya darbe mi oluyor. Buna ne gerek vardı" sözleriyle tepki gösterdiğini aktardı.
"DARBE GİRİŞİMİNİ AİLEMDEN ÖĞRENDİM"
Bu anlarda durumun ciddi olduğunu anladığını vurgulayan Yarbay Bahattin Akgün, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Murat Dağlı bana Ege Ordu Komutanlığı'ndan bir paket almamı emretti. İkinci pilot İbrahim Çalışkan bu esnada yanımdaydı. Ne paketi diye sormadan yanlarından ayrıldım. Bu sırada sürekli aile ve yakınlarımdan telefon geliyordu. Onlardan darbe girişimini tam olarak öğrendim. İkinci pilotumla helikopterin başına gittiğim sırada, ikinci pilotum İbrahim'e 'Burada acayip şeyler oluyor. Bu işe gitmeyeceğiz. Sağ motora sıcak basacağız ve gitmeyeceğiz' dedim. Kendisi de 'Komutanım ne emrederseniz yaparım arkanızdayım' yanıtını verdi. Bu tepki cesaret verdi. Helikoptere geçtik. Heyecandan saatin kaç olduğunu hatırlamıyorum. Teknisyen Yasin Sağkol'a planımla ilgili bilgi vermedim. İkinci pilotum da kontrolleri yaptıktan sonra ardından sol motoru çalıştırdım. Kısa süre sonra sağ motoru çalıştırdım."
"TEST PİLOTU OLDUĞUM İÇİN...''
Helikopteri arıza durumuna getirdiğini anlatan Kurmay Yarbay Bahattin Akgün, o anları ifadesini şöyle sürdürdü:
"Ben test pilotu olduğum için teknik açıdan motora nasıl arıza yaptırıldığını biliyordum. İlk çalışma anında, gaz kolunun getirileceği seviyeyi geçip aşırı gaz verdim. Bu arada start butonuna basmaya devam ettim. Basmayı bıraktığım an, bu gazı motor kabul etmeyecekti. Bu nedenle gaz yükselmiş ve butona sürekli basmak suretiyle motorun limiti dışına çıkmasını sağladım. Motor çalışmaz imajı oluşturdum. Bu eylemi üç kez yaptım. Yaptığımız bu işlemin genel olarak adı 'sıcak çalıştırma' olarak geçerdi. Bunu herkes bilmezdi. Test tecrübe pilotu olduğum için biliyordum. Bu yapılan iş helikopter içinde hiçbir ikaz lambasının yanmasına sebep olmazdı. Ancak ibrelerden takip edilip bir hata olduğu anlaşılabilirdi. Üçüncü çalıştırma teşebbüsünden sonra yardımcı pilota 'Sen burada helikopter içerisinde bekle. Ben gidip bilgi vereceğim' dedim. Murat Dağlı'nın yanına gidip 'Komutanım helikopterde sağ motor çalışmıyor, sıcak basıyor müsaade ederseniz. Biraz bekleyim motor soğuduktan sonra tekrar çalıştırarak istisnai uçuş ile birliğime döneyim' dedim. Murat Dağlı da kabul etmedi. 'Hayır biz gelene kadar burada bekleyeceksiniz, ayrılmayacaksınız' dedi. Yanından ayrıldım, helikoptere gidip çalışan sol motoru durdurdum. Bizim helikopter gayri faal görününce Murat Dağlı aynı görevi, kendisiyle birlikte Çiğli Üssü'ne gelen ekibe verdi. Bu helikopter havalandıktan 30 dakika sonra geri geldi. İniş yaptığında yanlarında Hava Kuvvetlerine bağlı bir başka helikopter daha vardı. Hemen helikopteri kullanan Hakan Yukarki'nin yanına gittim, 'ne paketi aldınız' diye sordum. Çok heyecanlıydı, 'Bir şey almadık Ege Ordu'ya gittik. Boş geldik, kimse yok dediler' yanıtını verdi."
''50 KİŞİLİK EKİP GELDİ, ALANDA BRİFİNG VERİLDİ''
Alanda bekledikleri sırada üzerlerinde grimsi üniforma ve ellerinde M 16 tüfek bulunan yaklaşık 50 kişilik grubun geldiğini, başlarında da tuğgeneral bulunduğunu ve onlara brifing verdiğini ifadesinde söyleyen Yarbay Bahattin Akgün, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tuğgeneralin, 'Genelkurmay Başkanının emriyle geldim' sözlerini duydum. Bu brifinge ekibim hariç tüm pilotlar ve ikinci pilotlar katıldı. Bu kişilerin ellerinde silah ve mühimmat kutuları vardı. Hatta benim helikoptere de binmeye geldiler, ancak bizim helikopterin göreve gitmeyeceğini söyledim. İnmelerini sağladım. Motor çalıştıran helikopterler, pistin üzerinde sıralandı. Yarım saat beklediler. Daha sonra da, Sikorskynin yakıtının yetmeyeceği söylendi. Bu nedenle başka bir helikoptere aktarım yapıldı" dedi.
"BEN UÇMUYORUM KARDEŞİM"
Nizamiye tarafından piyade tüfeği seslerinin geldiğini, ancak kime ateş açıldığını bilmediğini söyleyen Yarbay Bahattin Akgün, saldırı timinin alandan ayrılmasını da şöyle anlattı:
"Helikopterler alanda yarım saat bekledi. Helikopterler kalkmadan, kalabalık arasındaki konuşmalardan Marmaris, Dalaman tarafına gidildiğini duydum. Bu sırada Hakan Yukarki'nin kullandığı helikopterdeki teknisyen yanımıza gelip 'ikinci pilot Serkan Çoban uçmayacakmış. Murat Dağlı albayım onun yerine Bahattin Yarbayım geçsin dedi' sözleri üzerine, Ben de 'ben uçmuyorum kardeşim' dedim. Teknisyen yanımdan ayrıldı. Helikopterler kalktıktan sonra Murat Bağ, benimle iki kez telefonda konuştu. Bana, 'Kasıtlı olarak motor arızası verdirdin, Helikopter Marmaris ya da Dalaman'a gidiyor, ben ayrılmak istedim ancak silah sesleri vardı. Sivil olarak kaçamayacaktım. Yaya olarak kaçmam imkansız, oradan hemen uzaklaşın' dedi. Bunun üzerine motor çalıştırıp oradan uzaklaştık. Marmaris saldırısına katılacak helikopterler kalkış yaptıktan 10 dakika sonra hızlı bir şekilde yerleşim alanlarının üzerinden geçip birliğimize döndüm."
''BODRUM'DA YAKIT İKMALİNİ YAPTIRMADI''
Kendi birliklerine indikten sonra darbe olduğunu kesin olarak anladıklarını söyleyen Yarbay Bahattin Akgün, saldırı timini taşıyan diğer helikopterleri Bodrum'da nasıl durdurduğunu ise şöyle anlattı:
"Saat 03.00 sıralarında gerekli birimlere timdeki kişi ve silah sayısı hakkında bilgi verdim. Timin Marmaris'e gidiş sebebinin Cumhurbaşkanı olabileceğini söyledim. Saat 04.00 sıralarında cep telefonumdan Bodrum Imsık Meydanı olarak bilinen askeri havaalanının meydan komutanı devrem Yarbay Fethi Şahbaz aradı. Birliğimize bağlı 2 helikopterin kendilerine doğru geldiğini, yakıt ikmali istediklerini, ne yapması gerektiğini sordu. Ben de kesinlikte yakıt vermeyin, helikopterlerin bataryalarını sökün, hatta kablolarını kesin. Tanker içerisine gerekirse kum dökün. Sizin yanınıza yakıt içini gelen helikopterde silahlı adamlar var. Jandarmadan yardım iste. Sizin gücünüz yetmeyebilir. Kalkmalarına kesinlikle izin vermeyin, Hava Kuvvetleri havada ve görürlerse vurulacaklar deyin onları ikna etmeye çalışın dedim. Sadece bu insanların içerisinde bu olaylara isteyerek karışmadığını bildiğim Yarbay Yücel Ekizoğlu ile Haydar Murat Özden isimli kişileri ayırmalarını diğer şahıslardan uzaklaştırmasını istedim. Bir süre sonra devrem Fethi beni tekrar aradı. Ve dediklerimi yaptıklarını söyledi. 'Bataryaları sökmeye teknisyenler ve Haydar yardım etti."