Marmara Depreminin 8. yılı
Abone olBinlerce kişi yaşamını yitirdi. Geriye sadece acı kaldı. Yaşayanlar anlattı;
"Asrın felaketi" olarak adlandırılan 17 Ağustos Marmara
depreminde yaşanan acılar, aradan 8 yıl geçmesine rağmen
unutulmadı.
YAŞAYANLAR ANLATIYOR...
Enkaz altından 96 saat sonra çıkarılan, 4 çocuğunu ve iki bacağını
kaybeden Sultan Kiraz, depremin şokunu hala yaşadığını söyledi.
7.4 şiddetindeki depremi Gölcük’teki evlerinde yaşadıklarını
hatırlatan Kiraz, şöyle konuştu:
"O gün oğlumla saat 02.00’ye kadar ayaktaydım, daha sonra yattım.
Bel fıtığı ameliyatı olduğum için salonda oğlumla yatıyordum. 2
kızım, diğer oğlum ve eşim odalarında yatıyordu. Sarsıntıyla
uyandım. Ayağa kalktım, oda tamamen aydınlıktı. Oğlum ne olduğunu
sordu. ’Deprem oluyor’ dememe fırsat kalmadan bina
üzerimize yıkıldı. Sarsıntı beni duvarlara çarptı.
AYAKLARIM KOLONLARIN ALTINDAYDI
Çok sallandık, o an çok acım vardı. Çünkü ayaklarım
kolonların altında kalmıştı. Acım çok olduğu için Allah’a
beni öldürmesi için yalvarıyordum. Acım büyük olmasına
rağmen çocuklarıma, eşime bağırıyordum. Ancak hiç kimseden
ses gelmiyordu, sesimi duyan
olmadı.
4 GÜN GÖÇÜK ALTINDA
4 gün göçük altında kaldım. Saatler geçmiyordu.
’Neden gündüz olmuyor, neden hep hava karanlık’
diye kendi kendime söyleniyordum. Zaman zaman uyandığımda ellerimle
bir şeyler arıyor, bulduğum parçalarla sesimin duyulması için
yerlere vurmaya çalışıyor, bağırıyordum. Ancak sesimi duyan
yoktu."
ÇOCUKLARIMI ÖZLEDİM
Sultan Kiraz, depremde hayatlarını kaybeden çocukları
Leyla, İbrahim Çağrı, Merve Asena ve Kazım Selim’i aradan 8 yıl
geçmesine rağmen unutamadığını ve çok özlediğini dile
getirdi.
Kiraz, "Aradan 8 yıl geçti. Çocuklarımı bir saniye
görebilmek, onlara sarılabilmek, kucaklayabilmek için canımı seve
seve verirdim" dedi.
DÜĞÜNLERE GİTMİYORUM ÇÜNKÜ...
Depremden sonra düğünlere gitmediğini kaydeden Kiraz,
"Gittiğinizde kadının kucağında çocuk görüyorsunuz, askere
giden çocukları görüyorsunuz. Yaşasaydı benim çocuklarım da
evleneceklerdi, torunlarım olacaktı. Ama onlar yoklar.
Yaşamaksa yaşıyoruz işte. Çocuklarım ve ben uzun boyluyduk. Ancak
kısala kısala bir metre kaldım." Sultan Kiraz, bacakları baldırdan
aşağı kesilmiş olmasına rağmen ihtiyaçlarını karşılayabildiğini
sözlerine ekledi.
EŞİNİN CESEDİ İLE ENKAZDA 72
SAAT
Marmara depreminde, Gölcük’teki evlerinin enkazında eşinin cesedi
ve 2 yaşındaki kızıyla 72 saat kalan Binnaz Tiryaki, çektiği bütün
acılara rağmen geleceğe umutla bakıyor.
Yaşadıklarını anlatan Binnaz Tiryaki, 5 katlı binanın 4. katındaki
evlerinde eşi ve 2 yaşındaki kızı ile depremi yaşadıklarını
söyledi.
O gece kızlarını da yanlarına alarak yattıklarını söyleyen Tiryaki,
büyük bir sallantı ve gürültüyle uyandıklarını, yıkılan binanın
enkazı altında kaldıklarını belirtti. Bir süre sonra eşinin sesini
duyduğunu, enkazda sıkıştığını anladığını belirten Tiryaki, şöyle
konuştu:
ELİMLE KIZIMI ARADIM
"Bir yandan eşimle konuşuyor, bir yandan da elimi
gezdirerek kızımı arıyordum. Eşim bana sıkıştığını ve
kalkamadığını söyledi. Benden daha kötüydü ve nefes almakta zorluk
çekiyordu. Bir süre sonra kustuğunu duydum. Giderek kötüleşiyordu.
Ben de bir yandan 2 yaşındaki kızıma sesleniyordum. Bir ara
kızımın sesini duydum, ağlıyor, ’anne, baba’ diye bağırıyordu. Ona
seslendim, sesimi duydu. Ellerimle nerede olduğunu
anlamaya çalışıyordum. Bir ara kızımın saçlarını
dokunduk. ’Kızım, bu benim elim’ diyerek elimi tutmasını
istedim ve onu bir anda yanıma çektim.
EŞİMİN SON SÖZÜ BU OLDU...
Bu arada eşimi kaybetmek üzere olduğumu anladım.
Nefesi daralıyor, konuşması kesilmeye başlıyordu. Son
cümleleri ’Kızımı 2 yaşına kadar mı görecektim?’ oldu.
Sonrasında eşimin sesi kesildi ve öldüğünü
anladım. O andan sonra kızımı yaşatmak için elimden gelen
her şeyi yapıyordum."
TAŞLARI YALADIM
Enkaz altında saatler geçerken susuzluğu hissetmeye başladığını
ifade eden Tiryaki, tükürük salgılamak için taşları
yaladığını, eline geçen parfümleri ağzına sıktığını
söyledi.
Tiryaki, şöyle devam etti:
"Kızım da susamıştı, biberonunu aramaya başladım ve buldum. Saatler
sonra kızım iyice susamıştı. Kızımı yaşatmaktan başka bir
şey düşünmüyordum. Kızımı yaşatmak uğruma her şeyi yapmaya
hazırdım. Acı, susuzluk, nefes darlığı ve eşimin cesedinin
kokusu ile dakika dakika ölümü hissettim.
KÖPEKLER BİZİ FARK
ETTİ
Erkek kardeşim askerden yeni dönmüştü. Rus eğitim timleriyle
konuşmuş ve eğitimli köpeklerle enkazın yanına gelmişlerdi.
Köpekler bizi fark etti.
72 SAAT SONRA GÜN YÜZÜ
Kurtarma ekibi ufak bir delik açıp nefes almamızı sağladı. Deliği
büyütüp kızımı çıkardılar. Beni de güçlükle birkaç saat sonra
çıkardılar. 72 saat sonra enkaz altından
çıkarılmıştı. Beni helikopterle Ankara’ya götürdüler.
Sağ ayağım kesildi. Sol ayağımı kurtarabilmek için
Almanya’da 1 yıl tedavi gördüm.
KIZIM BENİ TANIMADI
Türkiye’ye döndüğümde kızım beni tanımadı. Ayağım olmadığı
için ’Sen annem değilsin’ dedi." Hayata sarılarak yaşamaya
başladığını ve küçük bir gecekondu satın aldığını kaydeden Tiryaki,
bir televizyon kanalındaki "Yoksa Rüya mı?" adlı
programla hayatının değiştiğini bildirdi.