Marmara depremi kıyım olacak kıyamet çok yakın!
Abone olMarmara depremi adım adım yaklaşıyor uzmanlar üstüne basa basa uyarıyor; felaket çok yakın. Prof. Dr. Cenk Yaltırak nüfusun yüzde 10’u ve şehirlerin yüzde 30’unun yok olacağını ileri sürdü.
Büyük İstanbul depremi için artık geri sayım başladı, felaket
çok yakın. Uzmanlar depremin şiddetini ve yaklaşık kaç kişinin
hayatını kaybedeceğini açıkladı. Prof. Dr. Cenk Yaltırak' göre,
nüfusun yüzde 10’u ve şehirlerin yüzde 30’unun yok olacak.
Marmara Belediyeler Birliği’nin düzenlediği Akıllı Belediyecilik Zirvesi’nin ikinci gününde afet yönetimi ve Marmara faylarının deprem potansiyeli konuşuldu.
5 bin kilometrenin üzerinde sismik veriyi yaklaşık 5 yılda inceleyip haritalandırdıklarını söyleyen Prof. Dr. Cenk Yaltırak, 1509’da meydana gelen Kıyamet-i Suğra’nın (Küçük Kıyamet) aynısının meydana geleceğini, nüfusun yüzde 10’u ve şehirlerin yüzde 30’unun yok olacağını ileri sürdü.
5 bin kilometrenin üzerinde sismik veriyi yaklaşık 5 yılda
inceleyip haritalandırdıklarını söyleyen Prof. Dr. Cenk Yaltırak,
“Marmara Bölgesi’ndeki fay tek bir fay değil. Üç ana kol var.
‘Tek fay’ ya da ‘çek ayır parçalı fay’ değil, ‘at
kuyruğu örgü fay sistemi’ dediğimiz bir yapı söz konusu. Güneydeki
hat İmralı Adası-Tuzla, hemen üzerinde yer alan hat
Bandırma-Behramkale istikametinde uzanıyor. Asıl hat Kuzey Anadolu
Fay Hattı dediğimiz ve Marmara Denizi’nden geçen hat. Bu hatta
yerin 25 kilometre altında yılda 19 milimetrelik bir hareket söz
konusu. Bu faylar denizin tabanında çukurlar ve sırtlar meydana
getiriyorlar. Dolayısıyla her biri bir diğerini tetikliyor. Aynı
yerde arka arkaya depremler oluyor ve bütün depremler Doğu’ya doğru
göç ediyor. Bir domino etkisi söz konusu. Bütün bunlar tek bir hat
olmadığının en büyük kanıtları” dedi.
Kayda girmiş ve literatüre geçmiş kataloglardaki deprem sayısının
Marmara Bölgesi’nde 329 olduğunu kaydeden Yaltırak, “Bu
depremlerin yüzde 87’si kuzey, yüzde 8’i güney, yüzde 5’i orta
kolun geçtiği alanları etkileyen depremlerdir. Bahsi geçen deprem
meydana geldiği takdirde Marmara Denizi’nde kıyısı olan yerlerde
birden fazla merkezi yıkacaktır’’ diye konuştu. 1509
depremi öncesindeki stresle şu an oluşan stresin aynı olduğunu
belirten Yaltırak, 1509’da meydana gelen Kıyamet-i Suğra’nın (Küçük
Kıyamet) aynısının meydana geleceğini, nüfusun yüzde 10’u ve
şehirlerin yüzde 30’unun yok olacağını ileri sürdü.
‘YÖNETMELİĞE UYULMALI’
Bugüne kadar birçok deprem gördüğünü ama deprem yönetmeliğine uygun
yapılan binaların yıkılmadığını belirten Prof. Dr. Alper İlki de,
“Yönetmeliğe uygun hareket edilmesi şart ama bunun için
yönetmeliğin tam olması şart. Şu an 200 sayfalık yönetmelik var ve
güncellendiğinde 500 sayfa olacak. Güncellenen yönetmeliğe uyulması
halinde alınabilecek en büyük önlem alınmış olacak’’ dedi.
‘HALK EĞİTİLMELİ’
Oturumda ilk iki konuğun beklenen depremin boyutlarını gözler önüne
sermesinin ardından depreme karşı ne yapılabilir sorusunun cevabı
arandı. Deprem olmadan önce ve olduktan sonra yapılacaklar için söz
alan ilk katılımcı Prof. Dr. Handan Türkoğlu oldu.
Harekete geçmek için depremin beklenmemesi gerektiğini
belirten Türkoğlu, ‘‘Zararı azaltmak için planlar yapılmalı açık
alan ve teçhizat açığı giderilmeli ve halk mümkün olduğu kadar
eğitilmeli’’ dedi.
‘HERKESİN PLANI OLMALI’
Dünyanın her yerinde afet eğitiminin toplum tabanlı olduğunu
belirten Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise ‘‘Deprem
olduktan sonra hayatta kalan kimse anında üniformalı yardım
ekiplerinin geleceğini sanmasın. Depremde öncelikli olarak her
koyun kendi bacağından asılır. Yangın çıktıysa söndürebilmeliyiz,
kanama varsa durdurabilmeliyiz, ne kadar bilgiliyiz? Her ailenin
bir afet planı ve sigortası olmalı. Afet durumunda yapılması
gerekenler refleks olmalı” dedi.
AFET MÜDÜRÜ YETMEZ’
Depremle mücadelenin depremden çok önce başlaması gerektiğini, olan
olduktan sonra çadır kurup çorba dağıtmanın depremle mücadele
olmadığını ve belediyelerin 100 lirası varsa bunun en az 70
lirasını depremle mücadele için harcaması gerektiğini belirten
Kadıoğlu, “Afet müdürü atamakla iş çözülmez, her bir birimin
görevleri önceden belli olmalı” şeklinde konuştu.