Marmara Denizi müsilaj sorunundan nasıl kurtulacak? Bakan Murat Kurum açıkladı
Abone olTRT Haber'e konuk olan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Marmara Denizi'ni kaplayan müsilaj (deniz salyası) sorununun nasıl kontrol altına alınacağını açıkladı.
Marmara Denizi'nde etkisini gösteren müsilaj (deniz salyası) sorunu Türkiye'nin ana gündem maddesi haline geldi. Bugün deniz kirliliğine yönelik seferberlik resmen başlatıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un katılımıyla İstanbul Caddebostan Sahili'nde başlatılan musilaj temizliği, Marmara'ya kıyısı olan kentlerde de eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. AK Parti bu akşam saatlerinde TBMM'ye müsilaj önergesi verirken, Bakan Kurum TRT Haber'de deniz salyası sorunuyla ilgili gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bakan Kurum'un açıklamalarından satır başları şöyle;
Şuan biz Pendik'teyiz. Yaklaşık 280 bin metrekarelik alanda sizi ağırlamak istedik. Bu hafta oldukça yoğundu. 1 Haziran'da Van Gölü'nü kurtarma eylem planı vardı. 200 milyon yatırımla Van Gölü arıtma tesisinin açılışını gerçekleştirdik. NASA'da çekilen fotoğrafla Van Gölü birinci olmuştu. Van Gölü'nün dip çamuru temizliğini başlattık. Hemen akabinde BM'nin habitat direktörü ülkemizi ziyaret ettiler ve Sıfır Atık Projesi'nden dolayı sayın Emine Hanım'a ödül verdiler.
5 Haziran'da 215 milyon liralık burada çevre yatırımının açılışı gerçekleşti. Bunun içerisinde 15 tane Millet Bahçesi, bisiklet yolu, birçok faaliyet vardı. Çevre ve doğaya yatırım hizmetlerimizi açmış oldu. Deniz salyasıyla alakalı çalışmalarımızı yürüttük. Bu çerçevede çok kapsamlı, ortak akılla, bilim insanlarımızın, belediye temsilcilerimizin olduğu bir çalıştay başlattık.
Buradaki kirliliğin ana nedeni nedir, sonraki adımları nasıl atacağız düşüncesiyle çalışmalarımızı başlattık. Son yıllarda ender görülmüş, tüm Türkyie'nin içinde yer aldığı çalıştay neticesinde...
Müsilaj neden oluştu?
Müsilajla alakalı çalışmalarımızı yürüttük. Bu çerçevede çok kapsamlı, kapsayıcı, ortak akılla ve bilim insanlarımızın olduğu bir çalıştay süreci başlattık. Buradaki kirliliğin ana kaynakları nedir, bundan sonraki adımlarımızı ona göre belirlememiz gerekir diye çalıştay başlattık.
Belediyelerimizin, hocalarımızın katıldığı Marmara bölgesinde ne kadar il varsa yetkililerin katıldığı bu çalışmayı yaptık. 22 maddelik bir eylem planı açıkladık. Buradaki çalışmaları 3 başlıkla özetleyebiliriz. Marmara en sıcak denizimiz konumunda. Deniz sıcalıklığı 2,5 derece artmış durumda. Sıcaklığın artması ana etkenlerden bir tanesi.
Marmara Denizi'nin durağan yapısı önemli rol aynuyor. Üçüncü olarak da azot ve fosforun bolluğu. Denizdeki mikroorganizmalar azot ve fosforu yiyerek şişiyorlar. Bunlar öldükten sonra denizin yüzeyine çıkıyor.
Evsel ve sanayi atıklardan kaynaklı denize bırakılan kirlilik etkili oluyor. Yayılı kaynaklar var. Zirai kaynaklar, hayvansal atıklar, gemiden kaynaklı kirleticiler var. Mikrobiyolojik kirlilikler öne çıkıyor.
Bir eylem planı hazırladık. Azot miktarını azaltmak bilim insanlarımızca bize tavsiye edilen bir yöntemdi. Marmara Denizi 5 yıl içinde eski haline gelecek.
Bilim insanlarımızın katkısıyla hem denizin yüzeyinden hem altından numuneler aldık. Arıtma tesislerinin incelemesini yapıyoruz. Bu çalışmalar netince 22 maddelik bir eylem planı hazırladık.
En önemli konumuz atık su arıtma tesislerinin kalitesini yukarı çekmek. Mevcuttaki tesisleri bu seviyeye getirmek zorundayız. Marmara'da yaklaşık yüzde 55'i ön arıtma tesisimiz var. Bu işletmelerden arıtılan sular geri kullanılamıyor. Bir de biyolojik arıtmalarımız var. Bu yüzde yaklaşık 40'ına geliyor. Bizim tamamını ileri biyolojik arıtmaya getirmemiz gerekir.
Su kaynakları bakımından diğer ülkelere göre zengin bir ülkeyiz. Ancak iklim değişikliği ile birlikte su kıtlığı yaşayabiliriz.
Süreç nasıl işleyecek?
Belediyelere her türlü teknik ve maddi destek verilecek. Valilikler koordinasyonunda süreci takip edecek. İmza atan taraflar olarak sorumluluklarımız var. Vatandaşlarımıza verdiğimiz sözü yerine getirmek boynumuzun borcu.
Ergene havzası, Susurluk Havzası, yine Sakarya'daki kirliğe ilişkin atılacak adımlar var. Menderes Havzasıyla da yatırımlarımız var. Burada Belediyelerimizin de üstüne düşen sorumluluklar var. Çevre işi siyasetin üstündedir. Bu iş devamlılık isteyen bir durumdur.
Biz Marmara Denizi'nin foseptik gibi kullanamayız. O yüzden ileri biyolojik arıtmaya ihtiyacımız var. Onu da boşaltmayalım diyoruz. Yatırım yapacağımız tesislerimiz bunu sağlayacak. İleri biyolojik arıtmaya geçtikten sonra bu atıklarımızı arıtmamız gerekiyor. 3 yıl içinde bu adımlar atılacak. Bu sayede de tüm Marmara'yı korunan alan ilan ederek... açıkçası orada uçan kuşu takip edeceğiz.
Biz tüm Türkiye'de yakın zamanda termik santrallerle ilgili önemli adımlar attık. Filtrelerini zorunlu hale getirdik. Yatırımlarını yaptılar biz de açtık. Marmara'nın durumu daha acil. Çok daha etkin hızlı çalışmak zorundayız.
Müsilaj diğer denizlere yayılır mı?
İklim değişikliği ile bu açık denizlere gidiyor. Marmara kapalı olduğu için bu daha fazla. Karadeniz'de kısmi görülmeler var. Ege'de çok fazla şikayet yok. Marmara havzası içerisinde bu sorun şu an var. Diğer denizlerimizde şuan vatandaşlarımızdan bir şikayet almadık.
Poyrazla birlikte bugün açıklara gitti. Bu kirliliği hızla engellemeliyiz. Bugün önemli bir süreci başlattık. 7 ilde deniz üstündeki kıyıya vurmuş müsilaj temizliğini başlattık. Gerek oradaki belediyelerimiz, gerek sorumlu kuruluşlara bu sürece dahil olacaklar. Marmara'daki hayalet ağların 1 yıl içerisinde toplanmasını sağlayacağız. Biz hem deniz dibi hem de üstünde faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Kirliği engellemediğimiz sürece bu kısa vadeli bir çözüm.
Kanal İstanbul'da son durum
Kanal İstanbul projesi İstanbul Boğazı'nın özgürlük projesidir. İstanbul'umuzun dönüşüm projesidir. Bu kadar devasa bir alanda 500 bin nüfus olacak. Kanal İstanbul projesi yürüyüş yollarıyla, yeşil yollarıyla, üniversiteleriyle Türkiye'nin en çevreci projesi olacak. İnşallah haziran ayında Ulaştırma Bakanlığımızın köklerini atacağı temelle Kanal İstanbul'u milletimizin hizmetine sunacağız.
Attığımız her adımı bilim insanlarımızın görüşleri doğrultusunda atıyoruz. Kanal İstanbul Projesi'ni bırakın İstanbul'a zarar vermeyi, İstanbul'a fayda sağlayacak, cazibe merkezi haline getirecek bir anlayışla yapıyoruz. Orada ekolojik yaşamın korunacağı, yeşil hayatın artırılacağı, yapılacak köprülerle geçişin sağlanabileceği, oradaki canlıların yaşayabileceği her türlü detay düşünülüp buna göre adım atılıyor. İstanbul'da deprem gerçeği var, dönüştürmek zorundayız.