Marifet aslında Tarafta değil
Abone olHaber Ajanda Genel Yayın Yönetmeni Sinan Canan gündeme ilişkin İNTERNETHABER'e açıklamalarda bulundu.
H. Kübra KOCAOĞLU
İNTERNETHABER
ANKARA- Aylık siyaset, strateji ve toplum
dergisi Haber Ajanda'nın Genel Yayın Yönetmeni Sinan
Canan, kuruluşundan bu yana Haber Ajanda ekibinin içerisinde.
Aslında Sinan Canan, fotoğrafçılık ve müzikle uğraşan bir bilim
adamı. Fakat seçim yapması gereken bir noktada o yazarlığı ve
yayıncılığı seçmiş. Şimdi de Haber Ajanda'nın Genel Yayın Yönetmeni
olarak yayıncılık hayatını sürdüyor. Oldukça da iddialı.
"Türkiye'nin en çok okunan dergisiyiz" diyen
Canan, Haber Ajanda ve gündemle ilgili değerlendirmelerini
İNTERNETHABER'e anlattı.
6 YILLIK BİR SERÜVEN
Haber ajanda serüveni nasıl başladı?
Benim bir internet
sitem vardı. Orada yazılar yazıyordum. 2004 ‘te Haber Ajanda’nın
sahibi Yavuz Selim Bey’le tanıştık. O zamanlar Yavuz Bey, Kırmızı
Çizgi dergisindeydi ve benim de o dergide yazmamı istediğini
söyledi. Kırmızı Çizgi'de bir seneye yakın yazdım. Daha sonra
oradan ayrılarak Yavuz Bey’le Haber Ajanda dergisini kurduk.
Kurulduğundan beri yazar olarak son üç sayıdır da Genel Yayın
Yönetmeni olarak devam ediyorum.
BİR HOLDİNG YA DA CEMAATE BAĞLI OLMADAN ÇIKIYOR
Haber Ajanda’yı anlatır mısınız bize?
Haber Ajanda
aylık çıkan siyaset ve toplum dergisidir. Derginin sabit yazarları
dışında dışarıdan bize yazılarını gönderen bir yazar kadromuz var.
Haber Ajanda’nın iki önemli özelliği var. Şekil itibariyle
baktığınızda baskı, mizampaj, kağıt gibi unsurlarındaki yüksek
kalite, herhangi bir sermaye, cemaat, şirket, holding vs. bağlı
olmadan sağlanıyor. Bunun sırrı da aşkla şevkle birçok
insanın gönülden yatırım yapmasıdır. Diğer bir özelliği ise
misyonumuzla ilgili. Dergimizin misyonu, değişen
Türkiye’nin yeni koşullarında, yeni ufuklar açabilmek, yeni yollar
gösterebilmek. Kısacası, değişimi önceden yakalayabilmek.
Ülkede değişen şeylere kızmak, güncele dört elle sarılıp vakit
geçirmek herkesin kolayca yapabileceği bir şey. Biz ise bu güncelde
karşımıza çıkan hadisenin arka planında ne var, yarın bizi ne
bekleyebilir? Bununla ilgileniyoruz.
HABER AJANDA OLMASA BU İNSANLAR BELKİ DE YAZMAZ
Dergideki yazılara baktığımızda genel olarak aynı
konu etrafında farklı bakış açılarıyla sunulmuş yazıları
görüyoruz. Yazarlar arasında ki bu bütünlüğü nasıl
sağlıyorsunuz?
Biz bir yayın kurulu olarak
yazarlarımıza “şunu yazın bunu yazın” demiyoruz. Fakat her sayı bir
konsept belirleniyor. Çok zaman da ona bağlı kalamıyoruz zaten.
Böyle bir konu ve kafa birlikteliği oldukça bazı sayılarda
bir iki yazıyla, bazı sayılarda üç dört yazıyla o titreşim
yakalanabiliyor. Ama tabi bunu her sayıda sürdürebilmeniz
çok zor. Biz mümkün mertebe bunu kendimize hatırlatarak konsepti
tutturmaya çalışıyoruz. Günceli çok iyi takip etmemiz gerekiyor ki
anlayabilelim.
Günceli takip eden yazarlarımız da oluyor, biraz daha derin
analizler yapan yazarlarımız da. Mesela Güntekin Avcı ,
Turan Güven, Refik Turan, Seyit Mehmet Şen gibi yazarlarımızın
yazıları bunlara örnek. Bu yazıları insanlara sunabilmek
adına verdiğinizi emeğin hepsi helal olsun diyorsunuz.
Çünkü başka bir alanda ya da başka bir mecra da belki de
Haber Ajanda olmasa bu insanlar yazmayacaklar.
Peki yazarlar arasında nasıl seçim
yapıyorsunuz?
Sabit yazarlarımız var onlar belli. Onun
dışında gelen yazıların yoğunluğuna göre ya da o kişinin daha önce
kaç yazısı yayınlanmış ona bakarak, adaletli de davranmaya
çalışıyoruz. Yazarlarımızın hepsiyle istişare ederek karar
veriyoruz. Bütün yazarlarımız ve bütün abonelerimiz dergiyi
kendileri çıkarıyormuş gibi davranıyorlar.
TÜRKİYE'NİN EN ÇOK OKUNAN DERGİSİYİZ
Haber Ajanda’nın hedefi nedir?
Haber Ajanda,
Türkiye’nin şu anda herhalde en çok okunan dergisi. Okunan kısmını
tırnak içinde söylüyorum. Derginin okurları başından sonuna kadar
dergiyi okuyorlar. Piyasada tuğla gibi dergiler var mesela.
Çoğu bir yerde beklerken karıştırdığınız dergiler. Bir de hakikaten
oturup okuduğunuz dergiler var. Biz Haber Ajanda olarak böyle bir
dergiyiz. Hedefimiz ise; Bir insanın, derginin kapağını
açmadan önceki hali derginin kapağını açtıktan sonraki halinden
farklı bir hal almalı. Özellikle de fikri yapı açısından. Bizim
niyetimiz bunu sağlamak. Cemil Meriç dergiler için “ Hür
tefekkürün kalesi” der. İşte bu vasfı oturtmaya
çalışıyoruz. Ve bunu çok uzun yıllar sürecek bir gelenek olarak
devam ettirmek istiyoruz.
AJANDA SERİSİ GELECEK
Bunun yanında Haber
Ajanda tek başına bir dergi olarak kalmayacak. Bizim
“ajanda” adı altında bir dizi dergi planımız var.
Bunlardan ilki Kültür Ajanda dediğimiz bir dergi
olacak. Hat sanatı, Türk sanat Musikisi gibi ağır diye tabir edilen
konuları gençlerle buluşturmayı hedefleyen bir dergi olacak. Bunun
ardından Bilim Ajanda, Kadın Ajanda, Çocuk Ajanda gibi bir
dizi dergi çıkarmak düşüncemiz de var.
SÜRPRİZ İSİMLER YAZACAK
Yazar kadromuzda çok
ciddi yenilikler olacak. Bunun da Haber Ajanda okurlarına müjdesini
buradan verelim. Mesela yeni isimlerden bir tanesi Yusuf
Kaplan olacak. Diğerlerini söylemeyeyim sürpriz olsun.
BALYOZ ÇIKTI KONSEPT BOZULDU
Türkiye’de çok hızlı değişen bir gündem var. Gündemi yakalamak zor
olmuyor mu?
Önümüzdeki sayı Türkiye’deki yargı sistemi
ve sorunlarını işleyelim demiştik. 8- 9 kişilik bir ekibimiz var.
Onlarla toplanıp gündemi tartışıyoruz sonra da “ne yapalım
önümüzdeki sayı?” diye konuşuyoruz. Ama genelde
derginin çıkmasına 10-15 gün kala Türkiye’de bir gündem patlaması
oluyor. Mesela şimdi de Balyoz darbe planı çıktı. Aylık
bir dergiyi rafa koyduğunuzda ,bu dergi Balyoz Darbe Planından 10-
15 sonra çıkmış bir dergiyse bunu işlememesini düşünemezsiniz.
Dolayısıyla belirlediğimiz konudan genelde bir sapma oluyor.
TÜRKİYE'NİN NORMALLEŞMEYE İHTİYACI VAR
Bu arada dergide gündeme boğmayan yazarlarımız da var. Onlar sabit
konularda yazıyorlar mesela sağlık, eğitim gibi konular. Genelde
belirlediğimiz konuya yüzde 50 sadık kalarak sayılarımızı
çıkarıyoruz. İşte buradan da normalleşmeye ne kadar ihtiyacımız var
görüyoruz. Türkiye normal olsa biz yayın kurulunda
aldığımız kararları çok rahat uygulayabileceğiz. Aslına bakarsınız
bizim fikri labutlarımıza atılmış bir bovling topu gibi bu gündem
bombaları. Bizim bütün kafamızı dağıtıyor, odaklanmamızı
engelliyor. Fakat işte normalleşene kadar bu sürece katlanmak
durumundayız.
MARİFET TARAF'TA DEĞİL..
ORDU BELGELERİ BİLİNÇLİ Mİ SIZDIRIYOR?
GÜNDEMLE İLGİLİ ÇARPICI AÇIKLAMALAR DEVAMINDA...
TARAF NE BULSA YAYINLIYOR
Bu gündem değişiminde basının etkisi nedir sizce?
Taraf
şuanda gündemi belirliyor diyebiliriz. Fakat bu Taraf’ın
çok marifetli olmasından değil ülkede herkesin bir şeyler gizlemeye
çalışmasından oluyor. Taraf ne bulsa yayınlıyor, bizim
insanımız da “ya nasıl bu kadar şey gizli kalmış”
sersemliğini yaşarken, bir anda ikinci bomba patlıyor. Bu basında
önemli bir misyon. Ama ben de Haber Ajan’da olarak bunu
yapmaya kalkarsam ortalık birbirine girer. Taraf orda
işini yapıyor. Bir de bu gündem tantanasının arka planını anlatacak
insanlar lazım. Yarını işaret edecek, biraz daha serinkanlı
değerlendirmeler yapacak kişiler lazım. Bunun için aylık dergi çok
iyi bir format bence.
ORDU DA SADECE DARBECİ SUBAYLAR YOK
Türkiye’de mevcut gündemi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Şöyle bir görüntü var Türkiye’de
: Bir ordu var ve ordunun bir sürü darbe meraklısı generali
var. Bir yandan birileri de bu planların ucundan köşesinde
yakalayıp ifşa ediyor. Birincisi bizim ordumuz böyle bir
ordu değil. Çünkü ben askerlik yaptım, herkesin evladı askerlik
yapıyor; biziz ordu dediğiniz şey. Yönetim kademesinde ise farklı
fikirler var.
Bizim ülkemizde ordunun darbe yaptığı sır değildir. Fakat ordunun
içerisinde küçük bir azınlıktır genelde bunu yapan. Ve şu
anda ortaya çıkan bütün bu belgeler, planlar, yine ordunun
içerisindeki bir iradenin bu alışkanlığa karşı savaşmasından ortaya
çıkıyor. Ordu içerisinde artık demokratik bir ülkenin ordusu olmak
isteyen bir irade de var. Yani sadece darbeci subaylar yok
orduda.
Öyle bir tablo çiziliyor ki ne kadar general var hepsi
darbeci. Hayır, asla öyle bir şey yok. Çünkü benim bizzat
tanıdığım generaller var son derece demokrat. Günümüzde dünyayla
kol kola girmiş bir Türkiye’de, bu tür eski söylemlerin artık
gerçekleşemeyeceğinin bizler gibi askerler de farkında.
Dolayısıyla bugün, gördüğümüz bu darbe planı, belgeler ordu
içinde farklı düşünenlerin verdiği mücadelenin basına yansımasıdır.
Ben bu ülkede orduya güvenemezsem ben bu ülkede
yaşayamam.
TÜRKİYE'NİN İLERLEMESİNİ İSTEMEYENLER VAR
Bence Türkiye doğal seyrinde yaşıyor her şeyi. Bir kere çok ciddi
bir dönüşümün eşiğindeyiz. Ve çok şükür bunu dünyanın birçok
ülkesinde yaşananın aksine, kansız bir şekilde gerçekleştiriyoruz
nispeten. Bu olurken de elbette bazı sıkıntılar yaşanacak. Bu tip
dağdağalı günlerde iki adım geri çekilip bakmazsanız mevzuyu
görebilmeniz çok zor.
Ben iki adım geriye çekilip bakabiliyorum ve gördüğüm şu:
Dünyanın gittiği yere gitmeye çalışan bir Türkiye var. Bu
gidilen yönden kesinlikle memnun olmayan, menfaatleriyle çatışan
bir grup var, bu yöne gitmesine ne pahasına olursa olsun karşı
durmaya çalışan azınlıkta bir irade var. Bunun karşısında şu anda
galipmiş gibi gözüken darbecileri sorgulayabilen, yargılayabilen
bir takım değişimleri de yapabilen başka bir irade
var.
BALYOZ LİSTESİNDEKİ GAZETECİLERİN TUTUMU
Benim korkum şudur ki, biz bazı şeylerde galip geliriz ama galip
gibi davranmayı bilemeyiz , elimize yüzümüze bulaştırırız.
Türkiye’de darbecilerin yargılanması, Ergenekon dava süreci, ben
bunların hepsini olumlu görüyorum. İnşallah sonunu da olumlu
getirebilelim. Balyoz darbe planında faydalanılacak
gazeteciler listesindeki çoğu gazeteci buna itiraz etti ve bunu bir
hakaret algıladılar. Demekki artık böyle planların yanında yer
almak gerçekten sevimsiz oldu. Bu bir zihniyet değişiminin
göstergesidir aslında.