Mardinli Hasan, AİHM'ne gidiyor
Abone olMardin'in Midyat İlçesi'nde oturan Hasan Bilgiç, Alman Hükümeti'ni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikayet etti.
Mardin'in Midyat İlçesi'nde oturan Hasan Bilgiç, 1 yıl önce
Almanya'da tedavi gördüğü klinikte intihar ettiği öne sürülen oğlu
Şevki Bilgiç'in ölümünden Alman Hükümeti'nin sorumlu olduğunu
savunarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Baba
Hasan Bilgiç, oğlunun 1991 yılında eşi ve 2 çocuğuyla birlikte
Midyat'tan Almanya'ya göç ettiğini belirterek, 2001 yılında çıkan
tartışma sırasında eşini yaraladığı gerekçesiyle oğlu Şevki'nin
Merzig kentindeki Saarbrücken Cezaevi'ne konulduğunu söyledi.
Bilgiç, cezaevinde psikolojisi bozulan ve Saarlöndiche Psikyatri
Kliniği'nde tedavi altına alınan oğlunun, 2002 yılının Temmuz
ayında klinikte ölü bulunduğunu bildirdi. Bilgiç, klinik
yönetiminin oğlunun ölümüyle ilgili, ''hücrede elektrik
kablolarıyla kendini tavana asmak suretiyle intihar ettiği''
şeklinde açıklama yaptığını anlatarak, şöyle dedi: ''Oğlumun
cezaevine girmeden önce hiçbir rahatsızlığı yoktu. Biz, Şevki'nin
cezaevi yönetiminin kötü muameleleri yüzünden rahatsızlandığını
düşünüyoruz. Böyle bir olay Türkiye'de yaşansaydı Almanlar kıyamet
koparırdı. Biz de cezaevi ve klinik yönetimini, dolayısıyla Alman
Hükümeti'ni Şevki'nin ölümünden sorumlu tutarak Almanya hakkında
AİHM'e başvuru yaptık. Başvurumuz AHİM tarafından kabul edildi.''
''BAKANLIĞIN TARAF OLMASINI İSTEYECEĞİZ'' Bilgiç ailesinin vekili
Diyarbakır Barosu avukatlarından Nurullah Yalcı ise Şevki Bilgiç'in
tedavi gördüğü klinikte hem üçüncü şahıslardan gelebilecek
saldırılara hem de kendisine verebileceği zararlara karşı koruma
altına alınması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu: ''Dünyanın
her tarafında tutukluların ve hükümlülerin tedavi gördükleri
kliniklerde güvenlikleri en üst düzeydedir. Tedavi gören kişi
sürekli olarak kontrol altında tutulur. Hastane odasında tedavi
gören herhangi bir kimsenin intihar etmesi, asarak veya başka bir
yolla yaşamına son vermesi kesinlikle mümkün değildir. Kaldı ki tüm
bunlara rağmen Şevki'nin elektrik kablolarıyla intihar ettiğini
doğru kabul etsek dahi, bu olayda klinik ve cezaevi yönetimi ile
Alman Hükümeti'nin sorumluluğu doğmaktadır. Klinik ve cezaevi
idaresi gerekli özeni göstermediklerinden dolayı sorumludur. Klinik
yönetimi tutuklu hastanın bulunduğu odada gerekli kontrolleri
yapmış olsaydı Şevki ölmezdi.'' Yalcı, AHİM'in İnsan Hakları ve
Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme'nin 36. maddesi
uyarınca bakanlık temsilcilerinin duruşmada bulunması veya görüş
sunması hakkının bulunduğunu anlatarak, ''AİHM'deki bu davada, Türk
Dışişleri Bakanlığı'nın taraf olması için başvuruda bulunacağız''
diye konuştu.