Mansur Yavaş'tan bomba seçim açıklaması
Abone olYerel seçimlerde Ankara'nın "çatı" adayı olan Mansur Yavaş İnternethaber'e konuştu.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Cumhurbaşkanlığı seçimine sayılı
günler kaldı. 30 Mart yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye
Başkan adayı olan ve kendisini "halkın çatı adayı" olarak
tanımlayan Mansur Yavaş, seçim öncesi önemli açıklamalarda
bulundu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde İhsanoğlu'nu
desteklediğini belirten Yavaş, "Tayyip Erdoğan’ın yönetme tekniğine
ve seçilmesi durumunda yapacaklarına ilişkin sözlerine
baktığımızda, bu tehlikeli dönüşüme çoktan hazır olduğunu
görmekteyiz" diyerek Başkanlık sisteminin ülkenin geleceği için
hayırlı olmayacağının altınız çizdi.
Ankara'da seçimi kazandıklarını vurgulayan Yavaş, YSK'nın
verdiği kararların tam bir komedi olduğunu söyleyerek "Gün gelir
bunun da hesabı sorulur" dedi...
İşte o röportaj...
NY-Seçime bir haftadan daha az bir süre kaldı? Siz de yakın
tarihte seçim atlatmış bir siyasi olarak nasıl görüyorsunuz bu
seçim sürecini?
SEÇİMİN ÜLKEMİZ İÇİN HAYIRLAR GETİRMESİNİ
DİLİYORUM
MY- İlki 10 Ağustos’ta gerçekleşecek seçim turuyla tarihimizde ilk defa Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmiş olacak. Öncelikle bu seçimin, ülkemiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini, kardeşlik bağlarımızı güçlendirmesini, bir arada yaşama irademize güç katmasını, daha aydınlık gelecek için ümit vermesini diliyorum.
Bilindiği üzere bizim demokrasiye geçiş sürecimiz Batı’dan çok
farklı bir seyir takip etmiştir. Batı dünyası, uzun yıllar süren
mücadeleler, kanlı iç savaşlar, mezhep çatışmaları, aydınlanma
dönemleri ve iç sorgulamalardan sonra ortaya çıkan birikimle
demokrasiye ulaşmıştır. Bizde ise demokrasi, bir halk talebi
olmaktan ziyade, dünyaya ayak uydurma çabasıyla devlet eliyle
hayata geçmiştir. Bir birikime sahip olmadığı için bizim demokrasi
kültürümüz maalesef Batı’nın gerisinde kalmış, yönetime gelenlerde
zaman zaman demokrasiden uzaklaşma, yetkiyi tekelde toplama ve
otoriterleşme eğilimi kendini göstermiştir.
BAŞKANLIK SİSTEMİ SAKINCALAR
İÇERMEKTEDİR
Bu nedenle bugün ülkemizde tartışılan başkanlık sistemi risk taşımaktadır. Sayın Tayyip Erdoğan’ın fiilen yapmaya çalıştığını, seçilmesi durumunda yasal zemine kavuşturma ve başkanlık sistemine geçme düşüncesi ülkemiz açısından sakıncalar içermektedir. Parlamenter sistemde bile denetim mekanizmalarının güçlü bir Başbakan karşısında etkisizleştiğini görenler, başkanlık sisteminde Türkiye’yi nasıl bir otoriterleşmenin beklediğini fark etmektedirler. ABD’nin kendine has gelişim şartlarına, tarihi ve sosyolojik seyrine aldırış etmeden, şablon biçimde yönetim modeli ithal etmeye kalkmak, kendi sosyal özelliklerimizi ve demokrasi sicilimizi dikkate almamak ülkemize zarar verecektir.
Tek adam yönetimleri, o yönetimleri seçenler için de
tehlikelidir. Çünkü yarın bir başkası yönetime geldiğinde o da
aldığı yetkiyi ve gücü, intikam duygusuyla kullanabilecek,
partizanca duygularla oluşturulan sistem, bizatihi o sistemin
destekçilerine de sorun çıkarabilecektir. Kuvvetler ayrılığı
ilkesinin hukuka uygun biçimde gerçekleştiği sistem yerine,
keyfiyet ve yönetimde tekelleşmenin önünü açacak uygulamalara
girişmek kesinlikle yanlış olacaktır. Bu durumdan sağduyu sahibi Ak
Partililerin de rahatsız olması gerekmektedir.
ERDOĞAN'IN TEHLİKELİ DÖNÜŞÜME ÇOKTAN HAZIR
OLDUĞUNU GÖRMEKTEYİZ
Sayın Tayyip Erdoğan’ın yönetme tekniğine ve seçilmesi durumunda
yapacaklarına ilişkin sözlerine baktığımızda, bu tehlikeli dönüşüme
çoktan hazır olduğunu görmekteyiz. Oysa Türkiye’nin böyle bir
radikal dönüşüme değil, denetim mekanizmalarının hiçbir etkiye
maruz kalmadan açık olduğu, hesap verebilir ve sürdürülebilir
şeffaf parlamenter sisteme ihtiyacı var.Öncelikle yukarıda var olan
ve toplumda ötekileştirmeye sebep olan siyasi iklimin değişmesi
gerekiyor.
TOPLUM, "MİLLET" OLMAKTAN
UZAKLAŞIYOR
İnsanlarımız arasındaki hoşgörü günden güne azalmakta, siyasi
farklar insanları birbirine karşı tahammülsüz hale getirmektir.
Toplum ‘bir millet’ olmaktan uzaklaşıyor, zoraki bir arada tutulan
koalisyona dönüşüyor. Toplumsal tansiyon daima patlamaya hazır bir
görünümdeyken, ülkemizi yönetenlerden, farklı düşünce ve kesimler
arasındaki bu gerilimi düşürmeyi amaçlayan bir çaba ne yazık ki
göze çarpmıyor. Adeta kutuplaşmalardan beslenen bir siyasi kültür
ve taraftarlarına sürekli düşman göstererek kendi saflarını sık
tutma gayreti, belki sahiplerine geçici fayda sağlıyor ama
Türkiyemize uzun vadede kötülük ediyor.
ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI OLURSA VAR OLAN
GERİLİM DAHA DA ARTACAK
Endişem o ki, Sayın Erdoğan’ın bu çizgisiyle cumhurbaşkanı seçilmesi ve elde edeceği bu gücü yarı başkanlık veya başkanlık sistemine geçirmek için genel seçimleri bu anlamda kullanması, zaten var olan gerilimi daha da arttıracak, milletçe bütünlüğümüzün ve bir arada yaşama azmimizin korunması iyice zorlaşacaktır. Bu riski, Ak Parti’ye gönül vermiş seçmenlerin de görebileceğini ümit ediyorum.
NY- Muhalefetin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nu
destekliyor musunuz?
İHSANOĞLU'NUN ADAYLIĞINI
DESTEKLİYORUM
MY-Türkiye’nin ileride telafisi imkansız sosyal yaralar almaması ve kardeşliğimizin, tolerans gücümüzün ve tahammül duygumuzun korunabilmesi için Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Kendisi sadece muhalefetin değil, Ak Parti seçmeninin de itiraz edemeyeceği, kendisinden ve değerlerinden kopuk göremeyeceği, herhangi bir partiyle doğrudan iliştirilemeyecek bir şahsiyet. Kavgadan uzak, gerilim ve kamplaşma üretmeyen, ötekileştirmeyen, nefret yaymayan, herkesi kucaklamaya çalışan bir aday. Bu anlamda Sayın İhsanoğlu’nun adaylığını, normalleşme ihtiyacı had safhaya çıkmış ülkemiz adına destekliyorum. Aksi halde, önümüzdeki genel seçimlerden sonra 2019’a kadar hiçbir seçim olmayacağına göre, biriken toplumsal gerilimin nasıl ve hangi yöntemle rehabilite edileceğine dair ışık gözükmemektedir.
ANKARA'DA MEYDANA GELEN ÇATI HALKIN ÇATISIYDI
Bu çatı, muhalefet partilerinin kurduğu bir çatıdır. 30 Mart
Yerel Seçimleri’nden önce Ankara’da meydana gelen çatı ise halkın
kurduğu bir çatıydı. Şüphe yok ki, o çatıyı partiler yapmış
olsaydı, bugün Ankara Büyükşehir Belediyesi koltuğunda
hukuksuzlukla bile olsa Melih Gökçek oturamıyor olacaktı. Ama orada
halkın kurduğu çatının, bugünkü Cumhurbaşkanlığı aday tespiti için
ilham kaynağı olması ve bir model oluşturması elbette önemli bir
aşama niteliğindedir. Çatışma kültürünü değil, dostluğu,
kardeşliği, gerçek adaleti ve aydınlık yarınları paylaşan bir
anlayışın siyasette karşılık bulması, hepimiz için ümit kaynağı
olmuştur ve dilerim olmaya devam edecektir.
NY- İhsanoğlu'na bağış yapacağınız haberleri yazıldı. Hatta
bu haberi bizzat ben yaptım. Yaptınız mı bağış, ya da yapacak
mısınız?
İMKANLARIM ÖLÇÜSÜNDE BAĞIŞ
YAPACAĞIM
MY- Bu haberi nereden duydunuz bilemiyorum. Ama
haber doğru. Sayın İhsanoğlu'na bir iki gün içerisinde bir
miktar bağış yapacağım, ama bu bağış miktarı 9 bin lira olmayacak.
Ben, kendi imkanlarım ölçüsünde bir bağış yapmayı düşünüyorum.
NY-İhsanoğlu doğru tercih miydi?
MY-Tabii ki herkesin gönlünden geçen bir aday vardı ama artık bunları konuşmak gereksiz. Ekmeleddin Bey'in toplum nezdinde tanınma problemi vardı. Zaman da dardı ama sanırım elinden geleni yaptı. Bu saatten sonra doğru-yanlış işlerini konuşmanın bir yararı yok. Bu konular konuşulacaksa eğer seçim bittikten sonra ele alınır.
NY- Muhalefetin aday açıklanmadan önceki anket
listesinde sizin de adınız yer alıyordu, üstelik ilk aday
olduğunuzda sizi "beğenmeyen" seçmen bile sizin aday olmanızı
istedi, siz de yaptığınız bir açıklamada bu fikre sıcak baktığınızı
söylemiştiniz, aday gösterilmediğiniz için kırgın mısınız?
BEN KADERE İNANAN
BİRİSİYİM
MY-Evet adımın geçmesi beni çok onurlandırdı. Bildiğiniz gibi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde ve sonrasında önemli bir mücadele verdik. Sonrasında adım adaylar arasında dillendirilince böyle şerefli bir makama aday gösterilmekten dolayı memnuniyetimi de ifade ettim. İnsanların beni o makama layık görmeleri beni gerçekten onurlandırdı. Tabii ki adayların belirlenmesi sürecinde neler yaşandı henüz tam olarak bilmiyoruz ama ben kadere inanan birisiyim. Olanda mutlaka hayır vardır...
NY-Hangi adayı daha şanslı görüyorsunuz?
SEÇİMİ MUHTEMELEN KATILIM ORANI
BELİRLEYECEK
MY-Cumhurbaşkanını ilk kez halk seçiyor. Çok farklı bir seçim. Ramazan ve yazın ortasına denk geldi. Kestirmek çok güç. Tabii bir de adayların hiç de eşit olmayan şartlarda girdikleri bir seçim bu. Sermaye, TRT, devletin tüm kurum ve imkanları Başbakan'ın emrinde. İnanılmaz bir saha baskısı uyguluyorlar. Bunun yanında Erdoğan'ın otoriter yönetim tarzından memnun olmayan önemli bir kitle var. Böyle bir ortamda seçim sonucunu öngörebilmek zor. Seçimi muhtemelen katılım oranı belirleyecek.
NY-AYM Ankara seçimleriyle ilgili itirazınıza ret kararı
verdi, ne düşünüyorsunuz?
HUKUK DEVLETİ AÇISINDAN
SIKINTILI
MY-Henüz AYM kararını tam olarak açıklamadı,
ancak basından aldığımız bilgilere göre AYM’nin,YSK’nın yargı
kararlarını denetleyebileceği ortaya çıktı.Ancak AYM Ankara
seçimlerinde usulsüzlük olmadı demedi. Ben yerel seçimlere
bakamıyorum dedi. Milletvekilliği seçimlerine bakarım ama yerel
seçimler benim alanımda değil mealinde tuhaf bir karar verdi. Bu
tabii çok ilginç. Yani genel seçimlerde usulsuzluk varsa ele
alırım, yerel seçimlerde istediğinizi yapın beni ilgilendirmez
anlamına geliyor. Hukuk devleti açısından sıkıntılı...
GÜN GELİR BUNUN HESABI SORULUR
Tabii ki başından beri, kampanya, seçimin
yapılış süreci, oy sayımı ve bizim itiraz sürecimiz şunu gösterdi.
Hükümet Ankara'yı ne pahasına olursa olsun kaybetmek istemiyordu
bunun için de ne gerekiyorsa yaptılar. Kulağı delik bir gazeteci
arkadaşımız Mansur Bey % 51 alsaydı Melih Gökçek % 52 alacaktı
dedi. Sanırım anladınız değil mi? YSK'nın bizimle ilgili verdiği
kararlar tam bir komedi. Kendi yönetmelik ve seçim kanununa aykırı
kararlar aldılar. Neden? Çünkü hükümet üzerilerinde inanılmaz bir
baskı kurdu. Ankara kaybedilse Türkiye'de siyaset yerinden oynar.
Bunu bildiklerinden her türlü baskı ve hukuksuzluğu yaptılar.
Ankaralının iradesi seçim sonucuna yansımadı. ve seçim adeta
elimizden alındı . Gün gelir bunun da hesabı sorulur. Bana umut
veren şey ise seçimin üzerinden aylar geçmesine rağmen
insanlarımızın gösterdiği teveccüh. İnsanlarımız temiz ve dürüst
siyaset özlemlerini taşımaya devam etmekteler. Normal yaşanabilir
bir demokrasi arayışı içerisindeler. Ankara seçimi bu istikamette
bir başlangıç ışığı verdi...