Mansur Yavaş: Cumhurbaşkanı olmak isterim
Abone olYerel seçimlerde Ankara'da Melih Gökçek'e karşı kaybeden Mansur Yavaş cumhurbaşkanlığı adaylığına sıcak baktığını söyledi.
Mansur Yavaş, yerel seçimlerde Ankara'da Melih Gökçek'in en güçlü rakibiydi. Ankara'da seçimleri Gökçek'e karşı az farkla kaybetti. Şu an Anayasa Mahkemesi'nin kararını bekliyor. Karar olumsuz çıkarsa cumhurbaşkanlığı adaylığı düşünüyor...
Yavaş, muhalefetin konuştuğu çatı aday profili için uygun isim olduğuna inanıyor. Ancak MHP ile arasi iyi olmayan Yavaş, adaylığı Kılıçdaroğlu üzerinden konuşuyor.
CHP'nin Türkiye Partisi olma konusunda sıkıntıları olduğunu söyleyen Mansur Yavaş, "CHP'ye üye bir ülkücüyüm" diye de ekliyor.
Yavaş, BDP'den de oy alabileceğinin altını çiziyor...
İşte Mansur Yavaş'ın Hürriyet'ten Cansu Çamlıbel'e verdiği röportajdan ayrıntılar:
CUMHURBAŞKANLIĞINI KİM İSTEMEZ
Bunu söylediğinize göre cumhurbaşkanı adaylığını istiyorsunuz demek ki.
İstemez miyim. Sonuçta Cumhurbaşkanlığı olabilecek en şerefli makamdır. Benim adımın geçmesi bile beni son derece mutlu eder, çoluğunuza çocuğunuza bırakabileceğiniz bir mirastır. Topu topu 10 kişinin adı geçiyor zaten. Bunlardan bir tanesi de Mansur Yavaş ise demek ki doğru bir çizgi izlemişiz.
Neden sizi aday göstersinler? Hangi konuda iddialısınız?
Türkiye'de çok ötekileştirici ve ayrıştırıcı bir iktidar var. İnsanlarımız kendilerini Soma'da tekmelenen madenci gibi hissediyor. Benim adaylığım bu gerginliğe ve kutuplaşmaya son vermenin başlangıcını sembolize edecek. Türkiye'yi temel değerlerimiz üzerinden birleştirmek istiyorum.
ADAYLIK İÇİN KEMAL BEY'LE GÖRÜŞÜRÜM
Kamuoyunda konuşulmasının ötesinde CHP yönetimiyle bu konuda bir temasınız oldu mu?
Gidip de "Ben aday olmayı düşünüyorum, siz ne düşünüyorsunuz" gibi bir temasım olmadı. Yüzerken 10 dalda birden yüzemezsiniz, ya sırtüstü ya başka şey yüzeceksiniz. AYM kararı inşallah yakın zamanda sonuçlanır, ondan sonra rotamızı çizeriz. Eğer AYM olumsuz karar verirse hemen arkadaşlarımızla toplanıp, ne yapacağımıza bakarız.
Eğer AYM'den olumsuz sonuç çıkarsa aday olma yönünde kendiniz bir irade ortaya koyar mısınız CHP içinde?
Şu anda CHP'ye üye olduğum için Kemal Bey'le görüşürüm. Ama ondan sonrasını açıkçası ben liderlerle görüşmek yerine tabanla, halkla görüşmeyi tercih ederim. Zaten halkta böyle bir talep varsa buna kimse direnemeyecektir.
CESARETİ OLMAYAN BUNLARI SÖYLEMEZ
"Cumhurbaşkanlığını kim istemez ki" dediniz. Ama bir yandan da Tayyip Erdoğan –ki aday olma ihtimali yüksek görünüyor...
Evet yüksek ihtimal.
-Tayyip Erdoğan gibi güçlü bir isme karşı aday çıkmayı düşünebilmek de ciddi cesaret istiyor.
Cesareti olmayan zaten baştan bunları söylemez. Tabii ki eğer ben aday olursam hem kendime hem ekibime hem de vatandaşa güvenerek yola çıkarım. Biz de 40 yıldır kendi çapımızda siyaset yapan insanlarız.
BDP'LİLERİN DE 'BİZİ TEMSİL EDER' DİYEBİLECEĞİ BİR ADAY
Yerel seçimlerde muhalif seçmenin tercihlerinde Tayyip Erdoğan karşıtlığının önemli rol oynadığı yönünde analizler çok yapıldı. 30 Mart'ta seçmeni olmasalar da AK Parti'ye karşı en güçlü partiye oy verenler olduğunu biliyoruz. Size Cumhurbaşkanlığı adaylığını düşündürten bu durum mu?
Bakın, benim Ankara adaylığım ne anti-Erdoğan ne de anti-Gökçek şeklinde oldu. Biz rakiplerimizi kötülemek yerine yanlışları ortaya koyup doğrusu için önerilerle ortaya çıktık. Şimdi yine benim adaylığım söz konusu olursa Ankara'da hedeflediğimiz gibi hedefimiz yine bütün seçmenlere "Hangi görüşten olursa olsun" dedirtmek olur. Ortaya çıkacak cumhurbaşkanı adayı hem AK Partililerin hem CHP'lilerin hem MHP'lilerin hem de BDP'lilerin "İşte bizi temsil edecek cumhurbaşkanı bu" diyecekleri bir kişi olmalı. Herkese aynı mesafede olmalı.
İDEOLOJİLER ÖLDÜ
Seçildikten sonra herkese illa ki aynı mesafede davranmalı ama o kişi de köken itibarıyla bir yere ait olacak. İdeolojiler öldü mü?
İdeolojiler öldü. İdeolojileri artık herkes kendi hayat tarzına göre tanımlamaya başladı. Bugün 10 kişiye "Sosyal demokrat kimdir" diye sorsanız 10 ayrı tarif duyacaksınız. Veya liberalliği ya da Türk milliyetçiliğini de herkes kendine göre tarif ediyor. Ülkücülüğü de...
Sizin ülkücülük tarifiniz nedir mesela?
Türkiye'nin bütün vatandaşlarını, taşını toprağını, böceğini, Laz'ını, Kürt'ünü sevmeyen bir insan milliyetçi olamaz.
Tabii alıştığımız ülkücü profili bu değil.
İşte diyorum herkesin anladığı bir şey var. Milliyetçilik birleştiriciliktir. Bu anlamda pek çok kimse benim tarifime uyabilir. Ya da ben başkasının sosyal demokrat ya da devrimci tarifine uyuyor olabilirim. Ülkesindeki her insanı sevmeyenden politikacı bile olmaz. Ayrıma, kine, nefrete benim kitabımda yer yok. Sokağa çıktığım zaman tek başıma yürüyebilmeliyim. Biz seçimde hep şunu söyledik; artık sağ sol yok. Bu kavramlar iç içe geçmiştir. Dürüst olanla olmayanın, hesap verebilir olanla olmayanın mücadelesidir dedik.
CHP'NİN TÜRKİYE PARTİSİ OLMADA SIKINTISI VAR
Peki CHP'yi nasıl tarif ediyorsunuz?
CHP'de çeşitli görüşler var. Sayın Genel Başkan bunları bir zenginlik olarak görüyor. Ben bu zenginlik konusunda tereddütteyim açıkçası. Genel Başkan tercihini koyup "Sosyal demokrat parti şöyle olur" dese daha iyi olacağını düşünüyorum. Ama Türkiye partisi olması gerekir.
Bugün Türkiye partisi değil o zaman, öyle mi?
Şu an aldığı oy oranına bakarsanız bir sıkıntı olduğu ortada. Ama Kemal Bey'in herkesi kucaklamak konusunda çok büyük bir gayreti var. Öyle olmasa beni partiye davet etmezdi.
CHP ÜYESİ BİR ÜLKÜCÜYÜM
Siz kendinizi gerçekten artık CHP'li hissediyor musunuz?
Ben CHP'nin bir üyesiyim. İnsanların siyasi görüşleri bir günde değişmez.
Kendinizi her şeyden önce ülkücü olarak tanımladınız. O tür bir aidiyet CHP için yok anladığım kadarıyla.
Kavramları birbirine karıştırmamak lazım. Siyasi parti mensubiyeti ile dünya görüşü mensubiyeti ayrı şeyler. AK Parti'nin içinde birçok ülkücü de var, sosyal demokrat da var. Ben de bir ülkücü olarak CHP'nin içindeyim. AK Parti içinde olunca bir zenginlik olup da CHP içinde olunca sadece bir farklılık olarak bakmamak lazım.
Hem "ülkücüyüm" diyorsunuz hem de "Aday olursam BDP'ye de hitap etmek isterim" diyorsunuz. Nasıl olacak?
MHP Genel Başkanı da bir BDP'liye elini uzatıp, yanıma otur diyebildiğine göre, biz bütün insanlarımızı kucaklamak zorundayız. Bizim kimseyle kavgamız gürültümüz yok. Onlar da bu ülkenin insanı. Şu anda farklı düşünüyor olabilirler. 40 yıl önce ben de farklı düşünüyordum. BDP'lilerin ilanihaye ayrılıkçılıktan yana olduğunu mu düşünmemiz gerekiyor? Ya da bunlar ayrılıkçı düşünüyor, bu ülkeden gitsin mi dememiz gerek? Öyle değil.
YAŞAR KEMAL VE YILMAZ GÜNEY'İN HAYRANLIK DUYULACAK TARAFINI HATIRLAMIYORUM
Devlet herkesle uzlaşmalı derken siz de geçmişte eleştirdiğiniz Yaşar Kemal, Yılmaz Güney gibi isimlerle uzlaştınız mı kişisel dünyanızda?
Uzlaştık sayılmaz. O gün öyle konuştuk. 'Dün dündür, bugün bugündür' diyecek konumda değiliz. O günün şartları benim öyle konuşmama neden olmuştu. Ama bugün bakıyorum, yaşımızın da verdiği olgunlukla o zaman için kendimize rakip veya düşman gördüğümüz insanların pek çok hayranı var. Böyle bakmak lazım.
Sizin de hayranlık duyduğunuz tarafları var mı?
Ben hayranlık duyulacak tarafları hatırlamıyorum ama ona hayranlık duyan insanlara saygı duymak lazım. Bakın, o kaseti ben bulmak istiyorum ama bulamıyorum. Montaj demiyorum ama kesmişler. Başı nasıl geldi, sonu nasıl geldi belli değil. Bu benim sözlerimi hafifletmez, ona da bir şey söylemiyorum. O günlerin gazetelerini taradım. Akın Birdal'a suikast olmuş, bütün gazeteler 'Ülkücü çeteler fail' diye yazmış. Belki o çete bahsi içinde Yılmaz Güney lafı açılmıştır. Hatırlamıyorum bile.