Manşet Özel’de gergin anlar
Abone olAnadolu Üniversitesi'nden yayın yapan 'Manşet Özel'de ortalık karıştı. Bakan Çiçek'in konuşmasının ardından karşıt görüşlü öğrenciler söz alınca tansiyon yükseldi.
Anadolu Üniversitesi'nden yayın yapan ‘Manşet Özel’ programı
protestolara sahne oldu. Bakan Çiçek’in konuşmasına tepki gösteren
bir öğrenciye bir başkası karşılık verince ortalık karıştı. Adalet
Bakanı Cemil Çiçek, 301. maddenin AB'nin bilgisi dahilinde olan bir
madde olduğunu belirterek, ''AB veya bazı çevreler işine geldiği
zaman yargıya siyasi müdahaleye davetiye çıkarıyor. Ben yargıya
müdahale edilmesini doğru bulmuyorum. Bu Anayasa'ya aykırıdır''
dedi. Doğan Yayın Holding (DYH) tarafından Anadolu Üniversitesi'nde
düzenlenen ''Anadolu'daki Avrupa Toplantıları 2005'' konulu
toplantıya katılan Çiçek, etkinlik kapsamında moderatörlüğünü
Mehmet Ali Birand'ın yaptığı ve gazeteciler Taha Akyol, Fikret
Bila, Mehmet Y. Yılmaz ve İsmet Berkan'ın yer aldığı ''AB Yolunda
Bizleri neler Bekliyor?'' konulu panele, Adalet Bakanlığı ile
ilgili bölümlerde protokol kısmından elindeki mikrofonla katıldı.
Çiçek, reformların yapılmasının mayınlı tarlada yürümek gibi
olduğunu belirterek, mayını patlatmadan buraya getirdiklerini ifade
etti. Yargıda konserve kararların olmadığını ve yargı ile
vatandaşın karar vermesi arasında fark bulunduğunu anlatan Çiçek,
şöyle konuştu: ''Türk yargısına haksızlık yapılıyor. 1963'ten bu
yana reformlar yapılsaydı son 3 yıla sıkıştırılmazdı. Bu sıkışma
sürecinde en çok sıkışan kurum yargıdır. Adeta her hakim ve savcı,
okuduğu dersleri yeni baştan okumak gibi bir durumla karşı
karşıyadır. İnsanlar tahammülün üzerinde görev yapıyor. En fazla
eğitim yapan Bakanlık biziz. Yargı bütün dünyada ağır işler. Sebebi
gayet açık, çünkü yargı bir sonuçtur. Devlet ne kadar hızlı
çalışırsa yargı o kadar hızlı çalışır. Fehriye Erdal meselesinde
'tabanca otomatik mi yarı otomatik mi?' tartışması 2 yıldır
sürüyor. Bizde olsa 2 saatte karar verilir.'' -''AB VAZGEÇİLMEZ
HEDEFTİR''- AB'dekilerin demeç sıkıntısı çektiğinde Türkiye'yi konu
alarak demeç vermeye çalıştıklarını ifade eden Çiçek, şöyle
konuştu: ''Son zamanlarda yaşanan gelişmeleri böyle anlarım. AB
vazgeçilmez hedeftir. Bundan dönüş yok. Ama sağlam basarak yürümek
gerekir. Toplumu birbirine kaynaştıran dikiş noktalarına jilet
atarsak bir süre sonra bu parçayı tutmakta zorlanırız. 1 Haziran'da
yürürlüğe girmiş yasalarla ilgili mesela...Size göre farklı bana
göre farklı yasa değiştireceksek o zaman yargıda istikrar kalmaz.
Yasaların bütünlüğü bozulur.'' Orhan Pamuk'un savcıya verdiği
ifadesinde ''Böyle bir şey söylemedim'' dediğini belirten Çiçek,
sözlerine şöyle devam etti: ''Keşke bu konular basın tarafından
gündeme getirildiğinde Pamuk basın açıklaması yaparak bu sözleri
söylemediğini açıklasaydı. Belki bu davalar da açılmazdı. Bu
sıkıntılar yaşanmazdı. Şimdi herkes görevini tam yapmış da yargı
yapmamış gibi bir sonuçla yargıyı yargılamaya kalktığınızda o zaman
ülkede kurumların yıpranması gibi bir sonuç çıkar ortaya. Hakaret
etmeden de düşünce açıklanabilir. Dünyanın hiçbir yerinde hakaret
etme özgürlüğü yok. Bu ve benzeri davalar üzerinden yeni bir
muhalefet türü geliştirilmeye çalışılıyor. Herhalde Meclis'teki
muhalefeti yetersiz bulanlar çok fazla memnun değiller ki, işi bu
noktaya getirebilir miyiz diye... Bu çok tehlikeli noktadır. Oraya
hiçbirimiz gitmemelidir.'' -301. MADDE...- 301. maddenin AB'nin
bilgisi dahilinde olan bir madde olduğunu anlatan Çiçek, şunları
söyledi: ''Şimdi gürültü çıkarmanın anlamı yok. Her sabah
kalktığınızda Türkiye şunu değiştirsin, derlerse... Bu kravat
değiştirmeye benzemiyor. (Niye müdahale etmiyorsun Adalet Bakanı
olarak) deniyor... Savcılıklara 1 Haziran'dan itibaren bu konuyla
ilgili olarak (Adalet Bakanlığı'nın iznini almanız gerekmiyor, bu
kalkmıştır) dedik. Bu niye kalktı? AB istediği için. Sonra da bize
Adalet Bakanı olarak, hükümet olarak (Neden müdahale etmiyorsun?)
diye soruyorlar. Hani yargı bağımsızdı. Onun için İlerleme
Raporu'nda bir sürü eksiklik tespit etmiştiniz. AB veya bazı
çevreler işine geldiği zaman yargıya siyasi müdahaleye davetiye
çıkarıyor. Ben yargıya müdahale edilmesini doğru bulmuyorum. Bu
Anayasa'ya aykırıdır. Böyle olursa ikide bir iktidar değiştiğinde
ortada yargı kararı kalmaz. İktidara göre bir karar çıkmış olur.
Geçmişte bunun acı tecrübelerini yaşadık. Bunun için ben bu sınırı
kesin olarak koymaya çalışıyorum. Son 2 aydan beri yapılan
tartışmalarda adeta 'siyaset yargıya müdahale etsin' diye davetiye
çıkarılıyor.'' -''YARGILAMA İŞLEMİNDE VIP MUAMELESİ OLMAZ''-
Türkiye'nin ayrıcalıklar ülkesi olduğunu ve bunu en çoksöyleyen
kişinin kendisi olduğunu ifade eden Çiçek, sözlerini şöyle
sürdürdü: ''Yargılama işleminde VIP muamelesi olmaz. Suçu işleyen
kimse, ister bakan, ister yazar, ister sade, ister unvanlı
vatandaş... Düz vatandaş işlediğinde ona farklı muamele, çok ünlü
ve etiketli olan bir kişiye ayrı muamele... Farkında olmadan şimdi
bazı şahıslarla ilgili VIP muamelesi isteniyor. Bıktık bu VIP
muamelesinden. Memleketi soyan, talan eden VIP muamelesinden
yararlanıyor. Bunun hepsini değiştirmemiz lazım. Nasıl değişmesi
lazım, o kadar kolay olmuyor bu değişiklikler.'' -''ANAMDAN EMDİĞİM
SÜT BURNUMDAN GELDİ...''- ''3 yıldır reform yapmak için anamdan
emdiğim süt burnumdan geldi'' diyen Çiçek, şöyle konuştu: ''Ama biz
bunların en ufak tanesini dışarı vurmadan bu noktaya getirmeye
çalıştık. Bu ülkede elde ettiği hakkı vermek istemiyor. Kim suç
işlerse işlesin adını koydum ben, Dedim ki: (AB ülkelerinde
ayrıcalıklar nereye kadarsa gelin oraya indirelim), Bugün
savcılardan çok şey bekliyoruz. Birçok suçta savcıların
soruşturmayı belli bir yere kadar ya da belli şahıslarla ilgili
yapma imkanları var. Onun dışına geldiği zaman herkesin adacıkları,
kaleleri, şatoları var. Oradan içeriye girmek mümkün değil. Adalet
Bakanı olarak da her doğruyu söylemek gibi bir cambazlığı maalesef
yapamıyorum statüm sebebiyle. Olmamam gereken bir zamanda Adalet
Bakanlığı yapıyorum.'' -''YARGIYA MÜDAHALE OLMASIN DİYE...''-
Kendisine yöneltilen sorularla ilgili söyleyecek her zaman cevabı
olduğunu ifade eden Çiçek, şöyle devam etti: ''Yargıya müdahale
olmasın diye AB, İlerleme Raporu'na birçok şey yazdı. Ama şunu
samimi olarak gördüm. AB bizimle ilgili taleplerinde dürüst
olmuyor. Bununla ilgili 50 örnek verebilirim. Futbol oynayacaksak
kuralına göre oynayacağız. AB, 11 kişiyle oynarken ben (Türkiye'yi
12 kişiyle oynarım) diyemem. AB'nin Türkiye'ye yönelik itirazlarına
karşı, söz konusu uygulamaların AB üyesi başka ülkelerden
aldığımızı söyledik. (Onlara bu talebi niye yöneltmiyorsunuz da
Türkiye'den mutlaka şunun veya bunun yapılması lazım diyorsunuz?)
dediğimizde (Siz onlara bakmayın) Peki onlara bakma, bunlara bakma,
5-6 AB ülkesinde uygulanan sistemi Türkiye'ye getirmek
istediğinizde kıyamet kopuyor.'' -ETKİNLİKTE PROTESTO- Öte yandan
etkinliğe, Mithat Bereket tarafından hazırlanan ''Manşet Özel''
programıyla devam edildi. AK Parti Eskişehir Milletvekili Murat
Mercan, DYH Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ ve DYH Yayın Danışmanı
Nuri Çolakoğlu'nun konuk olduğu programın, sorular kısmında söz
alan bir öğrenci, ''Siz burada AB'yi konuşacağınıza, işsiz
üniversitelileri konuşun, asgari ücretin ne kadar olduğunu biliyor
musunuz? Burası bizim üniversitemiz. Üniversitede AB propagandası
yapamazsınız'' dedi. Bu sırada söz alan bir başka öğrenci de,
arkadaşına karşı çıkarak, ''Bunlar sizin kişisel fikirlerinizdir.
Üniversite adına konuşamazsın'' dedi. Bunun üzerine her birinin
elinde bir kartona yazılmış harfler olan 20 öğrenci ''AB'ciler
kampus dışına'' yazılı pankart açtı. Bazı öğrenciler, çeşitli
sloganlar atmaya devam edince programın sunucusu Mithat Bereket,
öğrencilere hitaben ''Sorularınızı sordunuz, izin verin ben de
cevaplarını alayım konuklarımızdan'' dedi. Buna rağmen öğrenciler
slogan atmaya devam edince program çekimi sona erdirildi. Salonda
protokol kısmında programı izleyen Çiçek, protestolar sırasında
salondan dışarı çıkarıldı. Çiçek, buradan ayrılarak Eskişehir
Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ESİAD) yemeğine katıldı.