Malumunuz insanın maddi ve manevi ihtiyaçları olan
bir varlıktır.
Madde, elle tutulan, gözle görülen ihtiyaçlar olunca
orada insanlık birleşiyor.
Manevi ihtiyaç, elle tutulur olmayınca boyutları
çeşitlilik arz eder, öyle ki bu konuda manidar bir ifade var;
deniliyor ki, “buradan arşı alaya kadar el üstünde el var”
Kısacası dünyevi meselelerde ne kadar terakki
ederseniz edin gönlünüzün bir kenarında manevi terakkinin bir
hasreti duruyor.
İslami literatürde Mevlana Cami, Mevlana Halit,
Mevlana Celalettin olmak üzere üç manevi şahsiyet dikkati çekiyor,
üçünün de ortak özelliği alim zengin ve güçlü kimseler olmasına
rağmen maneviyata yönelip insanlığın ruhuna hizmet veriyorlar.
Onun için tarikatlar, cemaatler yeryüzünde bitmiyor,
gizli ya da aşikar muhakkak bu oluşumlar daima hizmet
verdiler/vermeye devam ediyorlar.
Bunların tarihi süreç içinde yaptıkları bir yanlış
var, o da şudur devletin mekanizmasını kontrol etmeye
yeltenmeleri.
Bektaşiler de, Mevleviler de bir ara yolundan sapmış
ve FETÖ’nün
hatasına düşmüşler, ama alanları dışına çıktıkları için de
başaramamışlar.
Halbuki bunların asıl vazifeleri iyi insan, nefsine
hakim olan insan, insana hizmet etmekten huzur bulan insan bütün
bunları yaparken Allah rızasını arayan insan yetiştirmektir.
Bu şahsiyet sahibi ümmeti Muhammed’e dua eden ehli
tasavvufun oluşmasına vesile olan tarikatları, imanlı edepli insan
yetiştiren cemaatleri desteklemek devletin de milletin de
görevidir.
Tıpkı “Ahı Evran” teşkilatının bir zamanlar hayata
katkı verdiği gibi.
Eğer böyle bir insan kitlesi oluştura bilseydik
hayatın tadı başka olurdu. Ama İslam ve insanlık düşmanı kimseler
buna müsaade etmiyorlar. Onların endişesi acaba küçük heveslerine
bir kısıtlama gelir mi? yani belden aşağı hevesleri ve göz zevki
için her fırsatta bir bayanın mahrem yerlerine bakma hevesi, hatta
homoseksvellerin heveslerine bir kısıtlama gelebilir mi? Diye
endişe ediyorlar. Ben adamım diyen bir kimsenin yüzlerine tüküresi
geldiği defolu kimselerdir bunlar.
Bir ara Diyarbakır’da “eşcinseller her
yerde” afişlerini
dahi astılar. O zaman eleştirel bir yazı yazdım birileri nefret
suçları raporuna aldı. Yani namussuzlar tesanüt içinde
çalışıyorlar.
Hele bu AB destek fonlarına bakın, bunlardan
yararlanan bir çok oluşumun aralarına aldığı derneklerin başında
LGBT geliyor. Ah ki ne ah! bunu görmeyen gözler neyi görüyor
acaba?
Bilmiyor musunuz ben söyleyeyim, benim gibi edep ve
marifeti sahibi kimselerle uğraşıyor ya!
Eyüphan Kaya gibi mümin bir yazara sağdan soldan
hücum ederek moralini bozmak, onu lekelemek, frenlemek için ne
yapabilirim ne yazabilirim derdindeler.
Bunu yaparken de laiklik gibi şimdiye kadar sadece
müminleri sindirmek için kullanılan bir silahtan yararlanıyor.
Neyse ki siyasette dahil her alanda yok oldu gitti o
gaddar laiklik anlayışı, şu anda gerçek laiklik yaşıyor.
Başta İslam olmak üzere tüm dinler ülkemizde yaşama
imkanı, kendini ifade etme fırsatı buluyor. Müslüman evlatlarına
Kur’anı Kerim ve Siyerünnebi(Hz.Muhammed’in hayatı) dersi veriliyor
işte laiklik budur, Keleş!
Adamlar tutturmuş küçük meselelerle ülkemizde gündem
oluşturuyorlar, biz de oyuna gelip sabah akşam laka luka ediyoruz.
Dünya da tam hız dönüyor.
Ben bunu fark etmişim arkadaş, sen fark etmemişsen
Allah basiret versin demekten başka elimden ne geliyor?