Man Adası davasında gerekçeli karar açıklandı
Abone olCHP lideri Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakınlarının Man Adası'na para transferi yaptıklarına ilişkin iddiaları nedeniyle 130 bin lira manevi tazminata mahkum edildiği davanın gerekçesi açıklandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Man Adası'na para
transferi yaptıklarına ilişkin iddiaları nedeniyle Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'a 130 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum
edildiği davanın gerekçeli kararı yazıldı.
Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesince yazılan 9 sayfalık gerekçeli
kararda, davacı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatının sunduğu dava
dilekçesinde, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun 21 Kasım 2017'deki
grup toplantısında birtakım belgeler açıklayacağını belirterek,
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakınlarının yurt dışına milyonlarca dolar
para transfer ettiğini iddia ederek iftira yollu hakaret ettiğini
ifade ettiği belirtildi.
Gerekçeli kararda, dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun bugüne kadar iddiasını ispat eden bir belgeyi de kamuoyu ile paylaşmadığı, 13 Şubat'taki grup toplantısında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan, küçük düşürücü, aşağılayıcı iftiralara ve ağır hareketlere devam ettiği, daha önce defaatle tekrar etmiş olduğu gerçek dışı beyanları yineleyip, basın yolu ile saldırıda bulunduğu belirtilerek, 500 bin lira manevi tazminata hükmedilmesi istendiği ifade edildi.
"HAKARET KAPSAMINDA SÖZ YOK"
Davalı Kılıçdaroğlu'nun söz konusu programda yaptığı konuşmalara da
yer verilen gerekçeli kararda, yargılama sırasında savunma yapan
Kılıçdaroğlu'nun avukatının, konuşmada hakaret kapsamında
görülebilecek tek bir söz bile bulunmadığını savunarak davanın
reddini istediği anlatıldı.
"İNANILMASI GÜÇ, HAKARET DOLU İFADELER
KULLANDI"
Gerekçeli kararda, şunlar kaydedildi:
"Görüldüğü üzere, davalı taraf yaptığı konuşmada, davacı
hakkında inanılması güç ve kabullenilmesi mümkün olmayan hakaret
dolu ifadelerde bulunmuştur. Her ne kadar davalı vekili, yapılan
konuşmadaki ifadelerin konuşma bütünlüğü esas alınarak ifade
hürriyeti kapsamında ele alınması ve özellikle de siyasetçiler
bakımından katlanılması gerektiğinden bahsetmiş ise de, konuşma
bütünlüğü içinde dahi doğrudan davacı tarafa hakaret teşkil eden bu
sözlerin ifade hürriyeti kapsamında korunmadan yararlanması mümkün
değildir. AİHM'nin kararlarında da bu tür ifadelerin 'düşük değerli
ifade' olarak kabul edildiği ve korunmadan yararlanamayacağı
bilinmektedir. Siyasetçi de olsa, hiç kimsenin bu denli 'düşük
değerli ifadeye' katlanma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Gerçekten de
aynı zamanda ülkemizin Ana Muhalefet Partisinin de Başkanı olan
davalının söylediği sözlerin ne anlama geldiğini en iyi bilebilecek
kişilerden olduğu tartışmasızdır."
Gerekçeli kararda, davalı Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik olarak "namus ve şeref yoksunu", "firavun", "terör örgütüne yardım ve yataklık ettin sen", "herkesin oyuncağı ve maşası olma", "gayri milli", "şerefsiz" şeklinde sarf ettiği bu sözlerin ifade hürriyeti veya eleştiri ile hiçbir ilgisinin de bulunmadığı vurgulandı.
Bu denli "düşük değerli bir ifadeyi" ifade olarak kabulün de olanaksız olduğu vurgulanan gerekçeli kararda, "Ne var ki, davalı taraf konuşmasında, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı olan davacıya yönelik olarak eleştiriden ziyade eleştiri adı altında hiçbir hukuk düzeni tarafından korunmadan yararlanması mümkün olmayan ağır hakaretlerde bulunmuştur." denildi.
Gerekçeli kararda, davalı tarafından 13 Şubat'taki grup toplantısında yapılan konuşmanın haksız fiil niteliğinde olduğu, bu haksız fiilden kaynaklı olarak davacının kişilik haklarına ağır saldırıda bulunulduğu, siyasetçi de olsa hiç kimsenin açıkça hakaret teşkil eden bu denli "düşük değerli ifadelere" katlanma yükümlülüğünün bulunmadığı kaydedildi.
"HİÇBİR HUKUK DÜZENİ HAKARET EDİLMEYİ HOŞ
GÖRMEZ"
Davacının sıradan bir siyasetçi olarak değerlendirilemeyeceği
vurgulanan gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Kendisinin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanı olmasından kaynaklı olarak ayrı ve istisnai bir konumunun bulunduğu, bunun gerek Anayasamızda ve gerekse de kanunlardaki ayrık düzenleme yapılmasından dahi anlaşıldığı, keza davalının da Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı olduğu ve sorumsuz olmadığı, söylediği sözlerin ne anlama geleceğini bilmesi/bilebilmesi gerektiği, hiçbir hukuk düzeninin ifade hürriyeti adı altında hakaret edilmeyi hoş göremeyeceği, tarafların sosyal konumları, davalı tarafça işlenen eylemin ağırlığı da dikkate alınarak davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır."
Gerekçeli kararda, bu nedenle 130 bin lira manevi tazminatın, 13 Şubat'tan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan alınarak davacı Recep Tayyip Erdoğan'a verilmesine karar verildiği belirtildi.
500 BİN LİRA MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel tarafından
İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunulan
dilekçede, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 13 Şubat 2018
tarihindeki partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada ısrarlı
bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan, küçük düşürücü,
aşağılayıcı ve gerçek dışı ithamlar isnat ettiği
belirtilmişti..
Dilekçede, davalı Kılıçdaroğlu'nun sarf ettiği sözlerin davacı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği vurgulanarak, 500 bin lira manevi tazminata hükmedilmesi talep edilmişti.