Mamak'ta yıllarca işkence yaptı!
Abone ol12 Eylül darbesinde askerlere işkence yapan Kamil Atliman'ın kan donduran itirafları
12 Eylül'de Mamak Askerî Cezaevi'nde askerliğini yapan
Kamil Atliman, komutanlarının emriyle yaptığı işkenceleri
anlatıyor.
Arkadaşları gibi komutanlarının emriyle sağcı-solcu ayırmadan
mahkûmlara her türlü işkenceyi yaptığını anlatan Atliman,
"Hiçbir dayağı içimden gelerek atmadım. Askerlikten sonra
uzun süre uyuyamadım. Yatarken yere düşüyordum. Yaşadıklarımdan
kurtulmak için 3 yıl boyunca psikolojik tedavi gördüm."
diyor. Mamak Askerî Cezaevi A Blok'ta askerliğini yaptığını
söyleyen Kamil Atliman, bu koğuşta daha çok dönemin elit
insanlarının kaldığını belirtiyor.
"DAYANILMAZ BİR ACI"
"Düşünen, okuyan, konuşan ne kadar genç varsa tamamı bu
bloktaydı." diyen Atliman, geriye dönüp baktığında
yaşananların bir film şeridi gibi gözünün önünden geçtiğini ifade
ederek, "20 yaşındaki gencecik askerlerin kendinden yaşça
çok büyük insanları dövmesi dayanılmaz bir acıydı."
ifadelerini kullanıyor.
"İŞKENCE EN ÇOK ORADA YAPILIYORDU"
Cezaevinde Sayım Mangası, Havalandırma Mangası ve Avukat Mangası
diye üç grubun bulunduğunu anlatıyor. Bunların en zorunun
'Sayım Mangası' olduğunu belirtiyor. Şöyle devam
ediyor. "Günde en az iki kere sayım yapılırdı. Bundaki asıl
amaç oradaki tutuklulara nerede olduklarını hissettirmekti. Onları
psikolojik olarak çökertmekti. Havalandırma Mangası kulağa hoş
gelmesine rağmen bir çile yeriydi. 5 dakika hava almak için bahçeye
çıkan insanlara talimatları en acı şekilde uyguluyorduk. Hava
almaya çıkanlara '75 tane şınav çek' deniyor, her çekemediğinde
sırtına coplar iniyor. Ankara'da Deneysel Araştırma Laboratuvarı
(DAL) diye bir yer vardı. İşkence olayları daha çok burada
yapılıyordu. Buradan bir tutuklu geldiği zaman başına neler
geldiğini çok net bir şekilde görebiliyorduk."
"FALAKADAN MİKROP KAPMIŞLARDI"
Kamil Atliman, Avukat Mangası'nın tutuklu ve yakınlarına psikolojik
baskı yaptığını, aşağıladığını dile getiriyor: "Avukatların
ve tutuklu yakınlarının yanında askerin durması gerekiyordu.
Askerler rahat görüşme yapılmasına engel oluyordu. Falakadan
ayakları mikrop kapıp şişmiş ama üstünü çok iyi giyinmiş bir
mahkum, yakını ile görüşüyor. Karşıdan yakını soruyor 'Nasılsın?',
o da 'İyiyim!' diyor ama ayakları acınacak durumda. Yaşadıklarının
görülmemesi için görüşe gelmek istemeyenler de oluyordu. Çünkü o da
ayrı bir işkenceydi."
"DAYAK YİYEREK ATMASINI ÖĞRENDİM"
Atliman, "Sağcısı ve solcusu ile herkesin
hâlâ aradığı Albay Raci Tetik diye biri vardı. İnsanlık dışı
uygulamalar yapıyordu. Ona insan diyemeyeceğim. Aslında biz
askerler de yüzde 25 tutuklu sayılırdık, çünkü bize de işkence
yaparlardı. Hayatımda kimseye dayak atmamıştım. İlk günümde elimize
bir cop verip 'tutuklulara vuracaksın' dediler. Ben ilk denememde
başarısız oldum. İkinci denememde onun bir el olduğunu görüp yine
vuramadım. Üçüncüsünde hafif bir şekilde vurdum. Dışarı çıkınca
komutan beni çağırıp 'Oğlum acemisin ama bunu öğrenmen lazım.'
dedi. 'Dur ben sana teknik olarak öğreteyim.' diyerek copla benim
elime vurdu. O günden sonra ben de copla vurmasını
öğrendim." 'Tabutluk' denen bir hücrede tutukluların
acımasızca dövüldüğünü söylüyor.
HÜCREDE İŞKENCE
Atliman, sözlerine şöyle devam ediyor: "Mesela sayımda
birdenbire 'İstiklal Marşı'nın dördüncü kıta, üçüncü mısradan
başla!' diye bir komut gelir. Bunu normalde de kim yapabilir ki?
Bunu yapamayana ilk önce ellerine copla üçer tane vurulur. Tekrar
söyleyemezse eğdirilip arkasına vurulup, üçüncü kez yapamazsa
falakaya yatırılırdı. Daha sonra ise tabutluğa konulurdu. Tabutluk
ise ben hâlâ bu filmi zaman zaman rüyamda, zaman zaman da normal
hayatta yaşıyorum. Bir metrekare bir yer düşünün, içinde 4 kişi
var. Hiçbir havalandırması yok. Tepede bir küçük delik var. İçeride
tuvalet için konulmuş ördek denen bir şey var, bir tane kap var.
Kapla yemek veriliyor, 4 kişi orada 15 gün kalıyor. Çıkan
insanların renkleri değişiyordu."
"İŞKENCEYİ ASKER YAPARDI ÇÜNKÜ..."
Zaman'ın haberine göre, Kamil Atliman, üst rütbelilerin işkence ve
dövmelere karışmadıklarını, bunu askerlere yaptırdıklarını
söylüyor. Atliman, "Çünkü Türk halkı Mehmetçiğe çok saygı
duyar. Bunun için subaylar işkenceyi askerlere yaptırırlardı.
Dışarıdan gelenler içinde birini tanıyorsanız onu söylemek
zorundasınız, aksi takdirde sen de onun yanına gidersin. Bütün pis
işler, kirli işler erbaş kesimine yaptırılıyordu." diye
konuşuyor.