Mahsun Kırmızıgül ve o meşhur bodrum katı..

Sözde barış çağrısı yapan akademisyen ve sanatçıların arasına Mahsun Kırmızıgül de katıldı.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Sözde barış çağrısı yapan akademisyen ve sanatçıların arasına Mahsun Kırmızıgül de katıldı.

Twitter'da "Yaralı olan çocukları ve yaşlı insanları ölüme terketmek hangi dinde yazar. Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz ey başbakan?" diye yazarak devleti katliam yapmakla suçluyor ünlü sanatçı...

Bunları yazan Mahsun Kırmızıgül'ün referansı, yani kaynağı kim?

Daha önce PKK'ya kamyonet içinde silah taşırken suçüstü yakalanan Faysal Sarıyıldız.

Sarıyıldız'ın iddiasına göre Cizre'de bir binanın bodrum katında 30 kişi var.  Çoğunluğu yaşlılardan, çocuklardan ve kadınlardan oluşan bu kişilerden bazıları ağır yaralı ve devlet onları öldürmek için uğraşıyor.

Sarıyıldız neredeyse 1 aydır "Vahşet bodrumu yine bombalanıyor. Ambulanslar yaklaştırılmıyor. Bina çökmek üzere. 5 kişi can verdi, gerisi yardım bekliyor" şeklinde twitler atıp duruyor.

Allah'ım!..

Ne binaymış arkadaş? Bir aydır devlet eline ne geçse binaya fırlatıyor. Tanklarla, toplarla, bombalarla, silahlarla saldırıyor ama tık yok.

Dağ olsa yıkılırdı ama binaya bir şey olmuyor!

İddiaya göre içeride yaralı olarak can çekişen insanlar bir aydır ambulans istiyor ama devlet göndermiyor.

Gerçi bu iddianın bir safsatadan ibaret olduğu defalarca ve bizzat PKK kahpeliği sayesinde kanıtlandı.

Şu zamana kadar yaşananları tekrar paylaşmakta yarar var.

Sarıyıldız binaya ambulans gönderilmediğini söyledikten ve konu Meclis'e taşındıktan bir gün sonra 112 Hızır Acil Servisi Faysal Sarıyıldız'ı arıyor.

Günlerce o binada olduğunu söyleyen Sarıyıldız ağız değiştirip, "Ben orada değilim" diyor ve telefonu kapatıyor. Görevliler tekrar arayıp, "Siz orada bulunanların cep telefonunu verin, biz onlarla görüşelim" deyince 3 kişinin numarasını veriyor.

Bu kişiler sırayla aranıyor.

Biri ambulans istiyor, ama tüm ısrarlara rağmen adres vermiyor! Diğer iki kişi de telefonlarını kapatıyor ve ulaşılamaz oluyor.

Sonra...

Sonra mesele bir kez daha Meclis'te hararetli bir şekilde tartışılınca Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu bahsi edilen bölgeye ambulansların gönderilmesi için talimat veriyor.

Talimat yerine getiriliyor.

Ancak bölgeye giden ambulanslara sözkonusu binanın çevresinden ateş açılıyor. Bu nedenle binaya giriş mümkün  olmuyor. Ambulanslar binanın çevresinde çağrı yapıp yaralıları almaya çalışıyor ama  gelen giden olmayınca girişim başarısız oluyor.

Buraya kadar yazdıklarım anlaşıldıysa şimdi meselenin diğer boyutuna geçelim.

Yukarıda da söylediğim gibi, Faysal Sarıyıldız'ın iddiasına göre bu bina yaklaşık 1aydır abluka altında. Tanklarla, toplarla dövüldüğü için elektrik yok.

Ama içeridekiler tam bir aydır Faysal Sarıyıldaz'la telefon üzerinden mesajlaşıyorlar. Ne halde olduklarını en ince detayına kadar anlatıyorlar.

Günlerdir kafamı kurcalayan bazı şeyler var ve bir türlü cevabını bulamıyorum.

Eğer bu binada elektrik yoksa, içeridekiler nasıl oluyor da cep telefonlarıyla 1 aydır mesajlaşabiliyorlar?

Hadi bu sorunu çözecek bir formül buldular diyelim. Yahu içeridekilerden birinde bile kameralı bir telefon yok mu? Ağır yaralı olarak can çekişenlerden bir tanesinin fotoğrafını çekip Faysal Sarıyıldız'a göndermeyi hiç biri akıl edemedi mi?

Bir aydır içeride mahsur kalan ve yaralı olduğu söylenen çocuklar ve kadınlar susuz, ekmeksiz nasıl yaşıyor?

Bu çocuklar ve kadınlar suçsuz ise neden güvenlik görevlilerine teslim olmuyor da ille de ambulans istiyor. Ambulansa bindikleri, hastaneye girdikleri andan itibaren zaten teslim olmuş sayılmıyorlar mı? Devlet orada onları serbest bırakır mı?

Eğer teslim olmaya çalıştıklarında devletin onları katledeceği gibi bir endişeleri var ise o zaman gelin şunu yapalım.

Başbakan Ahmet Davutoğlu şu önerime sanırım gönüllü bir şekilde öncülük edebilir.

Bahsi edilen bina neredeyse, ülkenin bütün medyası oradan canlı yayın yapsın. O binadan çıkan kadınları, çocukları ve yaralıları tüm dünya canlı yayında izlesin.

Bakalım oradan kimler çıkacak?

HDP'liler ve Mahsun Kırmızıgül gibi sanatçılar bu çağrıma katılırsa eminimki daha hızlı sonuç alabiliriz.

Katılmayacaklarından adım gibi eminim...

Eminim çünkü; o bina hakkında bu kadar yaygara koparılıyorsa bilin ki mesele mühim. Bu zamana kadar kaç terörist öldürüldü ses etmediler. Sadece siviller olsa inanın umurlarında dahi olmazdı. Orada bölge sorumluları var.

Medyaya sızan haberlere göre terör örgütünün bombacısı, yine terör örgütünün para kasası ve içinde Sırp asıllı teröristlerin de bulunduğu üst düzey PKK'lılar var o binada...

Ama Mahsun Kırmızıgül'e göre oradakilerin tamamı çocuk ve kadın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise onları katletmeye çalışan katil devlet!

Yok kardeş savaşıymış da akan kan durmalıymış. Barış içinde yaşamalıymışızda, devlet oraya ambulans göndermeli ve o yaralıları kurtarmalıymış.

Tüküreyim senin barış ve kardeşlik çağrına...

Adını anmaktan kaçındığın teröristler Yasin Börü'yü yamyamlar gibi parçalarken, polisler uykusunda ense köklerine sıkılarak katledilirken, askerler eşlerinin, çocuklarının yanında sokak ortasında kurşuna dizilirken o dilin nerene kaçmıştı da konuşmadın sen arkadaşım?

Sadece Cizre'de 69 ambulans yakılıp, sağlık görevlileri yaralıları taşıma anında keskin nişancılar tarafından vurulurken gözlerin kör müydü senin?

Hepsi yaralıymış!

Kime kurşun sıkarken yaralanmışlar? Dünyanın hangi ülkesinde devlet kendisine kurşun sıkan teröristin ayağına ambulans gönderiyor? Amerika, İngiltere, Fransa gibi ülkelerde terörist önce vurulur, sonra cenaze arabası gönderilir.

İsrail, Rusya gibi kimseyi takmayan devletler o binayı havaya uçurur, içindekilerin zerresini kimse bulamazdı.

Ama biz başkayız.

Dünya toprakları üzerinde teröriste ambulans gönderen tek ülkeyiz. Ama buna rağmen katliamla suçlanan tek ülkeyiz.

Devlet katliam yapıyorsa bu kadar hain nasıl oluyor da ortalıkta korkusuzca cirit atıyor?

Bak Mahsun!

Güneydoğu'dan bir Kürt genci batı illerinde korkusuzca mutlu bir şekilde gezebiliyor, eğlenebilirsa....

Batı illerinde yaşayan bir Türk genci Güneydoğu'ya gitmekten dahi korkuyorsa demek ki  katil olan, faşist olan devlet değil, PKK'nın bizzat kendisidir. Ve bunlara destek verenler de terörist oğlu terörist, hain oğlu haindir!

Dipnot: Amedsporlu futbolcu Deniz Naki, Bursaspor galibiyetinin ardından "Bu galibiyeti topraklarımızda 50 günden fazladır süren zulümde hayatlarını kaybedenlere ve yaralılarımıza adıyoruz" demiş.

Bu sözler için "düşünce özgürlüğü" diyenleri şimdiden uyarıyorum.

Yarın bunları eleyen bir başka takımın futbolcusu çıkıp, "Bir avuç bölücü teröristi sahaya gömdük. Galibiyeti de şehitlerimize armağan ediyoruz" dediğinde kıçınız başınız ayrı oynamasın! "Faşist" dediğiniz an vallahi en ağır küfürleri açık açık sayarım ha!

Ona göre!...