Mahpeyker Kösem Sultan kimdir hayatı ve ölümü!
Abone olKösem Sultan kimdir? Sultan Ahmed'in eşi Mahpeyker Kösem Sultan nasıl öldü? STAR TV Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisine damga vuran Kösem'in ölümü ve hayatı internethaber.com'da.
Kösem Sultan kimdir? Sultan Ahmed'in eşi Mahpeyker Kösem
Valide Sultan nasıl öldü? Kösem Sultan aslında kimdir, nereden
geldi? Star TV Muhteşem Yüzyıl Kösem hayatı merak konusu haline
gelen Mahpeyker Kösem'in ile ilgili detaylar
haberimizde...
VALİDE MAHPEYKEM KÖSEM SULTAN KİMDİR?
Muhteşem Yüzyıl Kösem dizisiyle gündeme gelen Kösem Sultan, Osmanlı devlet yönetiminde etkin bir rol oynamış Haseki Sultan ve Valide Sultan. Torununun saltanatında bile haremi yönetmiş ve büyük kayınvalidesi Safiye Sultan gibi kendisi de Büyük Valide Sultan olmuştur. Osmanlı padişahı I. Ahmed'in nikahlı eşi ve en sevdiği eşidir, padişah IV. Murad ile I. İbrahim'in annesidir ve IV. Mehmed'in babaannesidir. Safiye Sultan'ın isteği üzerine adı Mahpeyker olmuştur. Daha sonra Kösem adını almıştır.
DEVLETİ YÖNETEN BİR KADIN SULTAN: KÖSEM
Osmanlı tarihinin etkili kadınlarından olan Kösem Sultan, 1590 yılında Yunanistan'da Anastasya adıyla doğdu. Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul'a kızlarağasına gönderildi.
Kösem Sultan küçük yaşta Harem'deki eğitime başladı. 15
yaşındayken Sultan I. Ahmet'e haseki oldu. Keskin zekasıyla
padişahı etkisi altına aldı ve bütün saraya nüfuzunu kabul ettirdi.
Kösem Sultan, Safiye Sultan ve Hürrem Sultan'ı örnek alarak, kendi
yoluna başladı. Bu sirada III. Mehmed vefat etti ve genç Şehzade
Ahmed Osmanlı tahtına oturdu. I. Ahmed olarak 14. Osmanlı padişahı
ve 93. İslâm halifesi oldu.Kösem parlak zekası ve güzelliği ile
Sultan Ahmet'i kendine aşık etmeyi başardı.
Kocası ölünce önce tahta geçen kocasının kardeşi Sultan I. Mustafa ve daha sonra da kocasının başka bir kadından olma oğlu Sultan II. Osman zamanında devlet işlerinde etkinliği arttı.
Fakat II. Osman yaşı çok genç olmakla birlikte Kösem Sultan'ın devlet işlerine çok karışmasından rahatsız oldu ve muhtemelen annesi Valide Sultan Mahfiruz Hatice Sultan'ın da etkisiyle onu eski saraya gönderdi. Genç Osman'ın tahttan indirilmesi ve tekrar yerine geçen I. Mustafa'nın da tekrar tahttan indirilmesi üzerine tahta nihayet Kösem Sultan'ın kendi oğlu IV. Murat çıktı. IV. Murat tahta çıktığında sadece 11 yaşındaydı ve Kösem Sultan artık oğlu adına devleti büyük ölçüde yönetmeye başlamıştı.
KÖSEM ZAMANINDA OSMANLI'DA BÜYÜK KRİZ
Zamanla Sultan IV. Murat olgunlaşarak annesinin faaliyetlerini bir ölçüde engellemeye başlamışsa da genç yaşta ölümü üzerine tahta Kösem Sultan'ın diğer oğlu İbrahim çıktı ve Kösem Sultan'ın nüfuzu tekrar arttı. İbrahim tahta çıktığında Osmanlı Hanedanı büyük bir krizle karşılaştı. İbrahim hanedanın tek erkek varisi durumundaydı ve acil bir şekilde hanedanın devamını sağlama zorunluğu vardı. Oysa I. İbrahim bir ölçüde dengesiz görünüyor ve kadınlarla olan ilişkilere ilgi duymuyordu.
Osmanlı hanedanının devamını sağlama görevi büyük ölçüde Kösem Sultan'a düştü. Oğlunu tedavi amacıyla ülkenin her yanından üfürükçüler getirtti. Bu üfürükçülerin en ünlüsü Cinci Hoca lakabıyla tanınan Safranbolulu Karabaşzade Hüseyin Efendi'ydi. Nihayet İbrahim'in tahta çıkmasından 2 yıl sonra şehzade Mehmet doğdu, Kösem Sultan buna karşılık olarak Hüseyin Efendi'ye Safranbolu da daha sonra cinci hanı olarak anılacak hanın yapım masraflarını karşılayacak para verdirmiştir.
En nihayetinde hanedanın devamı sağlanmış oldu. Hatta Cinci hoca o kadar güçlendi ki Cinci Hoca'nın öldürülmesinden sonra hazineye aktarılan paralar askere cülus olarak dağıtıldı ve bu paralar halk arasında 'cinci hoca akçesi' diye anılır oldu.
KÖSEM SULTAN NASIL ÖLDÜ?
I. İbrahim, İstanbul'da patlak veren bir isyan sonucunda öldürüldükten sonra yerine Kösem Sultan'ın torunu 6 yaşındaki Sultan IV. Mehmet geçti. Önceleri Kösem Sultan'ın nüfuzu devam etti ama bir süre sonra Kösem Sultan'a rakip olan bir başka kadın ortaya çıktı.
Kösem Sultan ile gelini Turhan Sultan arasında kıyasıya bir rekabet başladı. Bu rekabet 3 yıl sürdü ve Kösem Sultan'ın bir gece dairesinde basılarak boğdurulmasıyla noktalandı.
Bu olaydan sonra Köprülü ailesinden sadrazamlar iş başına geldi
ve Valide Sultanların (padişahların anneleri) devlet siyasetindeki
etkileri sona erdi. Hayattayken Osmanlı tarihinde birçok
yeniliğe öncülük eden Mahpeyker Kösem Sultan, ölümüyle de Osmanlı
tarihine yine bir ilke öncülük etmişti. Kösem Sultan, Harem'de
öldürülen ilk Valide Sultan oldu. Kösem Sultan'ın cenazesi
Sultan Ahmet Camii'ndeki I. Ahmet türbesine gömüldü.
KÖSEM İSMİNİN ANLAMI NEDİR?
Kösem Sultan'ın Kösem ismini alması hakkında iki rivayet vardır. Birincisi cildi pürüssüz ve bembeyaz olduğu için Sultan I. Ahmed ikinci ad olarak Kösem konmuştur. Diğer bir rivayet ise Kösem'in anlamı olan "emin, ne zaman ne yapacağını bilen, yol gösteren ve yönlendiren kişi veya kimse" anlamında Kösem Sultan'a verilmiştir.
KÖSEM SULTAN İLE HÜRREM SULTAN ARASINDAKİ FARK
Osmanlı tarihinin en güçlü Valide Sultan'ı kabul edilir. En güçlü Haseki Sultan olarak Hürrem Sultan öne çıkmaktadır. Kösem Sultan, eşi döneminde siyasi işlere tam anlamıyla olmasa da bir nebze karışmış ve veraset sisteminin dönüşümünde önemli bir rol oynamıştır. Kösem Sultan, oğulları ve torunu dönemiyle otuz yıla yakın devletin fiili ve idari gücünü bizzat elinde bulundurmuş ve oynadığı siyasi satrançlarla imparatorluk üzerinde iktidar sahibi olmak isteyen devlet adamlarını, dahili ve harici düşmanların tümünü bertaraf ederek adeta Osmanlı ataerkil egemenliğine meydan okumuştur. Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına,dizilere,filmlere ve opera eserlerine konu olmuştur. Naibe-i Saltanat, Valide-i Muazzama, Valide-i Muhtereme, Sahibet-ül Makam, Valide-i Kebire,Valide-i Maktule, Der-i Devlet, Ümmü'l Müminin, Ulu Valide sıfatlarıyla da anılan Kösem Sultan, Osmanlı hareminde kadın hakimiyetinin sembolü haline gelmiş tarihin en önemli kadın figürlerinden biridir ve Avrupalıların ifadesiyle tam bir ana kraliçedir.
KÖSEM SULTAN'IN GERÇEK RESMİ
KÖSEM SULTAN'IN ÇOCUKLARI
Erkek çocukları
- Şehzade Mehmed (1605 - 1621) - Genç Osman
tarafından idam edildi.
- IV. Murad (1612 - 1640) - 17. Osmanlı padişahı
ve 96. İslam halifesi
- Şehzade Kasım (1614-1638) - IV. Murad tarafından
boğduruldu.
- I. İbrahim (1615 – 1648) - 18. Osmanlı padişahı ve 97. İslam halifesi
Kız çocukları
Ayşe Sultan (1605-1657)
Fatma Sultan (1606-1670)
Gevherhan Sultan (1608-1660)
Hanzade Sultan (1609 - 1650)
Burnaz Atike Sultan (1614-1675)
KÖSEM SULTAN KİMDİR İLBER ORTAYLI YAZDI
Ünlü tarihçi Prof. İlber Ortaylı, 11 Eylül 2010 tarihinde yayınladığı "Kösem Sultan’ı yargılamak zor" başlıklı yazısında Kösem Sultan'ı böyle anlattı:
Kendi çocuğunun öldürülmesinde başroldedir. Ama binlerce kişiyi doyuran, borçluları hapisten kurtaran da odur. Kösem Sultan’ı, onun soyundan gelen hanedan üyeleri dahil herkes yargılar ama bunu yaparken dikkatli olmalı.
Osmanlı tarihinin en ilginç portrelerinden biridir ve hiç
şüphesiz Harem’de kadın hakimiyetinin sembolü haline getirilmiştir.
Kösem’in uzun hayatı ve iktidarı tarihçi Ahmet Refik’in “Kadınlar
Saltanatı” adlı çok okunan ve vakayinamelere dayanan çekici üsluplu
kitabından sonra Osmanlı tarihçiliği için bir genelleme haline
getirilmiştir. Başka yazılan eserlere kimse fazla dikkat
etmemektedir.
Kösem Sultan’ın nerede doğduğu ve hangi aileden geldiği
tartışılıyor. Hanedanda mavi kanlı prenseslerin gelin gelme adeti
terk edildiğinden beri bu bir ortak yöndür. Padişahı cezbeden genç
ve zeki kızların köken kayıtları titizlikle tutulmuş değildir,
doğrusu kimse de fazla ilgilenmez. Hürrem için Galiçyalı papaz kızı
deniyor. Başka iddia da ileri sürülebilir.
ALIMLI VE ZEKİYDİ, BULUĞ ÇAĞINDAKİ I.AHMED'İ ETKİLEDİ
Asıl olan bu gelen zeki ve güzel kızın Harem’de alacağı eğitim,
Müslümanlığı benimsemesi ve Türk dilini kullanmasıdır. Türkçe
öğrenemeyen bir kadının, ne valide sultanı ne de oğlu padişahı
etkilemesi mümkün değildir. Kaldı ki Osmanlı hareminde okuma-yazma
düzeyi fevkalade yüksektir. Çok kabiliyetsizlerin dışında göze
batan ve padişahın etrafında olanların veya dışarıda iyi adaylarla
evlendirilenlerin (çırak edilenlerin) ümmi olmamaları
düşünülemez.
Kösem Sultan da Bosnalı veya Yunan adalarından gelmiştir denir;
papazın kızı diyenler de var. Belli değildir; alımlı ve zeki olduğu
açık. Adeta çocuk padişah denecek buluğ çağındaki I. Ahmed’i
etkiledi. Kendisi de çok gençti.
I. Ahmed Osmanlı tarihinin tasavvuf ve din kültürüne hakkıyla sahip
padişahlarındandır. Yaşından beklenilmeyecek ölçüde devlet işlerine
aklı eren, bilge bir kişilikti. Kösem böyle bir genci
etkileyebilmiştir. İkisinin aşkını tarihçi Reşad Ekrem’den başka
tasvir edecek bir kalem çıkmadı.
Çiftin tasavvufla olan yakın ilgileri o dönemin meşhur mutasavvıfı,
dergahı bugünkü gibi Üsküdar’da bulunan şeyh Aziz Mahmud Hüdai’nin
feyz ve irşadına yönelmelerini sağladı. İstanbul’un ilginç bir
dönemiydi, genç padişah Sultanahmet Camii’ni yaptırdı. Tatlı yıllar
çabuk bitti; genç padişahın ölümüyle evvela hakikaten deli olan I.
Mustafa, ardından tarihimizin talihsiz reformatörü II. Osman’ın
(Genç) taht yılları boyunca genç dul Kösem Mahpeyker Bayezid’deki
eski saraya kapandı, daha doğrusu kapatıldı.
Kanlı bir isyan ve ardından I. Mustafa’nın ikinci kere ha’l
edilmesiyle Kösem’in oğlu Murad tahta çıktı. Padişah güçlü
kuvvetliydi, zekiydi, yetenekliydi ama çocuktu. Kösem ise henüz
30’unda bir valide sultan olarak Topkapı Sarayı’na avdet etti.
Sıkıntılı yıllarında muhtemelen bir daha eski saraya dönmemeye
yemin etmişti. Üç kıtadaki devletin her köşesinde anarşi ve isyan
vardı. Merkez bürokrasisi ise askeri kanatla birlikte çıkar
gruplarına ayrılmıştı. Kösem yapabileceğinin en doğrusunu yaptı,
askeri elde tuttu.
SULTAN MURAD'IN YARATTIĞI TERÖR HERKESİ SİNDİRDİ
Genç padişah ise yeniçerilerin ayaklanmalarında bizar olmuştu.
Hele bu ayaklanmalar sırasında en sevdiği devlet adamları ve
nedimleri onlar tarafından paralanmıştı. 20 yaşına erince birden
aslan kesildi. Yarattığı terör herkesi sindirdi. Bu terör havası
içinde Anadolu isyanları bastırıldı, İranlıların eline düşen Bağdat
ve Irak kıtası yeniden fethedildi, gene onların elinde olan Revan
yani Ermenistan da imparatorluğa katıldı. Genç mareşal 28 yaşında
ölene kadar anasını bir köşeye iteledi ve devlet işlerine
karıştırtmadı.
Kösem iktidarın tadına varmıştı, daha doğrusu iktidarsız
yaşayamayacağını anlamıştı, oğlu Sultan İbrahim’in Harem’e
kapanması işine geldi ama deli denen padişah hiç de deli değildi;
bir müddet sonra bazı devlet adamlarının telkiniyle Kösem gene geri
plana itildi ve nihayet İbrahim’in ha’l edilmesi sırasında en meşum
rolü oynadı. Onu hapsettikleri hücrenin kapısına vurulan kilide
kurşun akıttırdı, bir daha açılmasın diye. Katline fetva verilişini
seyretti.
Bu idama kadar olaylar nasıl gelişti? Değerlendirmesini yapmak çok
zor. Kösem Sultan’ı yargılayanlar sadece sıradan insanlar veya
tarihçiler değildir, onun soyundan yürüyen hanedanın üyeleri de
vardır. Oysa bu gibi olayları değerlendirmek ve nedenini aramak bir
cemiyeti ve zamanı kaleme almak için kaçınılmazdır.
O ÖLÜNCE İSTANBUL'DA 10 BİN KİŞİ AÇ KALDI
Kösem torunu IV. Mehmed’in çocuk yaşta padişah olması üzerine bu
sefer büyük valide unvanını aldı. Kendini tehlikede gördü, çocuk
padişaha karşı tertiplenen iki suikast teşebbüsünde de parmağı
olduğu söylendi ve bir saray ayaklanmasında boğuldu. Tarihte ilk
defa olarak bizzat Harem’in içine kadar giren bir zülüflü baltacı
Kuşçu Mehmet onu bir yüklük dolabında bulup kement ile
boğmuştu.
İktidar Hatice Terhan Sultan’ındı. Terhan Sultan saray hayatındaki
köşesine çekileceği Eminönü’ndeki Yeni Cami gibi hayır eserlerini
yaptıracağı bir dönemin özlemiyle birkaç sadrazamı denedikten sonra
Köprülü Mehmet Paşa’yı buldu. Paşa okuma yazma bilmezdi,
yeniçerilikten gelmeydi ama devlet işlerinden çok iyi anladığı
görüldü. Acımazsızca düzeni sağladı. Bu restorasyonun düzenli
sonuçları
II. Viyana Kuşatması’na yani 1683 felaketine kadar devam etti.
Osmanlı tarihinde Çandarlılardan sonra bir Köprülüler vezir ailesi
döneminden bahsedilir.
1651 yılının 3 Eylül’ünde Kösem Sultan’ın boğulduğu gecenin gününde
İstanbul’da 10 bin kişinin aç kaldığı söylenir. Kurduğu imaretler
şehrin fukarasını besliyordu, fakir kızları o besliyor ve
evlendirip çeyizlerini düzüyordu, hapishanelerdeki borçluları o
kurtarıyordu. Halk Kösem’in yok edilişine çok üzüldü. Geriye
Üsküdar’da Çinili Cami denen mütevazı ve güzel külliyesi, şehrin
merkezindeki Valide Hanı gibi muhteşem eserler kaldı. “Kadınlar
Saltanatı” denen döneminin de ömrü bu kadardır.
KADIN TESİDİR ABARTILIYOR
Aşağı yukarı her milletin tarihinde iktidara karışan hükümdar
yakınları, hatta bizzat iktidarı kullananlar vardır. Rusya
tarihinde Naibe Sofya, Fransa tarihinde Katrin de Medici, Roma
tarihinde Livia ve Agrippina gibi... Kösem Sultan üstelik devlet
çocuk padişahlara kaldığı zaman, resmen naibe-i saltanat olduğu
için bu hakimiyeti ele geçirmiş sayılır. Bir bakıma yeniçeriler ve
tüm kapıkulu ocaklarıyla cömert ödemelere dayalı etkili bir ilişki
kurduğu için sınırlarda İran ve Avusturya’nın, içeride de Celali
isyanlarının karışıklıklar yarattığı bir dönemde çocuk padişahların
yaratacağı mahzurları bu yolla önlemiş sayılabilir.
Kendisinden sonra gelini, Sultan İbrahim’in de hasekisi olan Hatice
Terhan Sultan devlet üzerindeki naibelik sıfatını ve onun
getireceği iktidarı kudretli sadrazamlara devretmeyi tercih etmiş
ve Köprülü Mehmet Paşa’nın sadareti ile bu gayesine ulaşınca kenara
çekilmiştir. Bundan sonra Osmanlı tarihinde kadın tesiri önemli bir
politik etken sayılmamalıdır.
Kösem’den evvel hanedanın büyükannesi sayılan (zira hanedan soyca
Kanuni Süleyman ve Hürrem Sultan’ın çocuklarından yürümüştür)
Hürrem Sultan’ın etkisinden söz edilir. Olaylarda Hürrem’in padişah
üzerindeki siyasi etkisi tarihçiler tarafından abartılmaktadır.
Ümmühan Sultan ve Safiye Sultan gibi 16. yüzyılın ünlü
sultanlarından ise siyasi iktidar sahipleri olarak değil, daha çok
adam kayırmacılık ve rüşvet mekanizmasından söz etmek
mümkündür.