Hakkında tahliye kararı verilen Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel’in eşi Nazire Kalkan Gürsel’le öpüştüğü sırada çekilen fotoğrafı haftanın en çok konuşulan konulardan biri oldu. Hatta AFP ajansı bu fotoğrafı tüm dünyaya duyurmuştu. Gürsel çiftinin öpüştüğü sırada kadraja girmesi nedeniyle sosyal medyada gündem olan ve Kadri Gürsel’in çöp poşetindeki eşyalarını minibüse taşımasıyla dikkat çeken CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal o geceyi anlattı. Tanal'ın açıklamaları şöyle: “Silivri Cezaevi kapısının önünde gece 01.30’da benim dışımda 10-15 kişi vardı. Bugüne kadar gidişlerimden bildiğim için cezaevi çıkışında insanlar birbirlerine sarılıyorlar, öpüyorlar. Önce eşi gelsin arkadaşlar dedim, çünkü kimseyi sokmuyorlar o alana. Dikkat ettiyseniz, minibüsten gidip alan ve ilk sarılan benim. Eşini aldım, onlar da merhabalaşırken, sarılırken aniden gelişti. Bu planlamış, programlanmış bir şey değil ki, çok insani bir şey. Bu sevginin ve hasretin bir ifadesi. “İnsanlar içeri girerken özlemlerini unutmazlarsa cezaevi günleri bitmez. Cezaevinde hiçbir şeyi özlemeyeceksiniz, cezaevinin ruhu özlememeyi gerektiriyor çünkü. Yoksa hasta olursunuz, içeriden sağlam çıkamazsınız. Özgürlüğüne kavuşmuş orada, onlar orada öpüşürken ben gittim eşyalarını taşıdım. Dünya mı yıkıldı? İnsanlar birbirlerinden nefret ettiği için kan revan var, savaş var.” Öte yandan CUMHURİYET Gazetesi'nin avukatlarına destek olmak için Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda avukatlar tarafından başlatılan "Adalet Nöbeti"nin bu haftaki basın açıklamasına tahliye olan yazar Kadri Gürsel katıldı. Bu haftaki açıklamada Pazartesi görülen duruşmada tahliye olan yazar Kadri Gürsel konuştu. Gürsel şunları söyledi; "Attığımız başlıklar, yazdığımız haberler, yaptığımız gazetecilikten dolayı bize duydukları nefretin diliyle konuşanlar biz cumhuriyet tutuklularının cezaevinde çürüdüklerini yazıp söylüyorlardı. Ben bugün karşınızda, ne aklımızın ne ruhumuzun ne kalbimizin ne de bedenimizin çürümediğinin kanıtı olarak bulunuyorum. Bizler çürümedik. Alnımız da aktır başımızda diktir. Bu arada Türkiye'de çürümüş birçok şey vardır. En başta da bizim hapiste çürüdüğümüzü söyleyenlerdir. Ayrıca soylu, yüce kavramlar adına dikilen binaların içinde oynanan oyunlarda çürümüştür. Bu oyunların parçası olarak yazılan iddianameler de tarafımızdan çürütülmüştür. Cumhuriyetçileri içeri tıkan iradenin bu oyundan umduğu fayda miadını doldurmuştur. Hükmünü icra ettiyse etmiştir. Bundan sonra yargılananla yargılayanın yer değiştirdiği görülecektir. Dolayısıyla benim buradan cumhuriyetçileri içeriye tıkan iradeye mesajım şudur; vakit varken geride bıraktığımız dört arkadaşımızı lütfen serbest bırakın. Sizin menfaatinizin icabıdır. Vicdan, akıl icabıdır aynı zamanda ama, ben menfaatinize seslenmek istiyorum, sizin siyasi menfaatinizin icabıdır öncelikle."