Mahir Ünal AK Parti'nin oy oranını açıkladı
Abone olAK Parti Grup Başkanvekili ve Kahramanmaraş milletvekili adayı Mahir Ünal, 7 Haziran Genel Seçimleri'ne 1 hafta kala AK Parti'nin oy oranını açıkladı.
İNTERNETHABER ÖZEL
AK Parti Grup Başkanvekili ve Kahramanmaraş milletvekili adayı
Mahir Ünal, 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri'ne 1 hafta kala
İnternethaber'e özel çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Kahramanmaraş'ta İnternethaber Yönetim Kurulu Başkanı Hadi
Özışık'ın sorularını yanıtlayan Mahir Ünal, 'AK Parti'nin
seçimi yüzde 47 oy oranıyla bitireceğini' söyledi. HDP'nin
seçim barajını aşamayacağının da altını çizen Mahir
Ünal,"HDP'nin barajı aşmadığı, AK Parti'nin de yüzde 47'yi
bulduğu bir seçim sonucunda çok rahat 330 milletvekilinin üzerinde
seçimi kazanacağımızı görüyoruz" dedi.
MAHİR ÜNAL SEÇİM TAHMİNİ TUTACAK MI-HADİ
ÖZIŞIK'TAN KRİTİK YAZI/ OKUMAK İÇİN
TIKLAYINIZ
KOALİSYON YOK!
Seçim kampanyasının 'Birinci parti ile dördüncü parti
arasında' geçmesini de eleştiren Mahir Ünal, muhalefetin
'koalisyon' söylemlerinin gerçekçi olmadığını
vurguladı.
"Ne kamuoyu araştırmaları ne de bizim sahada gördüklerimiz
AK Parti'nin olmadığı bir denklemi bize göstermiyor. 8 Haziran günü
AK Parti'nin iktidar olduğu bir siyasi denklem görüyoruz. HDP'nin
barajı aşmayacağı bizim bütün kamuoyu araştırmalarımızda açıkça
görünüyor."
Mahir Ünal'ın seçim arefesinde yaptığı açıklamaların
detayları şöyle:
Hadi Özışık: Son 1 hafta siz ne tahmin
ediyorsunuz?
Mahir Ünal: Bu seçimde, benim kişisel tahminin AK
Parti yüzde 47 ile bitirecek. HDP barajı aşmıyor gözüküyor. Seçim
tuhaf bir şekilde birinci parti ile dördüncü parti arasında
geçiyor. Seçimde birileri HDP'nin barajı geçip aşıp aşmamasına
yüklenmiş durumda. Tabi bunun sorumlusu da, anamuhafelet ve
MHP'dir.
Çünka ana muhalefet partisi gerçek bir iktidar ortağı olma
potansiyeli ortaya koysa bu böyle olmayacak. Daha çok 3 partinin
bir araya gelerek, AK Parti karşısında bir koalisyon
oluşturabilirler mi? Bu koalisyonun ortaya çıkabilmesi içinde
HDP'nin barajı aşması gerekiyor.
Hadi Özışık: HDP'yi siz de muhatap alıyorsunuz ve
ona göre siyaset yapıyorsunuz.
Mahir Ünal: Biz sorunun çöülmesi için devletin
önceliği olan kronik sorunun çözülmesi için bir siyasi irade ortaya
koyuyoruz. Devlet bütün mekanizmaları kullanır diyoruz, çözüme
katkı sunacak herkes de bu sürecin içinde olabilir. HDP'nin
Meclis bünyesinde bu sorunun çözümüne katkı sunmak için harekete
geçmiş olması başka bir konu, siyasi arenada bizim seçim
kampanyamızda söylemimiz ayrı şeyler.
MHP ve CHP bunu karıştıyor. Gerçi öğrenecekler.
HAKKARİ HAVALİMANI TARTIŞMASI
Devlet için kronik bir sorunun çözümü ayrı bir şey. HDP'nin oraya
katkı sunduğunu söyleyemeyiz. HDP çözüm sürecinin konforunu
kullanıyor, risk almıyor. HDP bütün bu olaylar olurken, Hakkari
Havalimanı'nın açılışında kurdelayı keserken ben de olmayım diyor
Selahattin Demirtaş ama, Hakkari Havalimanı'nın yapımı sırasında
90'a yakın Kandil'in PKK'nın saldırısı oldu, iş makinaları yakıldı.
Bugüne kadar Demirtaş'ın örgüte, Kandil'e dönüp bir açıklamasını
duydunuz mu?
HDP ÇÖZÜM SÜRECİNİN KAYMAĞINI MI YİYOR?
Hadi Özışık: HDP çözüm sürecinin kaymağını mı yiyor?
Mahir Ünal: Avantajlarını kullanan ama
sorumluluğunu almayan bir pozisyonu var. Çözüm sürecine katkı
sunmak ayrı bir konu ama seçim kampanyası sürecinde rekabet ayrı
bir konu.
Bana diyorlar ki, 'HDP'nin seçim barajını aşmaya karşı
mısın?'
Biz bu ülkede seçim barajının kaldırılması için 4. Demokratikleşme
Paketi'nde 3 tane seçenek sunduk. 'Gelin seçim barajını
kaldıralım' dedik. Kimse bizim bu çağrımıza cevap vermedi.
Ayrıca bu barajı biz koymadık.
HDP'nin barajı aşmasını bir siyasi parti olarak istemiyor olmamızın
çeşitli nedenleri var. Birincisi, HDP'nin siyasi pozisyonu, HDP
siyasi olarak demokratik siyasi dile getirmiş olsa da demokratik
bir siyasi parti gibi davranmıyor. Niye silahla arasına mesafe
koymuyor.
Yana Meral Danış'in söylediği gibi, devletin savcısını şehit etmiş
bir örgüte DHKP-C'ye teşekkür ediyorum diyorsanız. Bu şu demektir:
Siz siyaseti enfekte ediyorsunuz, terörize ediyorsunuz
demektir.
Öncelikle silahla aralarına mesafe koymaları, şiddetin, ölümün
çözüm olmadığını, demokratik siyasetin birincil öncelik olduğunu
kabul etmeleri gerekir.
ERDOĞANFOBİKLİK!
Hadi Özışık: Mesafe yok deniliyor ama epeydir kan
akmıyor. Silahla teröristlerle mesafe koymayan bir partiye batıdan
ise çok ciddi bir ilgi var.
Mahir Ünal: Batıda hatırlarsanız, İzmir'de HDP
konvoyunun taşlanması... Dün HDP'yi taşlayan, dün Ahmet Kaya'ya
'Kürtçe kaset yapacağım' dedi diye çatal bıçakla saldıran zihniyet
bugün ne oldu da HDP'ye bir umut gibi sarılmaya, Demirtaş'ı da bir
popstar haline dönüştürdü.
Bunun temel nedeni AK Parti karşıtlığı ve Erdoğanfobiklik
dediğimiz Erdoğan düşmanlığıdır.
Yani buradaki ittifak sempati üzerine yada empati
karşılıklı anlayış, duygusal bir özdeşlik üzerine kurulu bir
ittifak değil. Bu bir nefret ve düşmanlık dili üzerine kurulmuş bir
ittifak. Bu düşmanlığın merkezinde de Tayyip Erdoğan ve AK Parti
var. Dolayısıyla bu siyasetin demokratik olduğunu söyleyemeyiz.
MUHALEFET DEĞİL, KARŞIT!
Muhalefet dediğimiz şey iktidarın alternatifi olmadır. Bunlar
muhafelet de değil. Bunlar karşıt. Seçimler nereye kilitlenmiş
durumda. Kazlıçeşme Mitingi ile Fetih Şöleni kıyaslaması yapılıyor.
Kazlıçeşme'deki mitingi yapan kim HDP...
Hadi Özışık: AK Parti kuruluşundan bugüne kadar
hep kendi projelerini konuştu, yaptıklarını anlattı. Bu seçimde
farklılık var.Bu seçimde karşı tarafı konuşuyorsunuz. AK Parti'de
bir yorgunluk, rehavet mi var?
Mahir Ünal: Tam tersine, biz CHP, MHP siyasetin
aktörleri demokratik siyasetin dilini kullandıkları sürece, CHP'nin
daha önce yaptığı gibi halkı direnmeye çağırmadığı sürece yada
HDP'nin Kandil'i meşrulaştırmaya çalışmadığı sürece, bizim
konuştuğumuz şeye dikkat edin. Biz neyi konuştuk, onlar projeleri
konuştuklarında projeleri konuştuk.
Ortaya koydukları teklifleri gerçekçiliği olmamasın rağmen biz
konuştuk. Siyasette insanları sokağa çağırılmaması lazım. Anti
siyaset yapılmadığı sürece biz bunları konuşuruz.
Bakın CHP ilk kez öneriler getirmeye, bir proje üretmeye gayret
etti. Daha önceki seçimlerin CHP'si iftira, yalan, kara propanga
üzerine kampanya inşaa ediyordu.
CHP'NİN ASGARİ ÜCRET VAADİ
Siyaset dediğimiz şey, siz ortaya bir öneri getirirsiniz bizde ona
eleştiri getiririz. CHP'nin önerilerinin bir gerçekliği yoksa,
devletin getirdiği asgari ücret tabanını bir politika malzemesi
üzerine getirip toplumsal talepleri kaşımayı tercih edersen...
Bizimde çoğunlukla üzerinde çalıştığımız ve 13 yılda da büyük bir
oranda çözdüğümüz dar gelirliler ve emeklilerin sorunlarıdır. Bir
örnek vereyim: Biz iktidara geldiğimizde dar gelirliler toplumun
yüzde 33'ünü oluşturuyordu. Yani günlük kazancı 4.3 doların altında
olan kesim. Biz bu kesimi yüzde 2'ye indirmişiz.
Bunu da 2023'e kadar sıfırlayacağız diyoruz. Sizin çözeceğiniz bir
sorun üzerinden bugün gelip diyor ki, 'Ben gelirim bugün
çözerim.'
Biz de diyoruz ki, biz de bunu yüzde 33'ten 2'ye düşürmüşüz. Ama
bugün senin çıkıp bunu bugün çözerim demen gerçekçi
değil.
CHP yıllarca ne dedi: Bu Meclis gayri meşru. Neden
çünkü benim milletvekillerim yıllarca yemin etmedi. Tutuklu
vekiller durumu.
Yargı gayri meşrudur: Neden çünkü yargı benim
istediğim gibi kararlar vermiyor. Polis gayrimeşru. Gezi
olaylarında şiddet uyguladı.
Bu meşruiyet krizi oluşturan bu dili yerine, en azından çözüm,
proje, vaat konuşan bir dil daha siyaseti destekleyen bir dil.
MHP'nin dilini konuşmaya bile gerek görmüyoruz.
ERDOĞAN'IN AK PARTİ'YE FAYDASI NE?
Hadi Özışık: Muhalefet doğrudan Ahmet Davutoğlu'nu
değil, Cumhurbaşkanı'nı hedef alıyor. Ciddi manada bir kutuplaşma
başladı. Sürekli 'saray çökecek' gibi ifadeler
var. AK Parti grup başkanvekili olarak Tayyip Erdoğan'ın
meydanlarda size olan faydasını söyler misiniz?
Mahir Ünal: Bilinçli olarak Türkiye'de bütün
meseleleri Tayyip Erdoğan üzerinden konuşarak meseleleri
kilitliyorlar. Bu yeni bir şey değil. Tayyip Erdoğna'la ilgili
konuşmaları yeni bir şey değil. Çok taktiksel bbir şey yapıyorlar.
Meselenin çözümsüzlük üzerine kurulmasının alt yapısını
hazırlıyorlar.
Tayyip Erdoğan, 90 yıldan beri çevreye itilmiş, öfkeli, 28 Şubat'ın
üzerinden geçen öfkeli kitleyi alıp merkeze taşıdı. Onları sistemle
entegre etti. Cumhuriyet, rejime öfkeli gören, kendisini mağdur
olarak gören, kendisini kenarda gören kitleyi merkeze taşıdı ve
sorun alanını iyileştirdi. Onu bitirdikten sonra da Kürt meselesi
ve Alevi meselesi gibi farkıl kimlikleri iyileştirmeye başladı.
İktidarlarını ve imtiyazlarını kaybedenler eski Türkiye'deki o
tatlı günlerini inşa etmek isteyenler bu değişimi engellemeye
çalıştılar.
"AKP'den kurtulmalıyız lobisi" hep vardı. Ama her
seferinde şekil değiştirdi. Bir baktınız parti kapatma, darbe
girişimi, Gezi, bir baktınız 17-25 Aralık oldu. Burada Tayyip
Erdoğan üzerinden meseleyi tartışarak kendi tabanlarını konsolide
ediyorlar.
Yani siyasi aktörleri sorumlulukları, AK Parti karşısında
kendisiniyenilgiye uğramış hissedenleri merkeze çekip toplumsal
barışı sağlamaları gerekiyor. Ancak onlar iktidarını kaybedenlerin
öfkesinin kullanıp beslenmeyi tercih ediyorlar. Öfke ve nefret
dilinin simgesi haline Tayyip Erdoğan'ı getirdiler.
Selahattin Demirtaş da aynısını yapıyor. Demirtaş da o bloğun
parçası. Tayyip Erdoğan'ın oluşturduğun çözüm havasının sinerjisini
kullanmak yerine, AK Parti karşıtlığının öfkesini kullanmayı tercih
etti. Onlar bu öfkeden ve nefretten besleniyorlar.
ERDOĞAN AK PARTİ'Yİ DESTEKLİYOR TEZİNE
KATIMIYORUM
Tayyip Erdoğan, lider olarak ortaya koyduğu vizyonu, Türkiye
hedeflerini destekleyen bir yapıyı destekliyor. Bunu AK Parti değil
de başka birisi yaparsa Tayyip ERdoğan onu da destekler. Tayyip
ERdoğan'ı AK Parti'yle özdeşleştirmek yanlış.
AK Parti şahsında Türkiye'nin gelişimi dönüşümü burada tecessüm
etmişgörünüyor. Tayyip ERdoğan çözüm süreci, tam bağımsızlığı,
istiklal ve istikbal mücadelesi diyor. Bu mücadeleyi kim yapıyorsa
Tayyip Erodoğan onunla beraber.
Hadi Özışık: Diyelim ki HDP barajı aştı. Bıçak
sırtı dedikleri noktada AK Parti bıçak sırtı milletvekilini aldı.
Çözüm süreci ne olacak?
Mahir Ünal: AK Parti'nin iktidarı devam ettiği
sürece intikaya uğramaz. Ama birileri ben böyle bir ihtimal
görmüyorum. Ne kamuoyu araştırmaları ne bizim sahada gördüklerimiz
şöyle bir ihtimali bizegöstermiyor. 8 Haziran günü, AK Parti'nin
olmadığı bir siyasi denklemi bize göstermiyor. 8 Haziran'da AK
Parti'nin iktidar olduğu bir siyasi denklem görüyoruz. HDP'nin
barajı aşmayacağı bizimbütün kamuoyu araştırmalarımızda açıkça
görünüyor.
Son 1 haftaya girdiğimizde de HDP'ye oy verme yönünde seçmenin
davranışında bir değişiklik olacağını öngörmüyoruz. AK Parti
iktidarda olduğu sürece çözüm sürecine ilişkin bir sorun
görmüyorum. Ancak AK Parti'nin olmadığı bir denklemde sadece kriz
ve kaos görüyorum. AK Parti'yi denklemden çıkarınca bir alternatif
yok. Size bir koalisyon sunuyorlar ve bu koalisyonda bu ülkeye
nelere mal olduğnu biliyoruz. Ben Konya, Hakkari, Şırnak,
Diyarbakır, Osmaniye,Ankara bir çok ile gittim. Aydın, İzmir,
özellikle dolaştım. Sahada sadece AK Parti var.
Diyorlar ki, seçim heyecanı görünmüyor. Bakın 13 ayda 3 tane seçim
yaşamış bu toplum. Dolayısıyla 4 yıldan beri seçim yaşamamış gibi
bir heyecanı da fazla beklememek gerekir. Benim gördüğüm seçmen
kararını vermiş, toprağın yağmuru beklediği gibi 7 Haziran'a
bekliyor.
SEÇİM SONUÇLARI SÜRPRİZLERE GEBE!
Hadi Özışık: Tayyip Erdoğan seçim sonuçları
sürprizlere gebe diyor!
Mahir Ünal: AK Parti aleyhine bir şey anlamamak
lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızın da anayasayı değiştirecek bir
çoğunluğu bekliyoruz. HDP'nin barajı aşmadığı, AK Parti'nin de
yüzde 47'yi bulduğu bir seçim sonucunda çok rahat 330'un üzerini
görüyoruz.
Selahattin Demirtaş başkanlık sistemine karşı olduğu için mi
'Seni başkan yaptırmayacağız?' diyor yoksa kendi
başkanlarına olan inancından dolayı mı?
Bugüne kadar Kandil'in HDP üzerindeki etkisini herkes çok iyi
biliyor. Neden Güneydoğu'daki baskılara, tehdit mektuplarına karşı
son derece barışçıl takılan Demirtaş bir açıklama yapmıyor. İki
tane HDP'li genç öldürüldü.
Başbakan'ın Van mitinginde iki kişi geldi. Mitinge katılanları
kameraya aldılar ve bu mitinge katılmayın, sizleri görüntülüyoruz
dediler. Polis müdahale etti. Burada HDP ve Demirtaş barıştan
yanaysa neden insanlar fişleniyor, ölümle tehdit ediliyor. Girip
muhtara deniliyor ki, 'Senin yanında jandarma olabilir ama biz
senin evini biliyoruz, çocuğunun okuduğu okulu biliyoruz' diyor
muhtara.Bu devlet her kişinin başına 3 polis diksede tehdit baş
edilebilir bir şey değil.
Biz vatandaşlarımıza diyoruz ki o tehdit mektuplarını bize getirin,
suç duyurusunda bulunun. Devlet gereğini yapsın.
Hadi Özışık: Müracaat var mı?
Mahir Ünal: Var tabi. Güneydoğu'da başvuru yapan
bir sürü vatandaşımız var. Bunlara Demirtaş hiç sesini çıkarmıyor.
Buna sesini çıkaramamasının altında yatan sebep, devletin terörü
bitirmek için her tür mekanizmayı kullanıyor olması.
Devlet İmralı'yla görüşüyor mu? Görüşüyor. Kandil'in siyasi
uzantısıyla görüşüyor mu? Görüşüyor. Siyasi uzantı Kandil'e gidip
görüşüyor mu? Görüşüyor. Peki devlet burada neyi amaçlıyor?
Dağdakini indirmek, silahları susturmak, bölgedeki huzuru ve güveni
sağlamak.
Burada HDP'nin eş başkanı olarak Selahattin Demirtaş Kandildekileri
başkanı olarak tanıyor mu tanımıyor mu?
Hadi Özışık: Cemil Bayık, Murak Karayılan'dan mı
bahsediyoruz?
Mahir Ünal: Onların kim olduğunu herkes biliyor.
Biz ısrarla hep şunu yaptık. HDP demokratik siyasetin içinde güçlü
bir aktör haline gelirse terörün bitmesine büyük bir katkı sunar.
İnsanlar sorunlarını silah ve şiddetle değil demokratik siyasetle
çözeceklerine yönelik inançları artarsa, insanların iradesi sandığa
yansırsa, bu bir toplumsal sorunu çözür diye inandık. HDP'nin
demokratik siyasetin bir unsuru olarak varlığını hep önemsedik. Ama
HDP, meşru bir unsur olmak yerine silahla arasına mesafe koymayan,
dağdaki teröriste övgüler yağdıran, ona meşruiyet kazandırmaya
çalışmaya yönelirse biz böyle bir HDP istemiyoruz.
Hadi Özışık: Sayın Cumhurbaşkanı Dolmabahçe
zirvesiyle ilgili konuştuktan sonra değişim oldu.
Mahir Ünal: Dolmabahçe Zirvesi terörü sonlandırmak
için yapıldı. Dolmabahçe zirvesinden sonra silahların bırakılması
için bir çağrı yapıldı mı? Biz çağrımızı yaptık, onlar sözelrinde
durdular mı?
Hadi Özışık: Onların da sizlere çağrısı:
Silahlar karşılıklı olarak bırakılsın oldu.
Mahir Ünal: Tam da sorun burada.
HDP devletin silahı ile teröristin silahını eşit görüyor, bir
tarafta KCK devleti, bir tarafta da TC devleti olarak görüyorsa
Cumhurbaşkanımızın dediği gibi biz bunun hiçbir tarafında
değiliz.
Burada taraf da yok masa da yok. Devletin çatısı altında, devlet
bir sorunu çözüyor. Teröristi devlete eşit hale getirip, devlete
taraf haline getirmeye çalışırsanız buna asla evet demeyiz. Bunu
MHP'de yapıyor. MHP'de sanki bir tarafta Kandil bir tarafta devlet
varmış gibi propaganda yapıyor. Burada taraflar yok. Silahların
eşitliği savaş durumda iki bağımsız devletin silahlarının
eşitliğniden bahsedilir.Bir tarafta emniyet güçleri var, öbür
tarafta silahı bir tehdit unsuru olarak kullanan bir terör örgütü
var. Burada bir tarafa aramasınlar.
Hadi Özışık: Kılıçdaroğlu 'çözüm sürecinde
kiminle görüşürsünüz?' sorusuna 'HDP ile
görüşürüm' yanıtını verdi.
Mahir Ünal: Biz de HDP ile görüşüyoruz. Biz HDP'ye
diyoruz ki demokratik siyasetin bir parçası olarak terörü övme,
şiddeti meşrulaştırma, teröriste övgüler dizme, Kandil'i,
KCK'yı devletin karşısına bir tarafmış gibi koyma. Bunları
yaparsan, biz seni çözüm sürecinin bir aktörü olarak görmeyiz.
Çözüm sürecinin tarafı HDP değildir, bu millettir. Bu sorun da
devletin bir sorunudur, devletin çatısı altında çözülen bir
sorundur.
DOLMABAHÇE'DE NE OLDU?
Dolmabahçe'de devletin Başbakanlık ofisinden, Türk bayrağının
altında ortada Başbakan Yardımcısı'nın olduğu sağında İçişleri
Bakanı'nın olduğu solunda da Meclis'teki temsil edilen bir partinin
temsilcisinin oturduğu bir sorunun çözümünü konuştuk. Orada masa
yoktu, taraf yoktu. Silahların bırakılması kararı alınması için bir
çağrı vardı.
Hadi Özışık: Seçim sonrası her şey durulur
mu?
Mahir Ünal: Biz 8 Haziran günü AK Parti
iktidarıyla yolumuza devam edeceğiz. Koalisyon ihtimali kesinlikle
yok. Zaten acı olan şu, bunu kim konuşuyor? Muhalefet konuşuyor.
Tam da bu nedenle muhalefetin acziyetini göster miyor mu bu?
Seçimin 1'nci parti ile 4'ncü parti arasında geçiyorsa,
anamuhalefet yüzde 35 oy hedefi ortaya koyuyorsa ve yüzde 26'ya
kadar oy oranları düşüyorsa burada bir iktidar alternafiti yok ki.
Millet de bunu görüyor.
MARAŞ BU SEÇİMDE KONYA'YA GEÇECEK!
Hadi Özışık: Maraş'ta hedef kaç?
Mahir Ünal: İnşallah 8-0 hedefimiz. 7-1 ile
bitirmeyi umuyoruz. 2011'in üzerinde 69.6'dıydı. Şuanda yüzde 70'in
üzerindeyiz. Büyükşehir Belediyemizle, teşkilatımızda ve
milletvekillerimiz arasında büyük bir uyum var. Buraya hizmet
gelmiyor deniyor. 13 yılda 14 milyar yatırım yapmışız, 2023'e kadar
bunu 23 milyara çıkarmaya çalışıyoruz. Sağlık ve eğitim alanında
hiç sorunumuz kalmadı. 1 tünelin uzunluğu Bolu Tüneli uzunluğunda
ve sadece 2 yılda yapıldı.
İstiklal Madalyalıdır Kahramanmaraş. İstiklal'in bağımsızlığın ne
anlama geldiğini bilir. AK Parti'yi en iyi anlayan şehirdir.
Bu seçimde birincilik Konya ile Maraş arasında geçmesini
bekliyoruz. 2011 seçimlerinde Maraş 69.6'dıydı, Konya 69.7'ydi.
İnşallah bu seçimde Konya'yı geride bırakacağız.